Bu bölüm iliddaa tarafından yazılmıştır.
Perdenin arasından giren küçük güneş ışıklarıyla gözünü açmıştı Efe.
Dün akşama kadar araba kullanmıştı İstanbulda ayvalığa gelmişlerdi. Birkaç günlük aile kaçamağı onlara iyi gelecekti.
Efe zar zor gözlerini aralayıp sol eliyle Tuğçenin yattığı tarafa koydu. Boştu
Yatakta doğrulup etrafına baktı. Odaları evin hemen girişindeydi. Bahçeye açılan uzun bir camı vardı.
Yataktan kalkıp kapalı olan telefonunu eline aldı. Yatağın ucundaki taşınabilir beşiğe baktığında kızının da olmadığını gördü.
Odalarından dışarı çıktığında mutfaktan Erenin türkü söylediğini duyup mutfağa girdi
"Günaydın" dedi etrafına bakarken
"Oo paşam uyanabildin sonunda" Efe kafasını arkaya doğru atıp güldü
"Bizimkiler nerde baba?"
Eren elindeki tavayı ocağa bırakıp arkasına döndü
"Sen uyurken kalktık biz biraz dolandık pazara falan gittik"
"Oh beni uyuttunuz gezin tabi"
"Yok ya, Tuğçe o kadar seslendi sana gözünü bile açmadın"
Efe Tuğçenin ona seslendiğini duymuştu ama yorgunluktan rüya sanmıştı.
Tuğçenin güzel sesini duyunca bahçeye doğru adımladı. Tuğçe masanın ortasında oturan kızının fotoğrafların çekiyordu
Güneş iki eline çilekleri almış çığlık atarak yemeye çalışıyordu ezilen çilekleri de yeniden masaya vuruyordu
"Yazık oldu çileklere"
Tuğçe onlara bakan sevgilisine dönüp
"Kızım baban çilek istiyormuş verelim mi?"
Efe yanlarına gidip kızının boynundan defalarca öptü. Güneş de babası onu öptükçe kahkalarla kırışıyordu
"bu çilek çok tatlıymış ya" dedi kendini güneşten çekmeye çalışırken
Tuğçenin bakışlarını fark etmişti. Tuğçe aralarındaki baba kız ilişkisine bayılıyordu ama arada bi minnoş kıskançlık da yapıyordu.
Tuğçeye tamamen dönüp elini masaya koymuştu Efe
"Tuğçe hanım"
"Savcım"
"Kıskandınız sanırım?"
Tuğçe gözlerini devirip Efe'nin beyaz tişörtünün kollarını düzelttikten sonra kollarını boynuna sardı
"Bi minnoş aranızdaki bağı kıskanmış olabilirim savcım"
Efe gülümseyip Tuğçe'nin belinden tutup daha da kendine çekti dudaklarının buluşacağı zaman arkadan gelen öksürükle birbirlerinden ayrılmaları ışık hızında olmuştu.
"Sabah sabah çilek yemeyin mideniz bozulur gençler"
Erenin imalı cümlesi ile ikisi de ne olduğunu anlamamışlardı evleneli 3 sene olmuştu ama her seferinde nasıl ve nerde olurlarsa olsunlar Erene basılıyorlardı
Tuğçe için alışkanlık haline gelmişti bu durum geriye adımlayıp masanın ortasında oturan kızını kucağına aldı
"Biz temizlenip gelelim o zaman"