6.avcılar

45 9 2
                                    

Eğer hayatınızda bir insanı yada her hangi bir şeyi sevemediyseniz, onun için yaptığınızı her şey anlamsız geliyor. Misalen bir insanı sevmiyorsanız size olan gülümsemesi bile içinizde nefret barındırır. O kişinin yüzüne bakamaz ondan gelen hiç bir güzel şeyi kabul edemezsiniz. Henüz 14 yaşındayken alexle şifacılık öğrenmek için gittiğim zamanlarda roxy diye neşeli bir kızla tanışmıştım.
Hayatımda gördüğüm en hayat dolu en mutlu insan o olabilirdi babası çevresinde olmadığı zamanlar...

Tanıdığım hayat dolu neşeli kız babasının yanında sessiz pek konuşmayan ruhsuz birine dönüyordu.
Dediğine göre babası o ve kız kardeşi renée ile pek konuşmaz konuşunca da roxynin pek hoşuna gidecek şeyler söylemezmiş.

Roxynin anlattığına göre babası annesinin ailesiyle olan husumeti kapatabilmek için zorla evlendirilmiş fakat roxynin annesini hiç bir zaman sevememişti. Önceden dediğim gibi birini yada bir şeyi sevemiyorsanız ondan gelen güzel hiç bir şeyide sevemezsiniz. Roxynin annesi 2 tane güzel evlat vermesine rağmen babaları onları sevememiş sahiplenememişti.

Annesi hayatı boyunca bekleyiş içinde yaşamış fakat aradığını hiç bir zaman bulamamıştı. Sonrasında ise kurdu üzüntüden hasta olmuş ve ölmüştü. Roxy ise babasını hiç bir zaman affetmemişti. Hala aynı çatı altında yaşasalar bile birbirine yabancı 3 kişi olarak hayatlarına devam ediyorlardı. Dostluğumuz bakiydi.

Ben ise alexle yaşadığım bütün süre zarfınca bulunduğumuz eve alışamamış ve orayı hiç benimseyememiştim. Öyleki kaldığım evi, kaldığım odayı temizlemek bile içimden gelmiyordu. Hep asıl ailemin yanına geldiğimde gerçekten evimdeymiş gibi hissederim diye düşündüm ama şuan bulunduğum yer bana fazlasıyla yabancıydı. Asıl aradığımı buradada bulamamış evim gibi hissedememiştim.

Mezarlığı bulduğum günden bu yana 2 gün geçmişti. O gün annayla çarşıya gidecekken Anna acilen tekrar nöbete çağrılmış hala da gelmemişti.
Sorun yoktu gidesim gelmiyordu zaten.

Şuan ise krallığın bahçesinde özeller olarak kurda dönüşmeyi deniyorduk.

Deniyorduk diyorum çünkü henüz kimse dönüşememiş lucas ve bana ise sıra bir türlü gelmemişti.

Hayatım boyunca bunun eğitimini almıştım. Benim için zor değildi lucasta benimle aynıydı tek fark onun sadece kurt olması ve bu yüzden avantajlı olmasıydı.

Sarayın kalın ve yüksek surlarının dibinde tek sıra olmuş oturuyorduk sıranın en başında elflerin prensi olan rix oturuyordu. Üzerine giydiği beyaz ve yeşil karışımı takım ona oldukça yakışmıştı. Sarı uzun saçları ve yeşil gözleriyle oldukça asil ve yakışıklı duruyordu.

Prens rix'in yanında derse girdiğim ilk gün ateş topu yapmaya çalışan vampir kız vardı Rachel. Rachel yere oturmaktan rahatsız gibi kıpırdanıp bir o yana bir bu yana kayıyor lucası ve rixi rahatsiz ediyordu üzerinde kabarık kırmızı pahalı bir elbise vardı. Eğer bugün dönüşürse elbisesine yazık olacaktı.

Rachelin yanında lucas, lucasın yanında micheal vardı. Michealin yanında beyaz parlak kanatlarından melek olduğunu düşündüğüm bir çocuk vardı adıda yanlış hatırlamıyorsam abeldi.

Onun yanında ise kralla yemek yediğim gün ellariayı samimiyetsiz bulan kız vardı. Simsiyah kanatları ve asla gülmeyen ciddi çehresi onu korkutucu gösterse bile içinde neler olduğunu asla bilemiyordu insan. Onun adı ise lilith idi.

Lilith in yanında ben benim yanımda ise lilithin kız kardeşi belia vardı. Belia lilithten çok farklı daha sevecen bir kızdı benim anlamadığım göklerde yaşayan bir ırk yeryüzünden biriyle neden birlikte olmuştu? Gerçekten şeytanlık ırk dinlemiyordu sanırım.

azelyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin