Jimin ile birlikte revirde doktoru beklememizin üzerinden yaklaşık 15 dakika geçtikten sonra sonunda doktor geldi. Jimin'in bacağında ufak bir ağrı vardı ve yürümesini zorlaştırıyordu. Doktor şu an sadece ağrı kesici verebileceğini söyledikten sonra ilaç almak için dolaba doğru yöneldi. Getirdiği ağrı kesiciyi Jimin'e verdikten sonra "İstersen biraz daha kalıp dinlenebilirsin, çok önemli bir durum yok." dedi. Jimin'de "Yok diğer derse girsek iyi olur." dedi. Ben derse girmek istemiyordum ama yapacak bir şey yoktu.
Kalkmamızı ister gibi bana baktı. Bir kolundan tuttum ve kalkmasına yardımcı oldum. Şu an bulunduğumuz dersin bitmesine 25 dakika vardı. Dersi bölüp girmek yerine bahçede oturmaya karar verdik. Kış aylarında olduğumuz için hava çok soğuktu ayrıca Jimin'in üstünde hiçbir şey yoktu. "Jimin, sencede şu an dışarı çıkmak kötü bir fikir değil mi? Hava soğuk ve ceketin yok hem de bir bacağın ağrıyor. Gel en iyisi içerde bekleyelim." dedim. O da bana "Ama baksana kar yağıyor. Karı izlemek istiyorum, küçüklüğümden beri karı çok sevmişimdir." dedi. Elimi açtım ve bir kar tanesinin elime düşüşünü izledim. Sonra Jimin'e karşılık olarak "Bende karı ve kışı çok severim, bu yüzden arkadaşlarım bana Winter lakabını taktı." dedim. "Winter..." dedi nazik ve kısık sesiyle. Sesi cidden büyüleyiciydi.
Bir banka oturduk. Zaten bacağı ağrıdığı için birde üstüne üşütmesini istemedim. Hırkamı ona verdim. İlk başta istemesede sonrasında zorla giydirdim. Yakından daha da güzeldi. Siyah upuzun saçları, koyu kahverengi gözleri, mor dudakları ve soğuktan kıpkırmızı olmuş yanakları... Ah ne düşünüyorum ben? Toparla kendini. Zorba bir insana karşı hiçbir şey hissedemezdim. Kendi yaşadıklarımı ne zaman unuttum?
"Hadi gidelim, zilin çalmasına beş dakika kalmış.". "Daha varmış sen git. Al hırkan.". "Burda bekleyeceksen hırkam sende kalsın. C sınıfındayım sonra verirsin." diyip arkamı dönüp yürümeye başladım. Jimin yüksek bir ses tonuyla yani neredeyse bağırarak şöyle dedi " Bir dakika!" hızla arkamı döndüm sanki duymak istediğim bir şeyler varmış gibi. Ve ekledi "ismin, ismin ne?". Duraksadım. Ne bekliyordum ki? O daha benim ismimi bile bilmiyordu. Buruk bir ses tonuyla cevapladım. "Minjeong, Kim Minjeong".
Karina'nın gözünden:
"Minjeong, Kim Minjeong.".
Minjeong, Minjeong, Minjeong. Nedense içimden hep bu ismi geçiriyordum. Normalde yanımda birinin kalmasını istemezdim ama bu sefer farklıydı içten içe onla kalmak istiyordum. Ona karşı bir duygu beslediğimden değil. Zaten daha ilk kez gördüm onu ama bilmiyorum, bilmiyorum işte.
Bunları düşünürken bir mesaj aldım.
*Annem kişisinden 1 yeni mesaj*
Annem. Bana sadece yaralandığımda veya uygunsuz bir şey yaptığımda mesaj atan annem.
Annem
Düştüğünü duydum ne oldu? Sana bunu yapanın adını soyadını ver ona yapacağımı biliyorum.
Karina
İyiyim. Revirdeki doktor önemli bir durum olmadığını söyledi.
Sorun yok kendi kendime düştüm. Ayağım takıldı.
Annem
Düz yolda bile yürümeyi başaramıyor musun?
Nasıl benim kızım olabiliyorsun.
Cidden utanıyorum.
Bende kendimden utanıyorum anne.
Winter'ın gözünden:
Sadece ismimi sordu. O kadar heyecanlı dönerken ne bekliyordum. Aah cidden kafayı yiyeceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
but i love u so... #winrina
Fiksi Remaja"Jimin, sencede şu an dışarı çıkmak kötü bir fikir değil mi? Hava soğuk ve ceketin yok hem de bir bacağın ağrıyor. Gel en iyisi içeride bekleyelim." "Ama baksana kar yağıyor. Karı izlemek istiyorum, küçüklüğümden beri karı çok seviyorum."