Yıl sonu balosu gelmiş, çatmıştı. O gün akşama kadar hazırlanabilmemiz için okul tatildi. Kahvaltı masasında oturmuş tostumu yerken bir taraftan da cep telefonuma gelen mesajları kontrol ediyordum. Mesajların çoğu Sarmaşık'tan geliyordu.Son gelen mesajı açtım:
"Fırsat bulunca beni ara. Daha
şimdiden sabırsızlanıyorum.
Akşam için geç kalma.
Sevgiler, Sarmaşık."
Heyecanı mesajlarda bile bariz anlaşılıyordu. Yıl sonu balosu onun için çok önemliydi.
"Tamam, sevgiler..." diye cevapladım kısaca.
Masadan kalkıp pencerenin yanına gittim. Hava çok güneşli ve sıcaktı. Dışarıyı daha rahat izleyebilmek için cebimdeki siyah güneş gözlüklerini çıkarıp taktım. Neredeyse hiç bulut yoktu. Fazlasıyla alışıldık bir manzaraydı bu. Köpekler oyun oynuyor, çocuklar bisiklet sürüyorlardı. Kasabamızın neşesi yerindeydi.
Üzerimde beyaz tişört, alttan siyah şort ve ayak bileğime kadar beyaz çoraplarla siyah spor ayakkabılar vardı.
Kapı çaldı. Evde kimse yoktu; bu yüzden kapıya ben baktım.
"Merhaba. Enes Bey evde mi?" diye sordu kapıdaki takım elbiseli adam. Yanında takım elbise giymiş bir kaç kişi daha ve işçi gibi giyinmiş diğer adamlar vardı.
"Ben Gün. Oğluyum. Siz kimsiniz?"
"Haciz için geldik. Buyurun beyler."
Kapının önündeki adamlar birden içeriye doluştular. Maddi değeri yüksek olan eşyalardan başlayıp, hepsini tek tek taşımaya başladılar. Onları birer birer dışarıdaki araca yüklüyorlardı.
Ben hâlâ şoktaydım. Güneş gözlükleri henüz gözümdeydi. Şaşkınlıkla bir köşede olanları izliyordum.
Ne olduğunu tam olarak algılamaya başladığımda telefonla babamı aradım:
"Alo. Eve haciz gelmiş."
Babam bir süre duraksadı: "Tamam, geliyorum." diyerek telefonu yüzüme kapattı.
...
Yemek salonunda, yemek masasının baş köşesinde oturmuş etrafta olan bitenleri izliyordum. Babam adamları ikna etmeye çalışıyordu. Evin yarısı boşalmıştı bile. Neredeyse hiç mobilya kalmamıştı. Annem ise köşeden onları izliyor, ağlayarak elindeki peçeteye göz yaşlarını siliyordu.
Sonunda herkes gitti ve neredeyse tamamı boşalmış kocaman evde üçümüz tek başımıza kaldık.
"Anne, baba... Bu akşam mezuniyet balosu için arabayı alabilir miyim?"
Cevap vermediler. Zaten dertleri başlarından aşkındı. Gidip gitmemem onların umrunda değildi ama benim umrumdaydı. Bu gece Sarmaşık ile olmalıydım. Onun için önemliydi. Dolayısıyla benim için de öyle.
Neredeyse akşam olmak üzereydi.
Üst kata çıkıp serin bir duş aldım. Bu sıcakta yapılabilecek en mantıklı şey buydu öncelikle.
Yavaşça hazırlandım. Siyah bir takım giydim ve kravat taktım. Sonra da Sarmaşık'ın en sevdiği parfümü sıktım. Akşam için hazırdım.
2 SAAT SONRA
Arabayla, Sarmaşık'ın evinin önünde durdum ve ona kısa mesaj gönderdim:
"Merhaba. Kapının önündeyim.
Hazır mısın?"
Yaklaşık bir dakika içerisinde cevap geldi:
"Az sonra oradayım."