Eve gittiğim saniye uyuya kalmışım. Ertesi gün olduğunda İsabel'e verdiğim sözü hatırladım. Onunla beraber bir gökyüzü dersine gidecektim. Bu yüzden İsabel beni mesaj yağmuruna tutmuştu.
"Heyooo!"
"Gidiyoruz dimi?"
"Döneklik yapma"
"Bayyy"
"2'de sizdeyim!"
Şimdi bu derse hazırlanmalıydım. Saat 12 olmasına rağmen babamdan ses çıkmıyordu. Uyuya kalmış olmalıydı.Yine.Babam uyanmışmı diye kontrol etmek için odamdan çıktım. Fakat babam evde değildi. Odama dönüp telefona sarıldım. Hemen babamı aradım. Meğersem babam işine gitmiş ve henüz erken olduğu için beni uyandırmamış.Dolaptan gök mavisi bir sweatshirt ve gri eşofman aldım. Giyindikten sonra makyaj masama oturdum. Abartı olmayacak birşeyler sürecektim.
Göz pınarıma beyaz kalem sürdüm ve dudağıma basit bir nemlendirici sürdüm. Saat 1 olmuştu yemek yememiştim ve yemeyecektimde zaten.Saat 1.30'a kadar evde oyalandım. Saat 1.45'te İsabel bizim eve çoktan gelmişti.
"Günaydın Lora nasılsın!"
"İyi diyelim iyi olsun İsabel sen?"
"Mükemmel! Saat 2'de çıkalım evden."
"Tamamdır.."
İsabel'e yaptığı makyaj çok yakışmıştı. Kahverengi gözlerine güzel bir göz makyajı yapmış ve pembe dudaklarından kalem ile geçmişti.Çok güzel olmuştu. Evet bu kıskançlık değil.Arkadaşım sonuçta.
"Ee Lora çıkalım mı?"
"Çıkalım İsa."
"Çıkalım Lor."
Evet mükemmel bir diyalog kurmuştuk.Farkındayım.Derken yola koyulduk. Ben 10 dakika sonra kıtlıktan çıkmış gibi susamıştım. Derse su getirmemek benim hatamdı.
"Susadım İsa.. Suyun varmı?"
"Bende susadım. Benimde suyum yok.Fakat şurada bir market var girip alabiliriz."
"Tamam."
Markete çok yakındık. Hemen hemen 10 adım falan.Ben bunları diyene kadar varmıştık bile. 2 tane 500ml'lik su aldık.Kasaya yöneldiğimizde İsabel cebine elini atmıştı.Fakat ben ondan önce davranıp ödemiştim. Marketten çıktıktan sonra ikimizde kıtlıktan çıkmış gibi su içip yolumuza devam ettik.
"5 dakikaya ordayız Lor."
Tahmin ederim ki neden birbirimize Lor
veya İsa diyoruz diye sorguladınız. Biz İsabel ile birlikte çocukluğumuzdan beri böyleyiz.O bana Lor ben ise ona İsa derim.Nihayet derse vardığımızda orada bekleyen çok kişi vardı.
"Bunun normal bir gökyüzü dersi olduğuna emin misin İsa?"
"Evet Lor."
İçeri girdik fakat dışardaki gibi kalabalık değildi.Derken doktor içeri girdi.
"Merhaba arkadaşlar."
Herkes bir ağızdan
"Merhaba hocam."
Desede ben demedim. Bir anda doktorun bana baktığını farkettim.
"Sende nezaket bulunmaz mı?"
"Ben mi?"
"Yok ben. Adın ne senin?"
"Lora.. Kusura bakmayın dalmıştım."
"Sorun yok."
İsabel'e yandan bakışlar atarken bir anda doktor konuşmaya başladı.
"Ben doktor Frank. Bugün dersimizde 'Gökyüzünün Elemantal'ini işleyeceğiz."
Böyle dedikten hemen sonra birşeyler anlattı. Fakat ben hiç birşey anlamadım.İsabel anlamış gibi duruyordu. Aslında dinlesem anlardım.Fakat beni ilgilendirmez.Elemental diye birşey yoktur olmayacaktır.
Yarım saat oldu dersin üstünden ve doktor Frank hala birşeyler anlatıyordu.
Ben hala umursamıyordum.Ve bir anda büyük bir gürültü ile herkes ayağı kalktı."Noluyor amına koyayım!"
"Hassiktir!"
"AAAAA!!!!"
Bu gürültülerin arasında tek sakın kalan bendim.Doktor gülüyordu. Bir anda binanın tüm elektrikleri kesildi. Ne olduğunu hala anlayamamıştım. Ve bir anda bir el kolumdaki bilekliğe uzandı.
"Hayır! Lütfen onu alma annemden tek kalan şey o!"
Almıştı bile. Annemden kalan tek hatırayı almıştı.Ağlıyordum. Bir yandan da İsabel diye bağırıyordum. Bu andan sonra uyudum mu bayıldım mı bilmiyordum. Fakat gözümü açtığımda bir uçaktaydım. Etrafımı kontrol ettim.
Heryeri inceledim. Benim gibi çok insan vardı. Bir anda lafa daldım."Neredeyiz biz! Siz kimsiniz! İsabel nerede!"
Kimse ne dediğimi duymadı.Odadakiler hariç.Arkamdan bir kız;
"B-bizi kaçırdılar.. "
"Nereye gidiyoruz..?"
"Elemental."
Elemental. Bu ses birçok kez aklımdan çıkmadı. Sonrasında herkes kendine verilen yatağa geçip üzüldü.Kenara çekildi.İçine kapandı ve ağladı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Varisimin Nesi Var?
Teen FictionLora bir derse gider ve o derste olacaklardan haberi yoktur. Sonrasında Lora elementale girer ve büyük savaşlar çıkarır.