7. ÖLÜMÜ SEVMEK, İNTİHARA AŞIK OLMAK.

8 1 1
                                    

Liyan Mehru Birgen anlatımı ile...

Her insan nefsine uyup ölümü düşünmüştür, birçok kişi ölümü çıkış noktası görmüştür lakin kimse ölümü sevmemiştir. Ölümü sevmek, intihara aşık olmaktır. İntiharın ipleri sizin elinizdedir, sevgin aşka dönüşür hayata karşı nefret kazanırsın ve en sonunda ölürsün.

Ben ölüme aşık olmuştum.

Hayatımın dönüm noktası babamın ölümü sanıyordum, değilmiş. Dönüm noktam bugünmüş intihar ettiğim gün. Ölmek benim için kurtuluştu ve biri benim kurtuluşumu engelleyerek hayatının hatasını yapmıştı.

İçimde sızı vardı, bu nedendi bilmiyordum. Muhtemelen o kadar hapın bir kısmı etki etmişti o yüzden iğrenç bir şekilde acı çekiyordum. En acısız ölüm istemiştim fakat kendimi gerçekten öldürmek için haplar gerekiyordu ve ben Ölmemiştim. Ölmemiştim!

Ruhum, Ölüm ve yaşam arasındaki arafta kalmıştı.

Ölmek isteyip zorla yaşamak acıtıyordu, belkide içimdeki sızı bu yüzdendi.

Gözlerimi açtığımda hastanedeydim, ellerim birsürü kabloya bağlıydı. İşte o zaman anlamıştım, ölmemiştim. O gördüğüm adam ölmeden önce gördüğüm bir hayal değildi, beni kurtaran bir aptaldı.

Bu aptallığın ona yedirtmek istiyordum, ölmek isteyen birini kurtarmak nedir?

Kablolarla bakışıyordum bir saattir, sadece birkaç doktor ve hemşire gelmiş bir şeyler sormuştu onlara cevap bile vermemiştim. Hiçbiri sikimde bile değildi, onlarında sikinde değildim. Sadece görevleri için yapıyorlardı.

İçeriye yine biri geldiğini gösteren kapı gıcırtısına karşı tepki göstermedim, aklımda sadece ölüm ve babam vardı. Ha birde o aptal adam, onu bu yaptığına pişman edicektim. Tabii görebilirsem.

Başımda iğrenç bir ağrı vardı ve uyandığımdan beridir daha da şiddetleniyordu, acıtıyordu fakat acım bile umrumda değildi.

"Liyan?" diye tanıdık ses geldiğinde gözlerimi odaklandığım kablodan çekmedim.

"Mehru'm?" bu iğrenç tanıdık sesi duyunca gözlerim yavaşca onlara doğru kaydı. Nasıl bakıyordum bilmiyorum ama sözde annem olan kadın o aptal kocasının dibine kadar gitti. Korkmuştu benden, korksun artık benden.

Yine cevap vermedim, sinirden köpürüyordum yine onu görünce. Bana zorla dokunuyordu, o ellerini ona sokmak istiyordum fakat o an, o kadar güçsüz hissediyordum ki elimi kaldırmak bile işkenceydi benim için.

Gözlerinde parıltılar vardı, bende bulup annemde olmayan ne vardı orospu çocuğu?

İğrenç bir hissiyat içindeydim, sözde annem olan kadında kocasına bakıp onun kollarını tuttu. O adam sonunda gözlerini benden çekip karısına bakınca gözlerindeki ifade tamamen kayboldu ve sanki yabancıya bakıyormuş gibi baktı. Aptal kadında bunu fark etmedi, yazık. Acıyordum onun bu haline.

Sessizliği bozan annem denilen o kadındı, "Liyan, nasılsın?" dediğinde sakindim. Hislerim tamamen beni bırakmıştı, bir nesne gibiydim. Tek diyebildiğim şey, "Çık." oldu.

Sözde annem, kaşlarını çattı. "Ergen değilsin! Kendine gel, ben senin annenim!" diye bağırdığında sakinliğim hâlâ devam ediyordu, "Çıkın dışarı!" diye bağırdığım ikiside irkilerek, şaşkınlıkla bana baktılar. Gözlerimi kapattım.

Tabii ki beni dinlemiyecek kadar sinirlenmişlerdi, "Ben senin annenim kendine gel!" dediğinde sakinliğimi koruyordum hâlâ.

"Çıkın dışarıya! Defolun!" diye bağırdım, gözlerimi sinirle onlara çevirerek.

Sevginin İntiharı / yarı texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin