1. Bölüm.

19 2 2
                                    

Yaz tatilinin ilk günü.  Her zaman en güzel gündür.  Bu sabah güneşin ilk ışıklarının yüzüme çarpması ile uyandım. Her zamankinden farksızdım. Bugün sonunda lanet okulum bitmişti. Ve yaz tatili başlamıştı. Yüzümde güller aça aça yataktan kalktım. Ama sonra geri yatmak istedim. Yatağım çok rahattı çünkü! Bir Beş dakika daha mı yatsam acaba? Ama hemen vazgectim. Çünkü saat on iki buçuktu! Okula geç kalmıştım! Hemen yataktan kalkıp acele ile üstümü çıkartmaya başlamıştım ki, bugünün 1 Haziran olduğu ve okulun bitti aklıma Vahiy ile beraber indi. Rahat bir nefes alıp çıkardığım tişörtü geri giydim. Sonra yavaş adımlarla banyoya gittim ve yüzümü yıkayıp rutin işlerimi yaptım.

Aşağı indiğimde burnuma hamburger kokusu geldi! Ama Ama! Offf! Ben diyetteyim! Mutsuz bir şekilde aşağı inme işimi tamamladım. Ve mutfağa annemin yanına geldim. Beni görünce gülümsedi ve ''Sonunda uyanmışsın benim uykucu yavrum.'' dedi annem. ''Evet sonunda uyandım, uyanmasına ama sanırım diyette olduğum gibi ufacık bir detayı atlamışsın annecim.'' dedim mutsuz şekilde. Annem bir an duraksadı ve bunu hatırlayınca kahkaha atmaya başladı. Aman ne komik!  Sinirim bozuk şekilde hamburgeri yemeğe başladım. Ve sanki kilo almam onların suçuymuş-zaten öyleydi- gibi hıncımı patateslerden ala ala yedim. Bitince anneme ellerine sağlık dedim. Ve lavaboya gidip ellerimi yıkadım. 

Akşama doğru dışarı çıkmıştım sıkıldığım için. Tabi annemden izin almak zor olmuştu. Hala 23 yaşında olduğumu kabul edemiyordu. Gerçi ediyor ama her annede olduğu gibi onun gözündede küçücüğüm hala. Ben bunları düşüne düşüne  salıncakta sallanırken ve kulağımda olmazsa olmazım olan müzikle beraber dinlerken, birinin salıncağımı sallamaya başladığını hissettim. Hemen dönüp arkama baktım. Ama kimse yoktu? Bence bana gene gelmeye başladılar. Umursamadım ve muziğin sesini hepten açıp kulak zarıma gelecek zarırı düşünmeden yüksek sesle müzik dinlemeye ve hızlıca sallanmaya başladım. Tam 7 dakika 21 saniye geçti. Ama his hala geçmedi sanki birisi tarafından izleniyor gibi hissetmeyede başlamıştım. Park ilk defa bu kadar ıssızdı. Halbuki şimdi bir sürü veledin burda olması gerekmiyor muydu? Omuz silkip izlenme hissini umursamamaya çalıştım. Ama sadece çalıştım  çünkü his geçmemişti. Bence en iyisi burdan hemen topuklamak. Hemen salıncaktan indim ve hızlı adımlarla evin yolunu tuttum.

Bana mı öyle geldi, bilmiyorum ama evin yolu ilk kez bu kadar uzak ve ıssız geldi. Sanırım baya uzak bir parka gelmiştim. Dönüp arkama bakınca siyah bir sulilet gördüm. Yüzüm korku ile beyazladı ve olduğum yerde kala kaldım. Ne hareket edebiliyorum. Ne de bir şey diyebiliyordum. Sadece karanlık sulilete bakıyordum. Ve yaklaştıkça yüzünü gördüm. Yarısı gece gibi siyah, yarısı kar gibi bem beyaz saçları olan, siyah saçlarının olduğu taraftaki gözü gece gibi kara, kar beyazı tarafındaki yerde ise gözü  yoktu. Sadece boşluk vardı bembeyaz. Aynı gözlerindeki gibi. Ölü beyazı bir ten rengine sahipti. Ve çenesi sivri kenarlıydı. Gözlerim onun vücudunda benim istediğim dışında dolanmaya devam etti. İsteksizce bende devam ettim. Uzerinde siyah bir gömleki altında da siyah bir pantolon vardı. Omzunda ise siyah önden bağlama kısmında kürk olan-kürkün rengi beyaz-bir pelerin takıyordu. Gülümseyerek bana yaklaştı. Köpek dişleri normalden çok daha uzun ve sivriydi. Fakat gülümsemesi dişlerine tezat hem iç ısıtacak kadar yumuşak, aynı zamanda insanın kanını donduracak kadar güzeldi. Bu gülüş bir insan için çok tehlikeliydi.

Bana yaklaşmaya devam etti ve gözlerim benden bağımsız onu süzmeyi bitince, gözlerine yeniden bakmaya başladım. Ellerinden birini uzatıp çenemi kaldırdı ve kulağıma yaklaşıp, ''Sonunda seni bulabildim Lanetli Rahibem~'' dedi. O an ne oldu bilmiyorum. Sadece hatırladığım gözlerimin kararması ve onun kollarına yığılmamdı.

Tanrı'nın LanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin