BÖLÜM 3

56 17 0
                                    

09.01.2007

Dedektiflik bürosundan evine yeni dönen Bay Harris, yorgunluktan kanepesine uzanmış, eline kumandasını alıp televizyondan rastgele açılmış bir haber kanalını seyrediyordu.Haberi dinleyince bu onun geçen hafta aydınlığa kavuşturduğu meşhur Keresteci Gabriel davası olduğunu fark etti.Bu dava onun şanına şan katmış ve tarihi bir dava olarak şehre damgasını vurmuştu.Bu haberden sonra birden bire telefonu çalmaya başladı.Bıkkınlıkla telefonuna doğru yöneldi ve açtı.Arayan kişi ABD'nin Kaliforniya eyaletinden Willam Martel'dı.Bir cinayet davasından şüphelendiğini ve yardımcı olabilir mi diye sordu.Davayı kabul eden dedektif , konuşmanın ardından ilk uçakla Kaliforniya'daki Apple Walley kasabasına doğru yola koyuldu.

10.01.2007
William o sabah biraz erken uyanmıştı. Çünkü bugün dostunun davasını çözmek için ilk adımı atacaklardı Bay Harris ile. O kadar umutluydu ki güzel bir kahvaltı yapıp taa İngiltere'den Mark için gelen Bay Harris ile William'ın dükkanının önünde buluştular. "Günaydınlar efendim, Patric Harris hizmetinizde" yabancı eğilerek William'ı karşıladı. William posterdeki sert ve kendinden emin bakışlı adamın tam tersi sevecen, güler yüzlü bir adamla karşılaştı. Yemyeşil gözleriyle gülümseyerek William'a bakıyordu.

Dedektif Harris bu işe başlayalı sadece 5 yıl geçmiş olmasına rağmen oldukça çok davayı çözmüş ve birçok çözülemeyen şifre ve gizemleri aydınlığa kavuşturmuştu.O kelimenin tam anlamıyla William'ın aradığı dedektifti. William,Bay Harris ile konuşabilmek için kül olmuş dükkanına o olaydan sonra ilk kez girmişti. William derin bir iç çekip "Hemen karşı dükkandan iki sandalye alıp geliyorum." dedi ve Dedektif'i bu külden ibaret dükkanda bir başına bıraktı. Dedektif, William'ı beklerken dükkanda dolaşmaya başladı. Tezgahın arkasına doğru ilerledi ve yerde duran üzerinde "personel harici giremez" yazan kapıya gözü çarptı . Tam o sırada William elinde iki sandalye ile dükkana girdi.

Dedektif William'la telefon görüşmesinden olayı az çok anlamıştı ama ona daha fazla ayrıntı gerekiyordu.Dedektif , William'ın getirdiği sandalyeye oturduktan sonra söze girdi.
"Bay William, benden yardım isteme maksadınızı öğrenebilir miyim acaba?Benden nasıl bir davayı çözmemi istiyorsunuz?" Sesinin insana rahatlık veren bir tınısı vardı.Hem mesafeli hem de samimiydi.Öyleki bir dedektifin önüne ilk defa çıkan William bile onun bu sesi sayesinde rahatlamıştı.Çok geçmeden söze başladı.

"Bay Harris ben yaklaşık 3 gün önce aramızdan ayrılan sevgili dostum Mark Matt için burdayım.Kendisinin bir yangın sırasında öldüğüne inanılsa da olay anında ben yanındaydım efendim.Yangından önce yere yığılmıştı ve diğer arkadaşım onun nabzını kontrol ettiğinde atmadığını söylemişti.Biliyorum o yangından önce öldü ve bence öldürüldü.Bunu ona kimin yaptığını öğrenmem gerekiyor, bana yardım edebilir misiniz?Biliyorum bu gibi meselelerin "bencesi sencesi" olmaz.Bir kesinlik gerekir.Ama yalvarırım bana yardım edin efendim.Ne isterseniz verebilirim.En azından ona olan bu borcumu ödeyeyim."

Dedektif Harris, William'ı dikkatle ve içtenlikle dinledikten sonra cevap vermek üzere söze başladı.William'ın haline cidden acıdı ve bu adama yardım edeceğine dair kendine büyük bir söz verdi.Her ne kadar işini büyük bir ciddiyetle yapsa da o sanılanın aksine yumuşak kalpli bir insandı, böyle durumlarda zorunda olmasa bile yardım etme ihtiyacı içerisine girerdi.Çok geçemeden davayı kabul ettiğini şu sözleriyle dile getirdi:

"Bay William, öncelikle geçmiş olsunlar dileklerimi sunarım.Elbette ki size yardım edeceğim.Sizi temin ederim ki arkadaşınız katilini bulacağımıza inanıyorum. Ama bana o gün yaşadıklarınızı ve Bay Mark'ın çevresiyle olan ilişkilerini anlatmak zorundasınız bayım.Öncelikle sormak isterim Mark Matt'in sizin bildiğiniz herhangi bir düşmanı var mıydı Bay William?"

William dedektifin davayı kabul etmesine o kadar mutlu oldu ki dedektifin sorduğu soruyu unutmuş kendi içindeki o umutla büyük hayaller kuruyordu. Mark'ın katilini bulduklarını ve onu kendi elleriyle adaletin kucağına teslim ettiğini düşündü.Sonunda arkadaşına olan borcunu ödemiş, onun hayatının hiçte önemsiz bir hayat olmadığı kanıtlamıştı.Bu düşüncesi bile ona dünyaları vermişti.Çok geçmeden daldığını fark edip toparlandı ve dedektife cevap verdi.

"Mark 2 yıl öncesine kadar kasabanın en zenginleri arasında yer alıyordu.Fakat çok eski bir dostumuz olan meyhaneci Klaus yüzünden kumara başlamıştı.Başlarda ben ve yangın sırasında yanımızda olan arkadaşım Robert bunun zararsız olduğunu düşündük fakat Mark bunu bir bağımlılık haline getirdi ve büyük bir borç batağına saplandı. Ona her ne kadar dur desekte bizi dinlemedi.Ve kaybettiği paraları geri kazanmak umuduyla tekrar tekrar oynadı.Borçtan çıkamayacak hale gelmişti.Başta Robert ve ben borçlar vererek onu kurtarmaya çalıştık ama bi türlü kurtulamadı ve neredeyse bütün kasabadan borç almaya başladı.Sonunda aldığı borçları bile ödeyemeyecek duruma gelince mecbur kasabanın en ünlü tefecisi Tefeci Severus' tan senet aldı.Kasabadaki en büyük düşmanları ise Severus ve arkadaşları olmuştu.Mark'ın borç batağına saplanması çocukları ve özellikle karısı Emillia içinde durumları zorlaştırdı.Olay günü onu en son karısı aramıştı.Telefonu hoparlörde olduğu için ona bağırmaya başladığını duymuştuk."

Dedektif düşünceli bir şekilde"Demek en son karısı aradı. Karısıyla arası nasıldı?"

William bir iç çekip"Bize söylemese de karısıyla arasının iyi olmadığını anlamıştık az çok Robert'la. Aslında Mark karısı Emilia'ya çok bağlıydı çok severdi, her tartışmalarında kendisini içmek dışarı atardi."

Dedektif oturduğu yerden kalkıp gezinmeye başladı yerde duran 'personel harici giremez' yazılı kapıyla yeniden göz göze geldi. "Mark yere yığıldığında daha olayı idrak edemeden yangın çıktı demiştiniz değil mi?"

William oturduğu yerden bir Bay Harris'e bir de yerdeki kapıya bakarak "Evet, efendim. Ne olup bittiğini anlayamadan bir anda dükkanım küle döndü. Mark'ı kurtaramadık ve bedeni otopsi bile yapılamayacak kadar yandı."

Dedektif başını salladı ve kapının hemen biraz uzağındaki kapısız odaya baktı. Odaya doğru ilerlerken William da hemen peşine takıldı. Beraber odaya girdiklerinde yerlerde birtakım parçalar olduğunu gördüler. William kaşlarını çattıp Harris'e baktı. Harris dikkatlice bir adım attı ve yere dizini çöktü. Orta büyüklükte ince taş yünü ile kaplanmış bir kap buldu.

William kabın içerisine bakmak için hemen Dedektif'in yanı başına çöktü. Nefes alışverişinden ne kadar gerildiği anlaşılan William "Bay Harris, bu bir ipucu mu?" Diye fısıldadı. Bay Harris kabın icerisini incelereken "Bay William sanırım bu büyük bir ipucu ." Dedektif Harris yerdeki tozu daha detaylı incelemek için eline aldığında bunun bir çeşit patlayıcı olduğunu anlamıştı.Hatta bu patlayıcının türünü bile az çok tahmin etmişti. Tam da tahmin ettiği gibi bu PETN den başka bir şey değildi.

Bunun bir patlacı olduğunu anlayan dedektif olayın artık bir suikast girişimi olduğuna kanaat getirdi.

William meraklı gözler ile "Bay Harris nedir bu?" Harris aklindan geçenleri sıralamaya başladı "Sanırsam bu bir patlayıcı bir madde sir." Küçük ince daire şeklinde gözlüğünü düzelterek "Ve daha dikkatli baktığımızda bunun yanmaz malzemeler A1 sınıfından taş yünü ile kaplandığını fark etmek zor değil" William çaresizce Dedektif'in söylediklerini anlamlandırmaya çalışıyordu. "Demek istediğim şu Bay William

Ve William'a kasabadaki en yakın patlayıcı dükkanını sordu. William gözlerini şaşkınlıkla kırpıştırarak "Sanırım bu kasabaya yaklaşık yirmi dakikalık uzaklıktaki kasabada satılıyor." Dedektif içinde toz halinde patlayıcı olan kabı alıp yeniden ayağa kalktı.

Üzerini silkeleyip "Bay william beni o kasabaya götürebilir misiniz rica etsem?"
William başını sallarken "Tabii, efendim."
Ayağa kalktı ve beraber dükkandan dışarıya çıktılar. William hemen bir taksi çevirdi ve Bay Harris ile kasabadan çıkmak için yola koyuldular.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 31 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KANIMDAKİ DÜŞMAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin