Dünyada bir sürü neden vardır. Bazılarının anlamı büyüktür bazılarının ki ise saçmalıktan ibarettir. Bir şey yaptığınızda bunun bir nedeni olmalıdır, değil mi? Yemek yediğinizde bile aç olduğunuz için yemek yersiniz. Yani bu dünyada nedensiz bir şey zor bulunur açıkçası. Peki ya annem neden öldü? Babam neden bir katil oldu? Bunun bir nedeni var mıydı? Bunu hep merak etmişimdir. Annemin gözlerinin neden sonsuzluğa kapandığını hep merak ettim ama maalesef ki buna bir cevap bulamadım hiçbir zaman. Nedeni ne olursa olsun annemin ölümü fazla içimi sızlatıyordu. Bir çok yerinden bıçaklanarak ölen annem masumdu. Annemin bir suçlu olduğunu hiçbir güç inandıramazdı. O çok saf ve sevimli bir insandı. Altı yılda bildiğim bir tek bunlar vardı zaten. Annem hep masum olan taraftı.Gözlerimi yorgunca açtığımda sabah olmuştu. Kabuslar ile beraber uyanmaya alışıktım artık. Bazıları çok korkunç kabuslar olsa da yine de uyandığımda sakinleşme nin bir yolunu buluyordum. Peki ya hiç uyanmazsam? O kabusun içinde sıkışıp kalırsam? Bunu düşünmesi bile çok korkunçtu.
Yanıma gelen Amy'e bakıp gülümsedim. Sanırım bugün geç kalmamıştık yemeğe çünkü mutluydu. Onun mutlu olmasını seviyordum. Onların mutluluğu zaten benimde mutluluk sebebimdi. Uzandığım yerde oturdum ve Amy de yanıma gelip oturdu.
"Son zamanlarda sanırım olduğundan fazla kabus görüyorsun Nix. " dediğinde buruk bir tebessüm aldı dudaklarımı. Başımı salladığımda üzülmüşçesine bana baktı ve elini omzuma koydu ve okşamaya başladı. "Bir terapiye ihtiyacın var. " dediğinde kafamı olumsuz şekilde salladım. Terapiye ihtiyacım yoktu. Bu kabuslar asla beni bırakmazdı. Altı yaşımdan beri beni bir kez olsun bırakmayan kabuslarım bir terapi ile geçeceğini sanmıyordum.
Bu yetimhanede ki çocukların hepsinin acısı çok farklı şeylerdi. Hepsi buna rağmen sapa sağlam bir şekilde durmaya çalışıyorlardı. Ama ben görüyordum. Onların gülücükler içerisindeki asıl acıyı görebiliyordum. Rol yapmak konusunda hepsi üst seviyelerdeler. Herkese sadece mutlu taraflarını gösteriyorlar ve geceleri acı çığlıklarını ben duyuyordum. Hayır, gerçekten çığlık atmıyorlar. Sadece bazıları uyanık oluyor ve sessizce ağlıyorlar. Uyuyanların çoğu ise ailesinin veya sevdiklerinin ismini sayıklardı. Bu çok acı bir işkenceydi. Kimsesiz çocuklar aslında en masum olan çocuklardı. Kimsesizlerin en büyük arkadaşı yalnızlıktı. Sessiz çığlıklarını geceleri haykırırlar ama kimseler bunu duyamaz. Onlar kendilerini sessizliğe adamış insanlardı.
Gözlerim doldu..
Amy bana sarıldığında bende ona karşılık verdim. Gözlerimden yaş düşmemeliydi. Şuan ağlayamazdım. Olmazdı. Nixie güçlü biriydi. O ağlamazdı. O korurdu. O ailesini her şeyden korurdu. O cesur kalmalıydı. Ağlama Nixie, bitecek. Hepsi bitecek.
Geri çekildiğimde yüzüme bir gülümseme ekleyin Amy'i öptüm. Ona sahip olmuşum için şanslıydım. O ne kadar belli etmese de çok güçlü biriydi. Daha resmen yeni doğmuş kendi ailesinin istemediği bir çocuk olup çöpe atılmıştı ve buna rağmen güçlü kalmayı başarıyordu. O gerçekten çok mükemmeldi.
"Hadi yemek yemeye gidelim. " deyip ayağa kalktım. İlk önce üzerimizi değiştirmiştik. Mavi kot pantolon ve beyaz bir tişört bence güzel bir ikiliydi. İkimizde yemekhaneye ilerlerken Ryan da yanımıza geldi. Yemekhaneye girip üçümüzde yemeklerimizi alıp her zaman ki masamıza geçtik. Midem bulandığı için fazla bir şey yiyemedim ve yemeğinin yarısını Amy'ye verdiğimde garipsemişti.
"Sen neden yemiyorsun? " dediğinde gülümseyip "sen benden de aç olduğun için yiyebilirsin. Zaten midem bulanıyor, boş ver. " dediğim. Kaşlarını çatıp "ne boş veri ya, iyi misin? " dediğinde kafamı salladım ve "sadece normal bir mide bulantısı. " dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𓆩KELEBEĞİN LANETİ𓆪
Fantasíainsanlar güçlerini genel olarak hem iyilik hem de kötülük amacı ile kullanırlar. Herkese ait normal güçler olurken "Kelebeğin Laneti" gücü şimdiye kadar sadece bir insanda olmuştu. Bu güç bilinen en kuvvetli güçtür ve herkesin aklını karıştıracak uy...