Bir Takım Tereddütler

11 2 0
                                    

Bu olayların üzerinden 7-8 hafta geçmişti ve ben hala tam olarak eski yaşantıma dönememiştim. Eskiden de olduğu gibi her gün okulumun biraz ötesindeki basket sahasında lacivert kulaklıklarımla müzik dinleyerek basket oynamayı ihmal etmiyordum tabii ki ve en sevdiğim iki şarkı da bana eşlik ediyordu.Ayrıca bu şarkılar benim için çok büyük anlamlar ifade ediyordu. 🎶Call Out My Name🎶InfectedHer neyse benim bu sıkıcı gündelik rutinlerim devam ederken başımdan geçen bir olay kafamı acayip derecede karıştırmıştı. Resmen ne yapmam gerektiği hakkında en ufak bir fikrim dahi yoktu. Kendimi bir boşlukta gibi hissediyordum. Aslına bakarsanız o günün sabahı da diğerlerinden pek de farklı sayılmazdı fakat esas ne olduysa o akşam olmuştu. Biraz canım sıkkındı ve akşam saatlerine doğru lacivert kulaklıklarımı takıp basketbol sahasına kafa dağıtmaya gitmiştim. Sokak lambalarının loş ışığı yüzüme vururken orada seken tek basket topunun benimki olmadığını fark ettim. Yavaş adımlarla arkamı döndüğümde uzun boylu, hafif kaslı, dalgalı kumral saçları olan bu yakışıklı çocuğu ilk seferde nasıl fark edemediğime ben bile şaşmıştım. Ona baktığımı anlamış olacak ki hemen arkasını döndü ve beyaz kulaklıklarını boynuna indirdi. İkimizin gözleride birbirine bulmuştu. İstemeden de olsa çocuğu gerçekten uzun bir süre gözlerimle süzmüştüm. Ve bu da bana birkaç kelime söyleme gereksinimi hissettirmişti. Ona doğru birkaç adım ilerlediğimde o da bana doğru yürüyordu. Ona doğru adımlarken kulaklığımı elime aldım. "Merhaba, bu sahada yıllardır basket oynarım fakat seni ilk defa görüyorum, burada yenisin sanırım."dedim. "Yani evet, buraya bazı sebepler yüzünden taşındım ve artık şu ilerideki Sebir Kolejinde okuyorum. "Her ne kadar sormamış olsan da ben Rüzgar, peki sen?"dedi. Kendimden, okulumdan ve havadan sudan şeylerden konuşurken(aslında ismimin anlamına kadar her konuyu konuşmuştuk) basket oynamak yerine kenardaki banka oturduğumuzu fark etmemiştim bile. Sohbetimiz gayet keyifli bir şekilde devam ediyorduk. Ellerimi ve kollarımı gülerken etrafa doğru hafifçe savuruyordum. O anda Rüzgar sol kolumu tuttu, bakışları bir anda değişti ve gülüşü yüzünden silinmişti. O bana koluma ne olduğunu sorarken, ben ise kolumdaki yarayı saklamak için giydiğim hırkayı az önce çıkarttığımı tamamen unutmuştum ve o yaranın bana bana hatırlattıkları yüzünden bir anda bağırarak ağlamaya başladım. Kolumu onun elinden kurtardığım gibi kendimi ondan olabildiğince uzaklaştırıp kafamı dizlerimin arasına gömdüm. Ne kadar istesem de ağlamamı durduramıyordum, her saniye bana zulüm gibi geliyordu. Artık kontrolümü kaybetmiştim ve sanırım bir kriz geçiriyordum ta ki o bana samimi şekilde sarılana kadar... Bir anda ağlamam yavaşlamıştı ve kalbim sonunda normal ritmine geri dönmüştü. Onu sanki yıllardır tanıyor gibiydim ve bu yaptığı hareket bana hiç yabancı gelmemişti. Biraz sakinleştikten sonra olanlar için ondan özür diledim fakat o bunu hiç dert etmemiş olacak ki ikimize içecek bir şeyler almak için sahanın karşısındaki büfeye gitmişti bile. Yaptıkları beni o kadar rahatlatmıştı ki sanki tüm günümü onunla geçirmek istiyor gibiydim fakat yaşadığım olaylardan sonra artık kime güvenip güvenemeyeceğim konusunda tereddütler içerisindeydim. Ona güvenmeli miydim?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 30 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İntikam GözyaşlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin