5. mezarlık

58 10 3
                                    

Günlerden bir gün, tahmini 10 yaşındaydım. Gün sonunda alexle olan eğitimiminden sıkılmış ve ona bunun gerekli olmadığını, boşuna beni eğittiğini söyleyip yanından kaçmıştım. İşte o gün o dere kenarında olan muhteşem manzarayı bulmuş ve karanlık iyice çökene kadar orada öylece oturup manzarayı seyretmiştim.

Ben eğitim konusunda zorluk çıkarınca Alex bana kim olduğumu nasıl buralara geldiğimizi aileme ne olduğunu anlatmıştı. O gece çok üşüsem bile eve geç gitmiş ve hayatım konusunda bir karar vermiştim.

Savaşacaktım.

Nasıl ki ben burada akıl almaz şeyler yaşıyorsam bunları yaşamama sebep olanlarda aynısını yaşayacaktı. Yaşamalıydı.

Ben annemden boş yere ayrılmamalı onu onca sene boş yere öldü bilmemeliydim. Fakat ben 10 yaşında böyle bir nefretle bu kararı verip küçücük bedenimle intikam uğruna yeminler ederken babamın karşımda ellairayla samimi bir şekilde sohbet etmesi lucasın michaele bir kardeş gibi davranması kanıma dokunuyordu.

Gerçeği bilmediklerinin elbette ki farkındaydım gerçeği bilseler ellairayı buracıkta öldürür cesedini tüm kurt krallığına yemek yaparlardı. Yaparlardı değilmi?

O gece eve döndüğümde Alex koltukta oturmuş karanlıkta beni bekliyordu. Beni hiç aramamış nerede olduğumu merak etmemişti.

Geldiğimde sadece ne yapmak istediğimi sormuş ona göre hareket edeceğimizi söylemişti. 10 yaşında ki azelya bununla gururlanmış ve başı dik bir şekilde intikam istediğini söylemişti 22 yaşında ki azelyanın başı hala dikti ama umutları günden güne azalıyordu.

Ağabeyim ve babamın cadılarla olan dostluğu çınar ağacının köklerine benziyordu. Benim onlara kendimi inandırmam bizi bu hale getirenin onlar olduğunu söylemem yeterli olacakmıydı?

Babama dostu gibi gördüğü kadının aslında her köşe başına karısını unutmamak için diktiği zambakların sebebi olduğunu söylesem ağabeyime bunca zaman annesiz kalmasının sebebinin kardeşi gibi gördüğü adamın olduğunu söylesem bana inanırmıydı?

Bir aşk uğruna küçücük 2 çocuğun hayatını mahvetmeye değermiydi? Bunu bir gün ellairaya sormak istiyordum.

Kral ve ellaira sonunda yemekten kalkmış ve yemek odasından çıkıp gitmişlerdi. Herkes Derin bir nefes alırken özellerin içlerinden siyah kanatları olan birisi sessizce
"Ellaria çok samimiyetsiz" demişti burada ki herkesin kurt olduğunu unuttuğu içinmiydi bu rahatlığı

Lucas kafasını kıza çevirip "fikirlerini kendine sakla" demişti

Onu savunuyordu.

Ayağa kalkıp lucasa reverans yaptım ve kapıya doğru yürüdüm gün artık bitmeliydi fakat lucasta ayağa kalkıp kanatları olan kıza

"Samimiyetsiz dediğin kadın bir krallığın kraliçesi michealin ablası ve benimde annem gibi bundan böyle bu saçma düşüncelerini değil dile getirmek aklından bile geçirme" dedi

Kapıya dönük olan yüzümü lucasa çevirip alayla sırıttım. Bir şey dememe gerek bile yoktu. Ellaira rolünü öyle güzel oynamıştı ki kimse ondan değil şüphelenmek aklından bile geçirmiyordu.

Tıpkı lucasın şimdi dediği gibiydi her şey.

Ona baktığımı fark etmiş gibi kafasını bana çevirmişti lucas. Yüzümde ki alaylı sırıtmayı silip yerine ciddi bir yüz ifadesi takınmak istedim ama başaramadım tekrar reverans yapıp kapıyı hızlıca açıp yemek odasından çıktım.

Öyle sinirliydim ki bu siniri hiç bir şekilde üzerimden atamıyordum. İçimde ki şey sinirmiydi yoksa yıllardır yanan intikam ateşimiydi bilmiyordum ama kendimi dün gece geldiğim gölün önünde buldum. Sanki bu ateşi sadece su söndürebilirdi

azelyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin