Kafasının etrafını tamamen sarmış sargı bezlerini yavaşça çıkarırken, gözleri kısılıyor ve yüzü eşkiyordu. Canının yandığını besbelli belli ede ede sargılarını çıkardı. Sukuna'nın akrobasik hareketleri ile bir şekilde yol açtığı kazanın üstünden 10 gün geçmişti. Bugün ise doktor izni ile sargılarını artık çıkarıyordu.
Megumi, bu 10 gün içinde Sukuna ile hiç konuşmamıştı. Doğru dürüst yüzüne bile bakmamıştı demek daha doğru olur, ama Sukuna da ona karşı bir adım dahi atmamıştı.
Aynanın karşısındaki kendisine baktı, gözlerinin altı biraz morarmıştı büyük ihtimalle kafasına aldığı darbeden dolayı. Cumartesi sabahlarını severdi Megumi, sessiz ve huzurlu.
Yani, yanında bağıran Arizona hayvanat bahçesi kaçkını 'arkadaşları' yoktu. Bu onun için cennet bahçesi kadar güzel bi andı.
Çeşmeyi açtı ve en soğuk derecedeki su ile yüzünü yıkadı. Sabahın 7'sinde uyanmak için güzel bir yöntemdi.
Şimdi dersiniz ki ey mal, hafta sonu iken ve misss gibi osura osura uyumak varken nasıl bir neden seni bu saatte uyandırdı? Eh aslında işler şöyle ilerledi;
-Flashback-
"Itadori, Megumi. 'Deniz kabuklarının tarihçesi' konulu proje ödevini size veriyorum." dedi bayan Utahime.
Sukuna sinirli sinirli önündeki kalemi sıksa da, Megumi bunu fark etmemişti ve zaten çatlayan başını yavaşça sıraya koyarak rahatlamaya çalışmıştı. Ama odağını yanına yaklaşan Yuji bozmuştu.
"Megumi, bu cumartesi boş musun? Beraber sahile gidip deniz kabuğu ararız. Hem proje için uygun olur." Dedi hevesli bir sesle Yuji.
Megumi derin bir nefes alıp vermişti. "Bakarız."
-Günümüz-
Genelde evden çıkmayı pek tercih etmezdi, hele ki hafta sonları. Ama şimdi sırf aptal bir proje ödevi için çıkmak zorunda kalmıştı. Yuji'ye saat 12 de buluşma sözü vermişti.
Şimdi saat 7, ama Megumi bir an önce evden çıkmaya hazırlanıyordu. Bunun arkasında Megumi'yi inanılmaz derecede rahatsız eden bir neden vardı. Umduğu tek şey bu koca malikanede ki kimseyi uyandırmadan evden çıkmak, ve kimseye yakalanmadan da geri dönmekti.
Odası zaten bodrum katında olduğu için zor olmayacaktı, tıpkı geceleri canı çikolata çektiğinde merdivenlerin hemen yanındaki pencereden dışarı çıktığı gibi hemencecik bitecekti.
Zen'in malikanesi, 4 katlı bir bina ve kendisinden birkaç yüz metre uzakta bulunan iki yuva 3'er katlık kulübelerden oluşuyordu. Bahçe ise 3 kilometrekareden daha büyük bir alana yayılmış, 50 farklı bahçıvanın çalıştığı devasa bir yerdi. Resmen satın alınmış bir orman gibi.
2 yuva bahçede ailenin direğinin 'en sevdiği' iki oğlu ve eşleri yaşıyordu. Ana bina ile aralarında oldukça büyük mesafe vardı. Yürüyerek anca 13 dakikada varabilirdin. 4 katlı binada ise ailenin reisi, evlenmemiş bazı çocukları ve sözde kuzenleri ile beraber Megumi kalıyordu. Toplam 15 kişilerdi. Megumi'ye sordaydınız bu evden bir an önce siktir olup gitmek isterdi ama sırf zorunda olduğu için her gün farklı bir laf sokma seremonisine ya da aşağılanma durumuna maruz kalıyordu.
Maki ve Mai resmen özgürlüklerini ilan ettikleri günü çok güzel hatırlardı Megumi. Çünkü bu kardeşler ailede kendisine bok muamelesi yapmayan tek insanlardı. Çünkü ona yapılan muamelenin birkaç kat daha sertine maruz kalıyorlardı. Ve onlar da gidip kendilerine bir ev açtıktan sonra Megumi'ye dönmüştü oklar. Şimdi ise hayatına bu cehennemde devam etmeye çalışıyordu. Maki ve Mai'ye kızgın değildi, ama çok özeniyordu onların bu özgür hareketlerine. Ve istemeden de olsa kıskanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blue, red... purple! -JJK AU-
Comédie--Highschool au-- --4 Brother au-- (( Bu kitap tamamen son olan olaylardan dolayı, jjk fandomunu depresyondan kurtarmak için yazılmıştır. Gege'nin haberi olmasın!)) Tengen-Sama lisesi, 2. sınıflarından A şubesi... Normal bir yıl beklerken başlarına...