"Çıkıyorum ben, dikkat et kapıyı kimseye açma, anahtarı aldım ben."
"Tamam abi!"
Kapının kapanma sesini duyduğumda sonunda derin bir nefes alıp içinde olduğum yorganın altından çıktım. Çıplak ayaklarla evin merdivenlerinden aşağı doğru indiğimde nihayet evin boş olmasının rahatlığıyla kendimi koltuklardan birine attım.
Bu hayatta evde tek kalmaktan daha mükemmel bir şey daha görmedim.
Abim evden çıktığı için tektim, her zaman ki gibi çalışmaya gitmişti. Şaşırtıcı değil.
Eğer abiniz ülkenin en ünlü müzik gruplarından birisinin solisti ise işiniz asla kolay olmazdı. Aslına bakarsanız ona gelen mesajlardan daha çok mesajı siz alırdınız çünkü başrolün kız kardeşine yaklaşmak daima başrole yaklaşmaktan daha kolaydır. Bu sebepten dolayı olacak ki instagramda reels kaydırmak için bile anonim hesabımı kullanırdım zira bir keresinde yanlışlıkla bir reelsı arkadaşıma değil tanımadığım bir kadına göndermiştim. Kadında bunu 'arkadaşlığımızın' başlangıcına dair bir adım olarak görmüş olacak ki o reels hakkında 36 satırlık bir yorum yapmıştı.
Şüphesiz bu hayattaki en hovarda, gereksiz, yaşlı dedelerin görünce gençlik bitmiş dediği, ne halt yediği belli olmayan 20 yaşında bir ergendim.
Evet 20 yaşında bir ergendim çünkü abim her zaman bana böyle söylerdi. '20 yaşındasın ama hala ergensin Meyra.'
Gençlik güzel şeydi, iyiydi, hoştu özelliklede abiniz bir para basma makinesiyse dünyanın en şanslı kızlarından biri haline gelirdiniz. Yediğiniz önünüzde, yemediğiniz yok. Hayat muhteşemdi.
Değilmi?
Hiçte bile amına koyayım.
O para mutluluk getiriyor sözünü her kim bulduysa kıvırıp götüne sokmak...
Neyse.
Getirmiyor ulan! Gelip bana nasıl getirmiyor demeyin getirmiyor işte! Hatta tam tersi hayattaki çoğu gencin istediği şeyler siz arzulayamadan önünüze serildiğinde hayata karşı olan hevesiniz kaçıyordu. Ne bileyim istemek insanın doğasında olan bir şey. Ama ben bir makyaj setini beğenemeden, "abi çok güzelmiş bunu alalımmı?" diyemeden o set kapımızda benim deneyip internette paylaşım yapmam için hazır bulunuyordu zaten.
Sıkıcı.
Hayatım boyunca bir arzu arayışındaydım, bir istek? Önüme paket edilip sunulamayacak bir şey? Zor bir şey? Paranın satın alamayacağı bir şey?
İstedim, kimsenin kolayca sahip olamayacağı, benim bile almamın zor olacağı bir şey istedim.
En azından hayatım boyunca hep ulaşılması zor, benim zavallı süs bebek hayatımı yerle bir edecek bir şeyi istemeyi istedim.
O şeyi bulana kadar gerçekten de bunun yaşanmasını istiyordum.
Ama şimdi o şeyi buldum ve artık bu arzunun yok olması için herşeyi yaparım. Çünkü ben zor bir sınavda kazanılan bir madalya tarzı şeyler beni bulacak diye düşünürken beklemediğim yerden vurulmam üzerine hayatımın şaftı kaydı.
Kaydıran şey duygulardı.
Ben birinin beni sevmesini çok istedim, bunu ilk kez istediğimde 16 yaşındaydım.
Emre Kaan Savaş. Benim en büyük savaşım.
Onu ilk kez gördüğümde küçük bir kızdım, bana kıyasla çok büyük sayılırdı. 21 yaşındaydı, abimin lideri olduğu müzik grubunun gitaristiydi, havalıydı, ciddi anlamda ergenliğinin ortasında olan bir kız için fazla iyi biriydi. Daima yanımda olur, başımı okşar, her konuda bana yardımcı olurdu. O zamanlar onun benden hoşlandığını zanneder mutlu olurdum ama bunu düşünmeme rağmen ona asla açılamayacak kadar utangaç olmam nedeniyle hiçbir zaman bu konuda bir şey söylemedim. 18 yaşına geldiğimde ise dünyam başıma yıkıldı. Çünkü ilk defa onun bana o gözle değilde arkadaşının küçük kız kardeşiymişim gözüyle baktığını fark ettim. Kırıcıydı. On sekizime yeni bastığım için abimle birlikte o çok merak ettiğim barlardan birine ilk defa gitmiştim. Asla götürmek istemesede, defalarca kez dediğim gibi meraklı bir ergendim ve çok ısrar ettim. Bunun üzerine ısrarlarıma dayanamayan abim ile birlikte müzik grubunun takıldığı barlardan birine gittik.
Ve o anda gördüm.
Kolundaki güzel kızı ve Kaan'ın kızın belindeki elini.
Biraz kırıcı biraz da zedeleyiciydi. Ama sorun değildi kısa sürede alıştım.
O gün kendime bir söz verdim, bunun bir ergenlik hevesi olduğunu kabul edecek ve önüme bakacaktım. Pek çok markadan onların yüzü olmam için teklif geliyordu. O meselelerle oyalanırken unuttum sandım.
Unutamamışım.
Instagramı açıp DM'e girdiğimde gelen mesajların hepsini es geçip görüldü bile olmayan Kaan'a attığım son mesajlarıma girdim.
Nyx: Yeni çıkacak olan şarkıyı heyecanla bekliyorum.
Nyx: Duyduğuma göre çalışmalara başlamışsınız bile.
Nyx: En az 5 milyon dinlenir diyorum ben.
Nyx: Sence?
Nyx: Birkaç solo partında sesinin çok güzel olduğunu duymuştum neden 2. Solist olmayı reddettin?
Nyx: gitar çalarakta şarkı söyleyebilirsin.
EmreKaanOfficial: Sana bana yazmamanı söylediğimi hatırlıyorum.
EmreKaanOfficial: Ayrıca çalışmalara başladığımızı nereden biliyorsun sen?
EmreKaanOfficial: Tanımadığım kişilere neden solistliği reddettiğimi söyleyecek değilim.
EmreKaanOfficial: Belamısın kızım sen mesaj geçmişi 5 ay öncesini gösteriyor bu kadar mesajı ne halt etmeye yazdın aylardır?
Nyx: Bazen engelleyemezsin.
Nyx: Hiç bir şeyleri engelleyemediğin olmadımı?
Görüldü.
Yazıyor...
Yazıyor...
Görüldü.
Nyx: E yok artık ama ya
Nyx: Yazdın yazdın sonra sildinmi?
Nyx: Zorsun Savaş.
Nyx: Artık görüldüde yapmıyorsun, gittin mi?
Nyx: gitmişsin.
Nyx: neyse artık bende uyuyayım bari.
Nyx: bir gün yüz yüze konuşabilmek dileği ile :)
☆☆☆☆☆☆☆☆
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
-Meyra Lara Kılıç.
(Bütün karakterlerimin neden iki ismi olduğunu sorgulamayın PQJDQPJDWLZJWLSJWLSKAKS)