Merhaba biz geldik, bu kez erken geldik mutluyum! Geri dönüşleriniz çok tatlı teşekkür ederim. Oy ve yorumlarınız en büyük motivasyonum. Bölümlerin daha erken gelmesi birazcık da sizin elinizde. ^^ Keyifle okuyun.
Taylor Swift - Cardigan
7.Bölüm: "Antidepresan Gülümsemesi"
O güzel bir kitaptı ama ben onu okuyamadım.
İnsanlar her seferinde hayal kırıklığı mı olacaktı? Daha kaç kez incinecekti gözlerim görmeye çalışırken? Kalbim zaten enkazdan ibaretti ve şimdi bir yıkım daha yaşamıştı.
Kabul ediyorum güçlü hislerim yoktu ama his diyebileceğim bir şey mevcuttu. Yol yakınken inmişti otobüsten, o hep sevdiği yol kenarında. Meğer şaka yapmıyormuş, nereye gideceğini bilmeden inerken.
Ders bitiminde doğruca yurda geldim. Odaya girdiğimde biriyle karşılaştım. Saçları beline kadar uzanıyordu neredeyse ve bana şaşkınca baktığında çekinerek, ''Sen?'' diye sordu. ''Yeni kız mısın yoksa?''
''Evet,'' dedim başımı sallayarak. ''Sen de...''
Tebessümle yanıma gelerek elini uzattı. ''Günseli.''
Gülümsedim ve elimi uzattım. ''Burçe.''
''Ne kadar tatlı bir isim,'' diye çekti elini ve yüzümü inceledi. ''Sen de çok tatlısın ayrıca.''
''Teşekkür ederim utandım,'' diyebildim.
Arkasını döndüğünde bileğindeki tokayı saçlarına doğru götürdü ve aynanın karşısına geçti. ''Hadi çabuk ol yemek vakti geliyor.''
Bir şey söylemeden kitaplarımı masanın üzerine koydum ve üzerimi çıkardım. O sırada Nazlı'nın yemini verdim suyunu sonra değiştirecektim. Ellerimi yıkadıktan sonra tekrar içeri girdiğimde Günseli yüzüne çok yakışan yeşil bir şal takmıştı. O upuzun saçları şimdi başörtüsünün altındaydı. Gülümsedim ve ona bakıp, ''Çok yakıştı,'' dedim.
''Aa teşekkür ederim,'' diye gülümsedi, mutlu olduğunu gördüm. ''Çok severim bu rengi. E tabii memleketi çağrıştırıyor.''
Gözlerimi kısarak, ''Karadenizlisin galiba?'' diye sordum.
Kafasını salladı. ''Bize her yer Trabzon.''
Güldüm. ''İlk defa Trabzonlu biriyle konuşuyorum.''
''Sahi mi?'' dedi şaşırarak. ''Nereden geliyorsun ki?''
''İki sene İstanbul'daydım ama bu sene geldim buraya. Daha önce Karadenizli arkadaşlarım oldu ama Trabzonlu biriyle tanışmamıştım.''
''Tanışmış oldun işte,'' deyip gözlerini büyütüp küçülttü. ''Neyse yemeğe inelim orada konuşuruz detayları.'' Cüzdanını ve telefonunu eline aldı. Birlikte odadan çıkıp yemekhane katına geçtik. Yemeklerimizi alıp boş bir yer bulup oturduk. Aslında pek iştahım olduğu söylenemezdi çünkü kalbim kırıktı ve ben bunu atlatmış değildim.
İnsanlara kendimi hemen de açmak istemezdim çünkü güven duygusu benim daha önemliydi.
''Aç değil misin Burçe?'' diye sordu Günseli ağzındakini bitirip. Ardından gülerek ekledi. ''Bak geceleri makarna yaparız diye heves etme çünkü su ısıtıcımız bozuldu.''
''Yok ondan değil,'' dedim geçiştirerek. ''Çok aç değilim sadece.''
''Hım,'' diye mırıldandı. ''Ee alışabildin mi yurda? Yeni okula?''
''Evet,'' dedim hazır cevapla ve önümdeki nohut yemeğine baktım. ''İnsan her şeye alışıyor zamanla.''
''Değil mi?'' Sesi dalgalıydı. ''Neredeyse iki sene olacak fakat ben alışamadım.''