Selamlar, biz geldik. Bölümü okurken yorum bırakmayı ve oy vermeyi lütfen ihmal etmeyelim. Keyifli okumalar^^
Sertab Erener - Sevdam Ağlıyor
6.Bölüm: "Maskelenmiş Kalpler"
Bıkmadan dinlediğim bir şarkı gibi aslında hayat, her defasında farklı bir sözünü anlar ve daha keyifli dinlerim.
Keyifli dinlemek için doğru şarkıyı seçmiş de sayılmazdım şayet ki boğazımdaki yumruların sebebi buysa fakat doğru notaların üzerinde geziniyorsam gerçek şarkıyı da bulmak kaçınılmaz olacak çünkü hayat gülmeye başladı, onu dinleyeceğim öyleyse.
Vize haftası olduğu için kimse okula gelmemişti ve hocalar da ders yapmama kararı almıştı. Ben de bunu fırsat bilerek Yakup abiden beni Anıtkabir'e getirmesini istemiştim. Daha önce gitmemiştim. Derin bir nefes alıp tarifsiz duygularla Anıtkabir'den ayrılırken fotoğraf makinemi elimden düşürmeden gezmiştim. Yakup abi gülümseyerek, ''Boynun da ağrımadı herhalde Burçe?'' diye mırıldandı.
Kafamı iki yana salladım. ''Aksine fotoğraf çekmeyi çok severim üstelik böyle güzel bir yerin fotoğrafı çekilmez mi?''
''Haklısın,'' dedi gülümseyerek.
Hava biraz yağmurluydu ve yanımızda şemsiyemiz yoktu. Yakup abi aşağı indiğimizde, ''Aç mısın?'' diye sordu. ''İstersen yemek yiyelim?''
''Yok evde yeriz,'' dedim çekinerek.
''Merak etme ben ısmarlayacağım.''
''Yok yok ondan değil,'' diye düzelttim. ''Şimdi çok ayıp olur onlara.''
Yakup abi alay eder gibi bakarken eğlendiğini gördüm. ''Evdekilere mi? Umurlarında bile olmaz biliyor musun? Hem sır tutarız olmaz mı?''
İç geçirdim. ''Peki ama ben çok aç değilim haberin olsun.''
''Peki madem o zaman bir şeyler içeriz biz de.''
Kafamı salladım. Arabaya geçtiğimizde çektiğim fotoğraflara baktım. Yakup abi radyodan sakin bir şarkı açtığında ben de fotoğraf makinemi bırakıp telefonumu açtım. Biraz saklanır gibi hesabıma girdim ve mesaj kutumu kontrol ettim. Sıraç'tan henüz bir haber yoktu. Dün gecenin ardından kaç kez mesaj atmıştım oysa ki... Kötü bir şey olduğunu söylemişti ve içimi kemiren o duygu peşimi rahat bırakmamıştı.
Yakup abi bana bakmadan düşünceli bir sesle, ''Bir şey mi oldu?'' diye sordu. ''Durgunsun.''
''Yok,'' dedim telefonu kapatıp avucuma saklar gibi. ''Neden sordun abi?''
''Durgun göründüğün için,'' diye cevap verdi hızla. ''Belli etmemeye çalışıyorsun sanırım ama bir şey var.''
Saklamanın bir faydası olmayacaktı. ''Dün gece bir arkadaşımdan mesaj aldım ve hala dönüş yapmadı, aklım orada takılı kaldı biraz.''
''Önemli bir şey miydi?''
''Sanırım,'' diye iç geçirip ekledim. ''Merak ettim ben de.''
''Aramayı denedin mi?''
Dudaklarımı bükerek, ''Telefon numarası yok ki,'' dediğimde afalladı. ''İnsan arkadaşının telefonunu bilmez mi?''
''Haklısın ama biz daha yeni tanıştık, okuldan yani.''
''Ha okuldan,'' diye rahatladı. ''Belki dersle alakalı bir sorun olmuştur ya da daha farklı şeyler, kızlar arasında olabilir böyle durumlar.'' Gülümsediğini işittim.
Bakışlarım biraz değiştiğinde yüzümü Yakup abiye çevirdim fakat o yola bakıyordu, olması gerektiği gibi. ''Yalnız Sıraç erkek. Her neyse konumuz o değil zaten de...'' Önüme baktım. ''Öyle işte belki meşgul o yüzden geri dönememiştir.''