Merhaba bir ay sonra bölüm atıyorum 🥲 beş tane taslakta bölümün vardı okudum ve asla istediğim gibi olmadığını fark edip hepsini sildim. Bu biraz daha tatmin edici bir bölüm. Keyifli okumalar.Aniden verilen kararlar hep minik de olsa bir pişmanlık bırakır insanın yüreğinde. Acaba der. Acaba yanlış mıydı yaptığım?
Hâlbuki ani kararlar en doğru verilen kararlardır. Sizi en mutlu edecek kararlar. Çünkü ne mantığınız konuşmuştur o sıra ne de çevrenizden biri.
Fakat benim evliliği kabul etmem de çok ani gelişmişti. Bu kararı ben vermemiştim elbette ama kabullenişim kolay olmuştu.
Bazen kendimle çelişiyordum kendi içimde. İnsan bu kadar çabuk kabullenebilir mi? Bu kadar kolay vazgeçer mi kendinden? Ama hayır insan bu kadar mecbur hisseder mi?
Belki de kabul etmenizin de bir çok sebebi vardır. Aniden yapsak da.
Atölye konusuna gelecek olursam, bir hafta sonra acabalarım başlamıştı bile. Evet hemen o gün atölyenin sahibi olmuştum fakat benim paramla değil. Yoongi'nin verdiği kartla alınmıştı. Çok bir para değildi. Kaldığımız evin iki aylık kirası ederdi. Fakat işin tuhaf yanı yani benim tuhafıma giden yanı Yoongi parayı ne yaptın diye sormamıştı.
Böyle bir durumda babam olsa akşamına burnumdan getirirdi mutlu olduğum her şeyi. Ama Yoongi'yi babamla bir tutmak da benim ahmaklığım denebilirdi.
"Hazır mısın?" Daldığım için yerimden sıçradım. Salondaki koltukta oturmuş çok sevgili kocamu bekliyordum. Bu hafta içinde onu ikinci görüşüm denebilirdi. Ailesinin evine yemeğe gidiyorduk.
"Hazırım." diye mırıldandım. Beni baştan aşağı süzmeye başlayınca gerginlikler ben de üzerime baktım.
Krem rengi geniş kesim pantolonlarımdan birini giymiştim. Üzerine de siyah bir kazak. Havalar çok soğuk değildi ama ben çok üşüyen kansız bir varlıktım. O yüzden her zaman kalın giyinirdim. Altınaysa spor ayakkabılarımı giymiştim. Hatta en sevdiğim takıları bile takmıştım.
"Yüzüğün nerede?" İstemsizce sol elim cebime gittiğinde bu hareketin ne kadar aptalca olduğunu da içimde tartışıyordum.
"Biraz büyük geliyor. Kaybolmasın diye cüzdanıma koymuştum." Cebimden cüzdanımı çıkarıp içinden yüzüğü çıkardım. Henüz çok yeniydi. Ne bir çizik vardı üzerinde ne de bir toz tanesi.
"İşaret parmağını dene. Oluyorsa oraya tak." Yüzüğü parmağıma geçirdim. Diğer parmağıma biraz geniş gelmişti ama buna tam olmuştu.
"Oldu!" dedim coşkulu bir sesle. Neye sevindiğim hakkında en ufak bir fikrim dahi yoktu.
"Gidelim." Peşinden ilerleyip arabasına bindim.
Atölyeden haberi vardı elbette ama her şeyi bilmesini istiyordum. Bu yüzden evlerine gidene kadar anlatmaya karar verdim.
"Atölye gün geçtikçe güzelleşiyor. Elektrik ve su tesisatını hallettiler. Isınma sorununu da bugün bitirdiler. Geriye bakım ve sağlamlaştırma kalıyor. Bir hafta sonra kullanmaya başlarım diye düşünüyorum." Daha çok anlatmak istiyordum. Ama Yoongi cümlenin arasında müzik açınca bütün hevesim olduğu gibi kursağımda kaldı. Gözlerim titremişti. Yavaşça kafamı cama çevirip dışarıyı izlemeye başladım.
Sözlerimin bir önemi yoksa neden konuşayım ki?
Hiç istemediğim kadar sessiz bir araba yolculuğu geçirdik. Sonunda büyük bir malikanenin bahçesine giriş yaptığımızda garajda on tane kadar araba görmemle hayretle Yoongi'ye döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yuan-fen
Fanfiction'Yuan-fen' Çince'de iki insanı herhangi bir nedenden ötürü birbirine bağlayan güç demektir. Bazen katiline aşık olur insan. Bazen de zorla evlendirildiği kocasına. İşte Jimin ve Yoongi'nin hikayesi de burada başlıyor!