Bölüm 1

40 0 0
                                    

Keyifli Okumalar~



*HABERDAR*

Ben, Ahenk. Çoğu şeye baş kaldıran herkesin inatçı dediği kişi. İsmimin anlamını asla taşımıyordum. Annemin nefret ettiği, babamın çok sevdiği kızıydım. Adımın Cemre olmasını isterdim. Annemin koyduğu bu isimdense babamın koymak istediği Cemre ismini tercih ederdim. O ismin anlamını taşımayı çok isterdim.

Anneme karşı hep bir kendimi koruma iç gücüsüyle yaşamıştım. Beni doğuran kadın olsa bile ona karşı olan nefretim hep taze olacaktı. Küçük Ahenk'e yaptıkları unutulmazdı. Bende unutmayacaktım.

Hem unutsam ne değişecekti? Yaptıklarının aynısını yapmayacak mıydı? Artık yapamazdı. Çünkü o küçük Ahenk büyümüştü. Çocukluğunu hiç yaşamayıp kardeşi Zümra için savaşan annesinden korumaya çalışan Ahenk eski Ahenk değildi.

Babam öldüğünde 6 yaşındaydım. Kardeşim Zümra ise 2. Kardeşimin ismini babam ölmeden önce o kadın Lina ismini koymak istemişti. Babam ise Alçin. Lina koymaya karar vermişlerdi ancak babam nüfus dairesinde ismini benim istediğim ve kendi istediği isimleri söylemişti. Alçin Zümra. 

Belgin. O kadın bizi babam ölünce babamın annesine yani babaanneme postalayıp başka bir adama gitmişti anında. 1 hafta. Babamın ölümünden sadece bir hafta sonra aşiret gelini olmuştu. Babamdan istediği ama babamın ona alamadığı altınları fazlasıyla alıp açgözlü ve cimri bir yaratığa dönüşmüştü. 

Şimdi Sıla adında bir kızları vardı. Belgin gibi değildi kızı. Ama yaşına göre oldukça iddialı şeyler yaptığını fark etmiştim. Sıla'nın her türlü uygulamada bir hesabı ve binlerce takipçisi vardı. Canlı yayınına bir ara yanlışlıkla girmiş ve konuşmalarını dinlemiştim. Oldukça sıcak kanlı birisine benziyordu. Ancak bu onun Belgin'in kızı olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.

Canlı yayında Belgin birden belirince vakit kaybetmeden hızla çıkıp neden canlı yayına girdiğimi sorgulamıştım. Belgin ve ailesiyle asla konuşmamalı, hiç bir şeylerine girip bakmamalıydım. Bunu kendime o gün şart koşmuş ve hesaplarını engellemiştim. Ancak Zümra'nın telefonunu elime aldığımda Sıla'yı takip ettiğini görmüştüm. Üstelik kim olduğunu bile bile.

O gün Sıla ile kavga etmiş bir gün boyunca konuşmamıştık. Arada cümleler kurup sohbet etmeye çalışsam bile trip atıp odasına gidiyordu. Ama gece uyuyacakken bana sarılmış ve özür dilemişti. Gözlerimin önünde takipten çıkıp bir daha hesaplarına girmeyeceğine söz vermişti. 

Ona inandığım için fazla bir şey dememiş, konuyu uzatmamıştım.

O gün odamda öylesine kitap okuyup kahve içerken içeriye birden Zümra daldı. Zümra şuan 18 yaşındaydı. Oldukça güzelleşmişti. Babama benziyorduk ikimizde. Bunun için her gece şükrediyordum. Ama Zümra daha çok benziyordu. Özellikle sarı saçları ile. Ona her baktığımda babama bakıyormuş gibi hissediyordum.

Kitabımdan başımı kaldırdığımda Zümra'nın ağladığını gördüm. Anlık şaşırıp kitabımı kapatıp yatağa bıraktım. "Ne oluyor Zümra? Neden ağlıyorsun?" Zümra hala hıçkırarak ağlıyordu. Zümra bana göre fazlasıyla duygusal birisiydi. Her şeye ağlayacak bir kapasitedeydi. Bu sebeple pek merak etmiyordum çünkü günlük 1 saatini ağlamaya ayırıyordu.

"A-abla!" dedi hıçkırıklarının arasında. Çok kötü görünüyordu. Yüzü kızarmıştı ve gözlerinden art arda göz yaşları süzülüyordu.

Yataktan kalkarak yanına gittim ve oturduğu yere eğildim. "Zümra bana bak." Başını halıya eğmişti. Elindeki telefonu sımsıkı kırarcasına tutuyordu. "O telefonda ne var Zümra?" Sert bir dille konuşmuştum çünkü muhtemelen telefonda haber aldığı veya gördüğü şeyden dolayı ağlıyordu.

"A-abla o kadın bana mesaj attı!" dedi boğazını yırtarcasına. Bu cümlede bana yetti. Hızla ayağa kalkarak sert bir şekilde bağırarak konuştum. Zümra'nın kafasını karıştıracak bir şey demesinden ne kadar korksam da belli etmedim.

"Ne dedi Zümra! Bana doğruyu söyle!" O kadının adı veya hissi ne zaman bir yerden geçse anında kendimi kaybediyordum. Zümra tekrar hıçkırıklara boğulunca cevap vermeyeceğini anlayıp telefonunu aldım açmaya çalıştım ancak şifre koymuştu. Bir kaç kere kafamdan şifre sallayıp denedim ama her seferinde geçersiz diyordu. Dayanamayarak bağırdım. "ŞU TELEFONUN ŞİFRESİ NE!" Oldukça sinirliydim. Deren'in ise hala ağlaması beni daha da delirtiyordu. "AhenkZümra2901" dedi hala ağlarken.

İşte tam bu an içim acıdı. Benim adım, Zümra'nın adı ve babamın ölüm tarihi. Hemen şifreyi girdim ve kilit açılınca hızlıca mesajlar kısmını bulup üzerine tıkladım. Bilinmeyen bir numaranın üzerine bastığımda gördüklerim ile boğazımda kocaman bir yumru oluştu. Gözlerim dolacak gibi oldu. Babam öldüğünden beri asla ağlamayacağıma yemin etmiştim. O gün son ağlayışım olmuştu. Ta ki mesajı görüp ekrana gözümden bir damla düşene kadar.

0532*******

Bilinmeyen Numara: Nasılsın sevgili kızım? Ah sizi çok özledim. Ancak belli ki bu son görüşmemiz olmayacak. Ablana söyle. Ayaz Ağa ablanı istemeye geliyor. İstanbul'a. Ayrıca şunu da ekle 'Nereye kaçarsan kaç bu evlilik olacak. Dönüşü yok.' Oraya geleceğiz ama şimdiden tebrik ediyorum.

Sizi çok seven annen.

İşte bu cümleler benim intikam alma hevesimi harladı. Dolu gözlerimi ve yanağımı elimle silerek telefonu yatağa fırlattım. Ardından cümlelerim şunlar oldu.

"Buyursun gelsinler. Onları bekliyor olacağım. Ağlayacağımı üzüleceğimi mi düşünüyorlar? Ben o duyguları çoktan yaşayıp yitirdim. Sıra onda." Acımasızca söylediklerimi Zümra duyunca hemen göz yaşlarını sildi ve ayağa kalktı. Gözleri kan çanağı olmuştu. Onun bu denli hassas olması canımı acıtıyordu.

"Her zaman yanındayım abla. Hatta yanında değil her tarafındayım." Zümra'yı ilk defa bu kadar olgun olmuş gibi görüyordum. Şaşırdım. Ama aynı zamanda gurur duydum. Benim içimde ki canavar 6 yaşımda, Zümra'nın ki ise 18 yaşında çıkmıştı.

Ve bir daha içeriye girmeyecekti.


🌕


Bölüm Sonu..

Bölüm nasıldı? Ben oldukça beğendim. Yani beklediğimden daha iyiydi.

Takipte kalıp yeni bölümlerden haberdar olabilirsiniz.



You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 05 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

DOLUNAYWhere stories live. Discover now