Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Chesterokula zar zor yetişmişti,hatta yetişememişti.Sırtında bomboş olan çantasıyla beraber koridorda koşarak ilerliyordu. Sınıfının önüne geldiğinde,yakın arkadaşı Fang'i gördü. O da muhtemelen geç kalmış ve Byron Hoca onu kapıda bekletiyor. Chester ise ondan daha fazla geç kalmıştı,korkudan götü tutuşmaya başladı. Aklı düşüncelerle dolup taştı;
Chester💭:Napar acaba bana? Fang benden daha az geç kaldı,kapıda bekletiyor çocuğu. Bu sefer gebertir bu beni...
Chester kendi içinde senaryolar kurarken,Fang Chester'a seslendi;
Fang:Hoca içeri almadı beni,üstüne de bir dizi laf etti.Bu ne böyle oğlum,senin çantada boş. Sen en iyisi bu ders görünme hocaya. Şekeri falan düşer. Gel kantine inelim. İkinci derse gireriz.
Bir dizi fantastik düşünceye dalan Chester,Fang'in konuşmasıyla irkildi.
Chester:Ha?Tamam,tamam..
Chester ve Fang laflayarak kantine indiler,boş ve temiz bir masaya geçtiler. Chester ve Fang sınıfa giremedikleri için bırakamadıkları çantalarını sandayelerine koydular,her ne kadar Chester'ınki boş olsa da.. Üç-beş öğrenci anca vardı zaten.Chester leblebi tozu almıştı,leblebi tozlarını kafasına dikerken Fang bir anda sordu:
Fang:Ee,nasıldı tatilin?Uzadı mı seninki biraz?
Chester bunları duymasıyla beraber akciğerlerinden gelen hava akımıyla beraber öksürdü. Fang'in bütün suratı leblebi tozu olmuştu,Fang bunu temizlemeye uğraşırken, Chester öksürmekten iki büklüm olmuştu. Chester'ın öksürmesi bittikten sonra,Fang hala daha suratını temizlerken Chester biraz geçte olsa cevap verdi:
Chester:Siktir lan ordan!
Fang:Sende ne şaka kaldırmaz adamsın be,bok ettin üstümü başımı. Başka birşeyde kalkmıyor gerçi sende.
Chester tam ana avrat sövmeye başlayacakken zil çaldı.Mandy merdivenlerden iniyordu.Chester kafasını oraya çevirdi.
Chester💭:İşte tam sırası..!
Chester hızla ayağa kalktı.
Chester:Sen sınıfa götürürsün benim çantayı,işim var beniiiim!
Fang'in konuşmasına fırsat kalmadan Chester bir şimşek meckuin edası ile Mandy'e doğru koşturdu. Mandy'i gözleriyle şöyle bir süzdü:Sade bir makyaj yapmıştı. Bu kız bakım yapacak süreyi nereden buluyordu? Chester kahvaltı yapacak süre bile bulamıyor,leblebi tozu ile besleniyordu. Ya da belki sadece 09:00'da başlayan okuluna gitmek için 09:15'de kalktığı içindi.
Mandy,Chester'ı görünce yüzünü ekşitti. Yanında Colette,Janet ve Emz vardı. Emz telefonuyla bin bir tane post paylaşmakla meşguldü. Chester,Mandy'nin saçlarını,ya da en azından makyajını nasıl bozabileceğini,ona nasıl iş çıkabileceğini düşünürken aklına bomboş çantasında olan şaka kutuları geldi;Merdivenlerden çıkarken Chester'ın çantasını da götüren Fang'i yakaladı ve çantasından kırmızı şaka kutusunu aldıktan sonra çantasını tekrardan sınıfa çıkarsın diye Fang'e verdi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bu sırada Mandy,Emz, Colette ve Janet bahce kapısının yanındaydı.Chester,şaka yapacağını belli etmemeye çalışarak,elleri arkasında,elinde şaka kutusuyla,ıslık çalarak onlara yaklaştı.Mandy ıslık sesini duyunca etrafına bakındı;Chester'ı görünce gözlerini kıstı. Kesin yine bir haylazlık peşindeydi bu oğlan.
Chester,ıslıklarının sesini arttırdı ve arkasındaki kırmızılı,güzel paketli şaka kutusunu çıkardı. Eski bir numaraydı bu,ama iş görürdü. Chester,sadece biraz ötede olan,karşısındaki Mandy'e masum görünmeye çalışarak seslendi;
Chester:Merhaba Mandy!Senin için bir hediye almıştım..
Chester hediyeyi uzatırken Mandy iç çekti;
Mandy:Yine mi şaka?Artık bunları yemiyorum!
Chester:Hayır,hayır..Sana oldukça zalim şakalar yaptığım doğru,ama bu sefer değil..
Mandy,Chester'ın bu sözde 'masum' ayaklarına bir şekilde kanmıştı. Eli kırmızı kutuya gitti ve şüpheci bir tavırla kutunun kapağını yavaşça kaldırdı. Kutunun kapağını kaldırması ile beraber,suratına bir yumruk yemesi bir oldu..