2

1.6K 222 53
                                    


Keyifli okumalar...

"Ben alabilirdim."Barboros Kandemir beni dinlemeden,bagajdaki iki bavulumu da aldığında bana bagajı kapatmaktan başka seçenek bırakmamıştı.Uzanıp bagajı kapattığımda,elindeki bavulları yere bırakıp ceketinin cebinden çıkardığı anahtarla arabasını kilitledi.

İki katlı, küçük bir bahçesi olan bir evin önünde durduğumuzda evin görüntüsü beni oldukça şaşırtmıştı.Doğrusunu söylemek gerekirse böyle bir adamın, böyle bir evde yaşayacağını düşünmemiştim,evin verdiği enerjinin Barboros Kandemirle uzaktan yakından hiçbir ilgisi yoktu.

Ev baharsa,taş devri adam kara kıştı.

Olabildiğince sessiz bir şekilde, önümden eve doğru yürüyen adamı adımı adıma takip ederek evin verandasına birlikte ulaştığımızda zile basarak beklemeye başladı.Gerginlikle, içimden firar etmek istermiş gibi çarpan kalbimi göz ardı etmek neredeyse imkansızdı,ellerimin buz kestiğini hissediyordum.Ama tüm bu yaşadıklarımı onlara hissettirmemek muhtemelen benim için en iyi seçenekti benim korkmuş hallerimden güç alıp daha da üstüme gelsinler istemiyordum.

Bu yüzden suratımı duygularımdan tamemen arındırmaya çalıştım.
Madem anneme benzediğimi düşünüyordu ben de en az onun kadar kalpsiz olacaktım.

Kapı hâlâ açılmadığında,zile tekrar bastı ardından birkaç kere kapıyı tıklattı.
Evde kimsenin olmadığı bu kadar belliyken zorlamanın ne anlamı vardı ki?

"Evde olacaklarını söylemişlerdi."
cümleyi bana kurmamış, sadece kendi kendine konuşmuş olmasına rağmen başımı sallama ihtiyacı duymuştum.
Elini yine ceketinin cebine sokarak sonunda evin anahtarını çıkardı ve kilitlenmiş kapıyı açtı.

"Geç."diyerek yine oldukça emrivaki bir dille konuştuğunda onun önünden geçerek kapısını açtığı eve ilk adımımı attım.

Bunu yapmak,yani bu eve ilk adımımı atmak her şeyin bir kez daha gerçek olduğunu yüzüme çarpmıştı.Ben buradaydım ve her şey oldukça gerçekti, saçma sapan bir kabusun içinde değildim.Uyandığımda da hiçbir şey geçmeyecekti
Taş devri adam,benim ardımdan eve girdi bavullarımı kapının hemen yanındaki duvarın önüne bıraktıktan sonra kapıyı kapattı ayakkabılarını çıkardığını gördüğümde bağcıklarımı çözerek Converselerimi çıkardım.

Alt katta sadece oturma odası ve oturma odası bağlı küçük sayılabilecek bir amerikan mutfak vardı ada tezgahın hemen önünde yemek masası duruyordu.Mutfağın bitiminde,üst kata uzanan tahta görünümlü merdivenler gözüküyordu.

"Aç mısın?"dedi beni geride bırakıp mutfağa doğru yürümeye başladığında bu hareketinin 'peşimden gel'demek olduğunu düşündüğümden onun arkasından mutfağa doğru ilerledim.

"Hayır."dedim sessizce, kaşlarını çatarak bana döndü.

"Muğla'da kahvaltı yapmadın, yolda hiçbir şey yemedin.Nasıl aç değilsin?"

"Değilim işte."dedim omuz silkerek.
Bunu nazlanmak için yapmıyordum ya da unutandığımda ya da trip attığımdan.
Sadece böyle bir durum ortasında yemek yiyemeyeceğimi biliyordum yesem de muhtemelen kusardım o yüzden yememek en mantıklı olanıydı.

"İyi."dedi "Ne yapmak istiyorsun?"

"Uyumak."dedim,ne yapmak isteyebilirdim ki?Baba beni parka götürür müsün falan dememi mi bekliyordu?Hayır.Muhtemelen beklemiyordu.

"Odanı göstereyim sana o zaman."yemek için eline aldığı elmayı,meyve sepetine bırakıp ada tezgahın arkasına geçti ve merdivenlerden çıkmaya başladı.
Sadece sırt çantamı alıp peşinden merdivenlerden çıkarken,buradan düşüp ölürsem ne kadar rahatlayacağımı düşünüyordum.Saçmalamayın.Mental sağlığım gayet iyi.

UMAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin