Ulan sınav haftaymis bende diyorum daha erken ne sınavı aq. Neyse seviliyorsunuz birde yorum atar mısınız merak ediyorum yorumlarınızı öptüm gecelim.
~"Ee hazır mısınız?"
"Ay hazırız Minho hadi artık amına koyayım ya!"
Dedi Jeongin yüksek bir ses tonuyla. Diğerleri ise gülmeye başladı Jeonginin dediğinden. Çok daha gecikmeden ve kimse fark etmeden, bir an önce yola çıktılar.
O sırada yolculukta sıkılmamak için herkes tek tek saçma anılarını anlatıyor gülüyor, eğleniyordu. Birden bire Changbin, avucunu anlına doğru vurup bıkmışça kafasını salladı,
"Benim aşırı utanç verici bir anım var ya kahretsin anlatacağım."
Ardından Minho bir kahkaha patlattı. Çünkü olayın ne olduğunu tam olarak o biliyordu. Changbin, Minho'yu susturmaya çalışsa da susmamıştı. Minho anlaşmasını çok istedikten sonra Changbin sakin, sanki normal bir anı gibiymiş gibi anlatmaya başladı,
"Ortaokul da falandım ben o zaman. 7. Sınıfım hatta hatırlıyorum. Facebook, kullanıyordum ne alakaysa. Her neyse oraya herkese açık bir mesaj yazabiliyorsun. Bende günlüğüm gibi her boku oraya yazardım. Bir gün pipim çok açıyordu, bende işte çok şaşırmıştım bun-"
Lafını bitirmeden Jeongin ve Felixin aynı anda gülmeye başlamaları, Changbin'in lafını bölümüştü tabii
"Bir susar mısınız daha bitmedi."
Ciddi bir ses tonuyla. O an Felix ve Jeongin az da olsa korkup, ölüm tehlikesinden kaçınmak için sustular.
"İşte bende gittim Facebook'a şey yazdım, "Arkadaşlar benim pipim çok acıyor bir kez de beyaz bir şey aktı ney bu?" Yazdım amına koyayım. Babam gördü dayaktan öldürdü beni."
Ardından herkes teker teker gülmeye başlamıştı Changbin'in anlattığına karşı. Doğal olarak Changbin'in hoşuna gitmemiş, bakıp somurtuyordu. Seungmin gülmeyi kesip, içeriğinden yudum alırken aklına gelen şey ile içeceğini bacaklarının arasına sıkıştırıp, hemen konuşmanın arasına girdi,
"Jisung ile yaşadığımız krizlik bir olay var lanet olsun ya of."
Jisung gözlerini kapatıp derin bir nefes alıp verdi ve kafasını sağa, sola sallayıp, gözlerini geri açtı.
"Biz 9. Sınıfız o zamanlar Jisung da ağır ergen gay azgınlığı var. Her gördüğü erkeğe sulanıyordu, tabii azgın köpek. Bir tane çocuk vardı 11'lerde bir tane. Tüm okul boyunca çocuğun peşindeydik. Bir gün okul çıkışı, biz bu çocuğu takip ettik ama çocuk sürekli hızlanıyor koşuyor falan bizde koşuyoruz. Bu gerizekalı bağırdı "Sapık var!" Diye bizde hallettik ama Aptal Jisung, utancından konuşmadı."
Jisung, iki eliyle yüzünü kapatmıştı utancından. Herkes hem gülüyor, Chan ve Hyunjin de olayı zaten duyduklarını iddia ediyorlardı. Minho ise minik kıskançlığından ses çıkarmaştı.
Yol boyunca böyle saçma sapan sorular, anılar ile geçirmişlerdi. Yaklaşık 2-3 saatlik yolculuğun ardından, Chan'ın bahsettiği, dayısının ona bıraktığı eve gelmişlerdi. Minho, arabayı park edip, arabadan çıktı. Jisung ise o sırada bagajdan eşyalarını yavaş yavaş, çıkarmaya çalışıyordu. Onu gören Minho, hızlı adımlarla sevgilisine yardım etmeye başlamıştı. Sonrasında yaklaşıp Jisung'un dudağına öpücük kondurduktan sonra geri çekildi,
"Nasılsın bebeğim?"
"Hiç olmadığım kadar iyiyim sevgilim."
Dediğinde ikiside beraber bir birlerine gülümsediler.
Herkes eşyalarını alıp eve doğru yürümeye başladı. Chan anahtarı cebinden alıp kapıyı açtı.
"Ne kadar güzel lan bu ev!"
Dedi Jeongin, Changbin'e ve eve daha uzaktan bakmaya başladı. Ev, sahile çok yakın, sessiz sakin bir yerde, şehirden uzaktaydı. Jeongin, bitkinlik ile yürümeye başladığını gören Changbin, hızlı adımlarla gelip, Jeongin'i kucağına aldı. Jeongin, o an korktuğu için çığlık attı. Fakat sonrasında ses çıkarmayıp Changbin'in boynuna sarıldı.
Herkes salonda toplanıp oturduğun da Chan, herkesi görebilecek şekilde ayağa kalkıp konuşmaya başladı,
"Arkadaşlarım ve Seungmin, evde 4 oda var ayrıca 1 tane misafir odası var. İkişer olarak kalınacak kimin kiminle kalacağı belli zaten. Siktirin şimdi odalarınıza yerleşin."
"Oha Chan, para bolmuş dayında."
Chan, onaylarcasına kafasını salladı. Ardından Chan'ın belirlediği odalara herkes yerleşmişti. Jisung ve Minho odalarına girip, ikiside kendini otomatikmen yatağa atmıştı. Minho, sırt üstü bir şekilde yatmış tavana bakıyor, Jisung ise yan bir şekilde kolundan destek alarak uzanıyordu. Jisung, aklına gelen şey ile gözlerini, Minho'ya çıkarttı ve yakınlaşıp sessizce, anlaşılır bir biçimde konuşmaya başladı,
"Yorgun musun?"
Diyip, Minho'ya cilveli bir şekilde sırıtmaya başladı. Minho, gözlerini sevgilisinin üzerine dikip, sırıtarak konuşmaya başladı,
"Bunu demen ile tüm yorgunluğum gitti güzelim."
Jisung, Minho'nun bunu demesi ile kucağına çıkmış, iki elini Minho'nun
İki yanına koydu. Ardından Jisung, eğilip, Minho'nun dudaklarını aceleci bir şekilde öpmeye başladı. Minho kontrolü tamamen Jisung'a bırakmış ne yapıyorsa uyum sağlıyordu.İkisinin de nefesi kesilince, Jisung sevgilisinin dudaklarından ayrılmıştı. Kafasını yana yatırıp sevgilisinin gözlerine dikkatlice bakmaya başlamıştı. Ani bir hareketle Jisung sevgilsinin üzerinde, sürtünmeye başlamıştı. Minho birden sıkıca gözlerini kapatıp, ellerini Jisung'un çıplak bacaklarına yerleştirmiş, zevkten Jisung'un bacaklarını sıkıyordu.
"Sikeyim, beni deli mi etmeye çalışıyorsun Jisung? Devam et, Kontrolü sana bırakıyorum bebeğim."
(Hafızanıza kazinsin burası)
Bunu dediğinde Jisung, daha da hızlanmıştı. Minho, iki elini bacaklarından yukarı doğru, şortunun içine sokmuş, Jisung'un kalçalarından destek olarak, onu daha da hızlandırmaya çalışıyordu. Minho daha fazla da dayanamayıp, Jisung'u tutup, sırt üstü bir şekilde yerleştirdi. Ardından Minho, Jisung'un tam üzerinde yerini alacakken Jisung, Minho'nun omuzlarından ittirip, ayağa kalktı ve ciddi bir yüz ifadesi ile konuşmaya başladı,
"Kontrolü bana bırakmıştın hani? Yine kendi bildiğini yapıyorsun Minho."
Diyip yatağın çaprazın da duran tekli koltuğa oturdu. Minho, Jisung'a doğru dönüp tüm dikkatini ona verip, izlemeye başladı.
"Niye bunu yapıyorsun? Her şey senin istediğin olmak zorunda mı?"
"Evet Jisung, benim istediğim olmak zorunda. Beni çıldırtıyorsun ve buna dayanamıyorum."
Jisung, derin bir nefes alıp, kafasını sağa sola doğru salladı.
"Ben senin kölen veya itaatkarın değilim ama Minho haberin olsun."
Ayağa kalkıp, hızlıca odadan çıktı ve oturma odasına inip, etrafına baktı. Herkes yolculuğun yorgunluğundan uyuyakalmıştı. Jisung, koltuğa geçip, kafasını yastığa koyup, balkonun gözüktüğü tarafa doğru dönüp, yeni aydınlanan havayı izlerken neden böyle olduğunu düşünüyordu. Jisung tüm bu düşüncelere kapılmışken, bünyesi dayanamayıp uyuya kalmıştı.
Minho, onun salona gittiğini tahmin edip, hızlıca aşağı inmişti. Koltukta uyuya kalmış sevgilisini görünce, onun küçük bedenini kucağına alıp, kendi odalarına doğru ilerlemeye başladı. Kapıyı açtıktan sonra Jisung'u yatağa yatırıp, üzerini iyice örttükten sonra kendi yastık ve yorganını aldıktan sonra salona inip, koltuğa yerleşti. Minho, düşüncelerinden bir türlü kurtulamıyor, bu da uyuyamamasına neden oluyordu.
~Burda bitirek hem saat 3 hemde çok yoruldum ben uyuyom size bai seviliyorsunuz. Yorum ve vote atmayi unutmayin🙉💗💋
![](https://img.wattpad.com/cover/323298625-288-k690325.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Enayi han jisung •minsung
UmorismoMinSung Felix SEN BİR ENAYİSİN JİSUNG OKULUN ZORBA ÇOCUĞU İLE OPUSMEK NE