"Çok güzel"
Gülümsedim.
"Senin küçükken femboylara özendiğini hatırladığımsan bikaç etek de bıraktım ."
Bunun karşısında kızardı.
"Hyunjin...."
"Efendim."
"Nasıl hiçbişwyi unutmadın?"
"Anlamadım?"
"Hafızan pek iyi değildir srnin. Nasıl benimlr ilgili hiçbirşeyi unutmadın?"
"Insan sevdiğini unutur mu?"
"Yaaaa geruzekalıı"
"Sensin gerizekalı lan orospu"
"A-"
"Pardon.... Sokak ağzıyla konuşmaya alışmışım otomatik tepki verdim."
Felix kahkaha atmaya başlayınca daha da utandım.
"Puhahahahaha"
"Ya gülmesene ya"
"Ama komiksin"
Belini kavrayıp kendime çektim Felixi. Vücudumu hafifçe ona bastırırken kulağına fısıldadım.
"Sende şirinsin. Civciv"
Alnına bir öpücük kondurdum.
Felixin yüzü domates gibi oldu anında.
"Ama ya...."
"Neyse. Akşam biryere gideceğiz. Güzel kıyafetlerden birkaç tane giy. İster femboy gibi giyin ister farklı giyin. Senin kararın"
Felixe göz kırptıktan sonra odadan ayrıldım.
Felix
Dolabıma göz gezdirdim. Yarısı femboy kıyafeti yarısı nromal kıyafet ve süitlerdi.
Gideceğimiz yerin neresi olduğunu bilmediğim için bir süit (takım elbise) giymeye karar verdim. Güzel, siyah ve bieaz daha feminin bir takım elbise giyip kendime çekidüzen verdikten sonra Hyunjinin yanına yol aldım.
Hyunjin de bir takım elbise giymişti. Onunki de siyahtı. İleriden bana doğru yürüdü ve saçımı okşadı.
"Güzel olmuşsun."
Bunun karşısında kızardım....
Kolunu kokuna girmemi istediğini belli edecek şekilde büktü.
Bende gülümsedim ve koluna girdim.
Beni evin dışına, jipe götürdü ve özel şoförü olduğundan ikimiz de arkaya bindik.
Aradan gergin bir yarım saat geçtikten sonra araba durdu.
Arabdan indiğimde önümde kırmızı halı seriliydi ve çok güzel, mimarisi en üst seviyelerde olan bir yere gidiyordu.... Etrafta ortadaki yol boş kalacak şekilde basın duruyordu....Yeniden Hyunjinin koluna girdim ve beraber binaya doğru ilerlemeye başladık.
İçeriye girdiğimizde etrafta 130-140 taneye yakın insan vardı. Hepsi takım elbiseler giymişti ve sahnede sesi çok güzel olan bir şarkıcı şarkı söylüyordu.
Birkaç saniye içinde takım elbise giymiş bir şekilde yanımıza bana pek de uzan olmayan bir yüz yaklaştı. Beni kaçıran adamdı...
Hyunjine sarıldı ve daha sonra geriye çekilip ikimize de göz attıktan sonra şakacı bir ses tonuyla konuştu.
"Ooo Hyunjin. Yanında bunu da getirmişsin. Napıcan yine."
"Ya Minho bi siktir git amınakoyim ne diyon ya."
"Neyse bu konuyu kapatalım. Birşey duyurucam demiştin. Olay ne?"
"Duyurunca öğrenirsin."
"Orospu ya."
"Hadi Minho tepemin tasını attırma siktir git."
"Öf be tamam"
Minho denilen adam uzaklaşınca Hyunjinin kulağına fısıldadım.
"Ne oluyo Hyunjin."
"O agam diyebilceğim biri. Seni haberi olmadan kaçırıp getirmiş bana. Bu sayede yeniden buluştuk senle zaten."
Ona ters bir bakış attım.
Hyunjin gülüp yeniden konuştu.
"Ay minik civciv sinirlenirmiş de. Hehehe"
Koluna doladığım kolumu sıkarak onu uyardım.
"Civcivini sikiyim Hyunjin."
Sırıttı ve daha sonra ileride oturan birkaç kişinin yanına gitti.
Oturduk ve Hyunjin işle ilgili birşeyler konuşmaya başladı.
Masadakiler tanıdık değildi.
Diğerlerinden daha uzun ve yapılı olan yakışıklı adama "Chan" diyordu.
Minho hemen Chanın yanında oturuyordu.
Minhonun yanında oturan diğer çocuğa "Seungmin" diye hitap ediyordu.
Fakat gözümden kaçmayan şey Seungmin ile Chan'ın pek de gizlemeye çalışmayarak bakışlarıyla birbirlerini yiyip hafiften flörtleşmeleriydi....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Despite Everything / Hyunlix
FanfictionHyunjin ve Felix iki eski dosttu.... Yolları garip bir şekilde ayrılmıştı.... Buluşmaları da pek normal olmayacaktı...