3.bölüm

17 2 12
                                    

Kızım derken ablacım?! Kızım derken?! Yalanını siksinler! Kesin kamera şakası lan bu. Tam ağzımı açacakken birden yanağımda hafif bir ıslaklık hissettim ve o an gözlerimin önündeki, annem olduğunu söyleyen kanatlı karı bulanıklaşıp dünya kayarken önüme bazı kesitler geldi...

Önümde bir adam vardı. Yüzü flu fakat çok tanıdıktı. Gördüğüm tek şey kömür gibi kara siyah saçları idi. Yüzünü göremiyorum ama sanırım gözleri yeşil? Emin değilim her neyse. Bana bakıyor gülümsüyor. Üzerimde siyah, ortasında kırmızı bir haç işareti vardı? Ama kırmızı haç işaretleri sadece ''Tanrı'' tarafından lanetlenenlerde olurdu?! Bunu sonra düşüncem. Önümdeki adam bana iyice yaklaştı ve yüzüme eğildi. Ben ne olduğunu anlamadan dudağını dudağıma bastırdı. Ve geri çekilip gülümsedi. Ben öyle donup kalmışken, bedenim benden bağımsız gülümsedi ve adamın yüzüne yaklaşıp yanağından öptü. Lan ben neden bedenimi kontrol edemiyorum?! Her neyse sonra adam ile bir banka oturduk. Şimdi fark ettimde boyum çok uzundu. Ama adamın boyu benden daha da uzundu. Ben rahat 1.80 vardım. O derece uzundum. Adamda rahat 2.10 vardı. Önümüzdeki süs havuzunu izlerken -daha doğrusu ben düşünür o izlerken- bir Sertçe kondu süs havuzana. Adam ise bana döndü ve dudaklarını aralayıp ''Mira, seni ne kadar çok seviyorum biliyor musun?'' dedi. Yav ben nerden bilem amına koyyim?? Bende -vucüdum beni dinlemiyor tabi kendi ne dilerse onu yapıyor- dudaklarımı aralayıp ''Ne kadar seviyorsun?'' dedim gülümseyerek. Adam ise Sertçe'yi işaret edip ''Bir Sertçe'nin gözyaşı damlası kadar.'' Dedi. Dudaklarımı büzdüm. Bu kadar az mı seviyor gerçekten beni??? ''O kadar az mı?'' dedim üzgün bir ses tonu ile. Adam ise kafasını iki yana sallayıp ''Hayır o kadar fazla seviyorum. Çünkü Sertçeler sadece öleceği zaman gözlerinden bir damla yaş düşer.'' dedi. YAAAĞĞ Yerim lan ben bunu! Ben adama eriyerek bakarken o ise hafif erkeksi bir sesle burnundan güldü.

Bu sefer önümde bana bakıp konuşan bir sürü kadın rahibe vardı. Hepsi birbirinin kulağına, bana bakarak fısıldıyordu. Ben ise üzerimdeki kar beyazı elbise ve koyu kestane rengi kısa saçlarım ile karşımdaki yüzü gözükmeyen, altın sarısı kanatları olan,kahverengi saçlı, benim gibi beyaz düz uzun bir şey giyen adama bakıyordum. Yüzü gözükmüyordu, çünkü yüzüne bir şey takmış üzerinde göz işareti vardı sadece! Tam nerdeyim diye düşünürken adam bana doğru elini uzattı. Ve etrafımı zincirler sarıp yere popomun üstünde sertçe oturttu. Acıttı ama bu! Ben popomun derdine yanarken, adam bana yaklaşıp arka tarafıma geçti. Yeni fark ediyorum ama benim sırtımda ne var?! Ne varda bu kadar ağır be! Her tarafım ağrıdı acıdan resmen! Ben gene saçma salak şeyler düşünürken o adam hiç  düşünmeden sırtımdaki ağır şeyleri çekti. Ve ben sanki birisi kaburgalarımdaki tüm kemiklerimi tek tek kırıyorlarmış gibi bir acı hissettim. Çektiği an iki dudağımı araladım ve ağızımdan ses tellerimi yırtacak kuvvette bir çığlık kaçtı. Çığlık o kadar güclüydü ki, resmen kilisenin pencereleri kırıldı. Yanaklarım ıslanana kadar ağladığımı fark etmemiştim. Ama ağlamamak elde değildi. Çok canım acıyordu. Ona iğrentiyle bakarken, o kahkaha atarak gülüyordu.O an dudaklarımdan benden bağımsız cümleler döküldü ''Bunun bedelini çok kötü ödeyeceksin Lucifer! Tüm Tanrılar adına yemin ediyorum ki senden bunun acısı canınla alacağım!'' dedim. Tüm rahibeler gülmeye, hatta kahkaha atmaya başladılar. Ama hiç birini umursamadım ben. Aklımda ki tek şey lucifer denen adamdan intikam almaktı...

Şimdi de karşımda annem olduğunu iddia eden kadın vardı. Bana acıyarak bakıyordu. Yanında Lucifer, tanımadığım yakışıklı bir adam ve kadın vardı. Yere bir şeyler çiziyorlardı. İki adamda beni kollarımdan tutuyordu. Ben ne kadar çırpınsam bile bırakmıyorlardı. O an gene benden bağımsız dudaklarımdan cümleler döküldü. ''Bırakın beni! Ben bir şey yapmadım! Durduk yere kanatlarımı benden alan sizsiniz! Ben bir şey yapmadım bırakın güçlerim bende kalsın!'' resmen yalvaran şekilde bağırmıştım. Ama yanağımın acısı ile ne olduğunu anlamam uzun sürmedi. Adamlardan birisi tokat atmıştı. Annem olduğunu iddia eden kadın ise bana bakıp gülümsedi. Bir saniye neden gülümsüyordu? Ve güçlerim derken? o yakışıklı adam çizmeyi bitirince beni çemberin ortasına sürüklediler ve fırlattılar. Evet resmen fırlattılar. Ben sinirle gene bağıracakken, ağzıma bir şey bağladılar. Lucifer denen o adam gene beni o zincirlerle zincirledi. Annem olduğunu iddia eden kadın dehil 4'ü el ele verip etrafıma daire oldular. Ve anlamadığım sözler söylemeye başladılar. Derken vucüdümda çok güçlü bir acı hissettim. Öyle bir acı idi ki, Tırnak uçlarımda, hatta saç tellerimin hepsinde tek tek hissettim. Ve Çığlık attım. Ama nasıl attıysam devamıda geldi. Ağzımdan kan gelene kadar çığlık atmaya devam etttim. Ağzımdan bakır tadı gelince ise, çığlıklarım feryatlara dönüştü. Bir süre sonra bağırarak devam ettiler. Ve ben gözlerim kapanmaya başlarken en son gördüğüm şey annem olduğunu iddia eden kadının bana bakıp sırıtışıydı.

Nefes nefese geri ana döndüm. Derin nefesler alırken neden bunları gördüğümü sorgularken, kendimi bambaşka bir odada olduğumu fark ettim. Bu oda diğer odadan farklıydı. Simsiyah bir yatak bir pencere, çalışma masası, kitaplık ve bir gardolaptan oluşuyordu. Yavaşça olanları hatırlamaya çalıştım. En son annem olduğunu iddia eden kadın yanımdaydı. Ve yanağımdan öpünce 3 ana gitmiştim. Ama neden bana onları gösterdi ki? Bu nu sorgularken yataktan kalktım ve gardolabın önünden geçip odadan çıkacakken aynada bir şey fark ettim. Benim üstümde 2. an da gördüğüm lanetli rahibe kıyafeti vardı! A-ama nasıl?! Sadece bir rüya değil miydi?! Ben bunları sorgularken, içeri birisi girdi. Üzerinde onunda rahibe kıyafeti vardı. Ama onun üstündeki haç işareti beyazdı. Bu normal olduğu anlamına geliyordu. Bana baktı ve hafif sahte bir gülümseme ile, ''Tanrı seni bekliyor mira hanım'' dedi. Ben tabi durur muyum? asla! ''Tanrı'ya değil Allah'a inanıyorum ben. Hem Tanrı denilen adam kim?'' Dedim. Kız ise ''Kabalık ettim kusura bakma. Benim adım Bella. Ve Tanrı'mızın adı Lucifer seni görmek istiyor rahibem'' dedi. Rahibem dedi! İyi de ben rahibe değilim ki! Derin bir nefes verip kafamı tamam anlamında salladım. Bakalım  bu anlardaki Lucifer'da kimmiş görelim. Bella çıkınca bende kafamdaki şeyi düzeltim. Yalandan da olsa Tanrı'ymış her neyse. Bari güzel gözükeyim. Kendi kendime göz devirip koyu kestane kahverengindeki kısa saçlarımın gözükmediğinden emin oldum. ayy ne kadar güzelim ya! Kabul balık etliden biraz fazla kilom var. Ama kilo bana yakışıyor. Boyumsa 1.70, kahverengi gözlü bir kızdım. Her neyse gideyim bari şu Lucifer denen itin yanına.

Evet geldik kapının önünde duruyordum. Tam 12 dakika 34 saniyedir. Hala açmaya cesaret edememiştim. Derken kapı kendi kendine açıldı ve o andaki rahibeler gene aynı şekildelerdi. gene birbirinin kulağına bir şeyler fısıldıyorlardı. Derin bir nefes aldım ve içeri ilk adımımı attım. Sonra sonraki adımımı. Bir sonraki adam derken tam çarpının oraya gelip durdum. Adamın gözlerinin içine baktım. İyi güzel bu sefer yüzü açık görebiliyorum net bir şekilde.Adam ise beni tanımaya çalışır şekilde gözlerini kısarken ben güldüm. Kimse anlamadı ama ben o anlardan net bir şeyi daha anlamıştım. Ben oydum. Lanetli melez rahibeydim. Ben o sikik rahibe idim. Lucifer denen it sürüsü embesil dalganak. yedi sülalesini siktiğimim pezevenki dudaklarını aralayıp ''Sen kimsin?'' dedi. Bende dudaklarımı alaycı şekilde ika yana kıvırıp, yalandan referans yaparak, ''O'yum ben efendim'' dedim Lucifer adlı şerronun tek kaşı havalanıp, ''O da kim kızım? Dalga mı geçiyorsun benimle?! Düzgün cevap ver!'' dedi. Alaycı gülümsemem büyürken ''Mira, Namı-değer lanetli  rahibe'' Dedim. Lucifer'ın gözleri kocaman açılırken, ben kafamı kaldırıp alayla gülmekle yetindim. Ben oydum. Kovulmuş eski bir baş rahibe. Yarısı Tanrıça, diğer yarısı insan olan. Her şeyi hatırlamaya başlamıştım. Hepsi sadece o 3 anla kalmamıştı. Etraftaki diğer rahibeler fısıldaşırken ben ise alayla gülerek

''Ve geçen sefer kovulmamın, ayriyetten lanetlenmemim bedelini almaya geldim TANRI LUCİFER'' dedim...


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 25 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Tanrı'nın LanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin