ACI EMANETLER

28 2 1
                                    

Uzun zamandır kapalı olduğu için açmakta zorlandığım göz kapaklarım aralandı. Yanımda Soygar oturuyordu. Sağ eli, sol elimi sıkmamaya dikkat ederek tutuyordu. Bakışlarımı yukarıya kaldırdığında koluma bağlanmış olan serumu gördüm. Sırtımda Soygar'ın yatağının sıcaklığı vardı. Nasıl buraya geldiğimi bilmiyordum. Ama bir kriz geçirdiğime emindim. Aklımda hâlâ midemi bulandıran görüntüler dönüp duruyordu. Adamın vücudumda gezinen ellerinin izi sanki hâlâ vücudumda duruyormuş gibi hissediyorum. Boğazım kuruduğu için acıyordu. "Su" Diye fısıldadım. Soygar elimi tutan elini uzaklaştırdı ve komodinin üzerinde duran bardağa sürahiden şu doldurdu. Bu sırada bende parmaklarım ile yataktan destek alarak doğruldum. Dizlerimde bir acı hissettim. Salim elime o oyuncak ayıyı verdiğinde dizlerimin üzerine çökmüştüm. O günün zihnime işleyişi dizlerimin üzerine düşmeme neden olmuştu. Soygar, elinde tuttuğu suyla dolu bardağı dudaklarıma yaklaştırdı. Bardaktan büyük bir yudum aldım ve başımı geriye çektim. Soygar da daha fazla içmeyeceğimi anladığında bardağı komodinin üzerine geri koydu. Sırtımı yaslayacağımda, Soygar yastığı dik konuma getirdi. Sırtım yastığın yumuşak dokusuyla karşılaştığında başımda şiddetli bir ağrı meydana geldi. Yüzümü buruşturduğumda Soygar "canın mı yanıyor?" diye sordu. "Hayır." demekle yetindim boğazım su içmeme rağmen hâlâ acıyordu ve kasılmış kemiklerimin sıcak bir duşa ihtiyacı olduğunu hissediyordum.
Üzerimdeki yorganı yavaşça kenara çektim ve kalkmak için bir hamle yaptım. Fakat bu kolumun acımasına neden oldu. Koluma bağlı olan seruma bakışlarım kaydığında serumu çıkartmadan ayağa kalkmaya çalışmamın bir aptallık olduğunu anladım. Soygar sol tarafımdan sağ tarafıma geçti. Benim gitmeye çalıştığım tarafa geldiği için bana daha yakındı. "Soygar" Diye fısıldadım. Beni duyup duymadığını bilmiyorum. "Kolumdaki serumları çıkartır mısın? Duş almak istiyorum." Cevap vermeden önce daha önceden fark etmediğim Tahsin Amca'ya baktı. Benim de bakışların Tahsin amcaya döndüğünde başıyla onay verdi. Soygar serumu çıkarttı ve üzerine pamukla biraz baskı yaptı. Pamuğu geri çektiğinde kalkmama yardımcı oldu. "İyi misin?" Diye sordu. "Yardıma ihtiyacın var mı?" Başımı iki yana salladım. Soygar'ın vücudumdaki yaraları görmesi istemiyordum.
Lavaboya doğru yürüdüm. Kapıyı kapatıp kitledim ve sırtımı kapıya yaslayıp derin bir nefes aldım. Yalnız olmak kendimi daha iyi hissettirmişti. Sırtımı dayanırım kapıdan uzaklaşıp kıyafetlerimi çıkarttım. Duş kabinine girdim ve sıcak suyu açtım. Sıcak su başımdan aşağıya akarken kasılan kemiklerim gevşedi ve tırnaklarımı geçirdiğim kollarım yandı. Bir kaç dakika içerisinde kabinin üzerinden buharlar çıkmaya başladığında sıcak suyu fazla açtığımı fark ettim ve suyu ılık hâle getirdim. Ilık su ile tenim birbirine deydiğinde az önceki suyun sıcaklığının biraz daha dursaydı beni yakacak kadar sıcak olduğunu fark ettim. Aklıma o oyuncak ayıyla yaşadığım şeyler geldikçe içime biraz daha kapanmış ve düşüncelere dalmıştım. O ayının Salim de olmasının nedeni de bir süre sonra çocuk aklımla her şeyin suçlusunun o ayı olduğunu sanıp onu bir kenara atmış bir daha da sarılmamış, dokunmamış ve bakmamıştım. Ama suçlu olan bir oyuncak değil. Benim babamdı. Şampuanı alıp elime döktüm ve saçlarımı köpürtmeye başladım. İki kez bunu tekrar ettim. Sonra da vücut losyonunu alıp vücuduma sürdüm. Son bir kez suyla yıkanıp kabinden dışarı çıktım. Bornozların asılı olduğu yerde benim de bornozum asılıydı. Soygar duş almak isteyeceğimi düşünüp buraya bir süreliğine taşındığım için getirdiğim eşyalarımın arasından bulmuş olmalıydı. Bornozu alıp üzerime giydim ve kapının kilidini açtım. Kapı açıldığında karşımda Soygar'ın odası vardı. Tahsin Amca gitmişti. Sadece Soygar ve ben vardık. Yatağın köşesine otumuştu. Kapı açıldığında bakışları bana döndü. "Ben..." Dediğinde lafını böldüm ve "teşekkür ederim." Dedim.
"Ne için?"
"Her şey için." Dudaklarına bir tebessüm konduğunda aynı tebessüm bende de vardı. Odadan çıkmak için yöneldi ve çıkmadan önce arkasını dönüp" eşyalarını buraya bıraktım." Dedi ve sırtını bana dönüp odadan çıktı. Yatağın üzerine baktığında siyah kot pantolon ve su yeşili rengindeki kol kısımları kabarık beli dar olan bir buliz gördüm. Yanında da iç çamaşırlarım ve bir tarak vardı. Kıyafetlerimi giyip saçlarımı taradıktan sonra tekrardan lavaboya gittim ve kurutma makinesiyle saçlarımı kuruttum ve kahküllerime fön çektim. Saçlarımı bağlama gereği duymadan salona gittim. Burnuma güzel kokular gelmeye başladı ve görüş alanıma masanın üzerindeki pankekler girdi. Yanında ise bal, çilek reçeli, gül reçeli, çikolata ve karamel sosu vardı. Ağzım sulandıran bu görüntü karşısında daha fazla duramayıp masanın yanına gittim. Soygar da iki bardağa çay doldurdu ve sandalyelerden birini çekip oturdu. Ben de sandalyemi çekip oturduğumda kahvaltımızı yapmaya başladık. "Kendini hazır hissediyor musun?" Diye sordu. Başta anlamayıp "Neye?" Diye bende ona soru sordum. "Akşam göreve gideceğiz." Bu tamamen aklımdan çıkmıştı. "Eğer iyi değilsen konuşurum..." Sözünü kesip "hayır." Dedim. "Gideceğiz." Başıyla onay verdikten sonra yemek yemeye devam ettik. İkimizde doyduğumuzda masadakileri kaldırdık ve tamamen boşalttık. Planı Soygar hazırlamıştı. O anlatacaktı. Ben ise dinleyecektim. Elinde restoranın krokisiyle salona girdi ve krokiyi masaya bıraktı. İşaret parmağı ile girişi İşaret etti. "Buradan gireceğiz." Bu sefer parmağı ile acil çıkış merdivenini gösterdi. " Buradan çıkacağız ve ben geldiğimde buluşacağız. İlk gelen sen olacaksın ve orada beni bekleyeceksin eğer geç kalırsam içeriye girme! Eğer girersen seni yakalarlar ve beni de yakalarlar. Yani yaptığımız her şey boşa gider." Sadece "içeriye girme" demek yerine üç cümle kurup hâlâ anlamadığımı düşünsede umursamadım ve başımı aşağı yukarı salladım. "Biz onlardan önce gideceğiz masada sular olacak ve Yeliz'in suyuna hap koyacağız. Sen, Baran ile dans edeceksin. Maalesef." Son söylediği tebessüm etmeme neden oldu. "O sırada ben de çantasından uyuşturucu ve çocukların tutulduğu yerin adresinin yazdığı kartı alacağım." Dediğinde onu dikkatlice dinliyordum. En ufak bir hata birimizin canına mâl olabilirdi. "Geri döndüklerinde hepimiz masada olacağız. Senin telefonuna bir bildirim gelecek. Bana hayal kırıklığı ve öfkeyle bakıp 'bunu nasıl yaparsın?' Diye bağıracaksın ve ayağa kalkıp sert bir tokat atacaksın ve masadan uzaklaşacaksın ben de senin peşinden gelicem. Biz kalkınca hesabı ödemek için çantayı açacaklar ve uyuşturucu ile kartın olmadığını anlayınca adamlarına haber gönderecekler. Sen acil çıkış merdiveninden çıkıp beni beklerken bende bir motosiklet getiricem." Kaşlarım havalandığında "motosikletin mi var?" Diye sordum. Motosikletleri, hızı ve adrenali seviyordum. "Orada çalacağım." Diye yanıt verdi ve planı anlatmaya devam etti. "Senin yanına geldiğimde izimizi kaybettirmek için önce benim başka bir evime gideceğiz arkadaki acil çıkış yerinden çıkıp örgütün çalışmalar yaptığı şirkete gideceğiz." Devam edecekken onu durdurup "şirket?" Diye sordum sorgulayan bir tınıyla "uyuşturucuların denetlenip çalışılan yer." Dediğinde "Böyle bir yerin olduğunu bilmiyordum." Diye fısıldadım. "Her neyse devam et. Seni dinliyorum." Dedim. Bir şey sormadı. Sorgulamadı. Ve devam etti. "Oraya gittiğimizde uyuşturucuyu Eda Abla'ya teslim edeceğiz. Bir de kartı. Bir sonraki görevimiz çocukları kurtarmak olacak." Başımla onayladım. "Plan bu kadar. Anladın mı?" Diye sorduğunda tekrar başımla onayladım.
Hazırlanmak için Soygar'ın odasına doğru yürüdüm. Dolaptan benim eşyalarım için ayırdığı bölümden su yeşili renkteki, bacağında yırtmaç olan, kahverengi askılı ve sırt kısmı çarpı şeklinde olan bir elbise giydim. Ayakkabı olarak kahverengi rengine yakın renkteki bağcıkları bacağıma dolanmış olan bir topuklu ayakkabı giydim. Aynanın karşısına geçip joleyle kahküllerimi sabitledim ve saçlarımı düzleştirdim. Bileğime ipten yapılmış kahverengi bir bileklik taktım. Boynuma kelebekli kolye ve kulağıma kelebekli püskülleri olan bir küpe taktım.
Gözlerime kahverengi far sürdüm ve beyaz eyeliner ile göz pınarlarıma beyaz göz kalemi sürdüm. Goz altlarıma kapatıcı sürdüm ve son olarak dudaklarıma da kahverengi ruj sürdüğümde hazır olduğumu hissettim ve odadan çıktım. Tüm bunlar yaşanana kadar saat akşam dokuz buçuk olmuştu ve hemen çıkmamız gerekiyordu. Soygar görüş alanıma girdiğinde üzerine smokin giydiğini gördüm. Saçları taranmıştı ve aşırı seksi görünüyordu. Fakat bunu sesli dile getirmedim. Beni gördüğünde ıslık çaldı ve ayağa kalkıp yanıma geldi. Sağ eliyle elimi tutup beni kendi etrafımda döndü. "Acaba evde mi kalsak daha güzel zaman geçiririz." Dedi ve dudağı yukarıya kıvrıldı. Ne anlatmaya çalıştığını anladığımda yüzümün kızardığını biliyordum. Biraz daha burada kalmak yerine çıkmamız gerektiğini bildiğimden "artık çıkmamamız gerek." Dedim ve kapıya doğru yürüdüm. Kahverenginin tonlarında olan bir çantayı koluma taktım ve kapıyı açıp kapıdan dışarıya çıktım. Bu sefer anahtar vardı. Kapıdan çıktığımda Soygar'ın elinde farklı bir anahtar olduğunu gördüğümde sorgulayan gözlerle ona baktım. Bana açıklama yapma gereği duyduğunda konuşmaya başladı. "Burası oraya göre uzak bir yer geri dönmemiz motosikletlede olsa uzun sürer. Bu nedenle bir geceliğine şirkete yakın olan evimde kalacağız."
Soygar'ın kaç evi olduğunu merak etmeye başlamıştım. "Senin kaç tane evin var?" Diye sorduğumda bir süre düşündükten sonra cevap verdi. "Her ilçede bir tane" Dediğinde dudaklarım aralandı. "Bu gibi durumlar için şirket almıştı." Salim Ermeli'nin bu kadar zengin olduğunu ben bile bilmiyordum. Ama bildiğime göre öldürdüğü adamların paralarını çalarak zengin oldu.
Daha fazla zaman kaybetmeden o da evden çıktı ve kapıyı kitleyip yürümeye başladı. Arkasından gittiğimde evin önünde siyah porsche 918 spyder vardı. Her şye şaşrmaktan vazgeçip arabanın yolcu koltuğuna oturdum. Soygar da oturduğunda arabayı çalıştırdı ve bir düğmeye basarak arabanın üstünü açtı. Temiz hava kendimi iyi hissetmeme neden olduğu için tebessüm ettim ve bakışlarımı gökyüzüne çevirdim. Hava kararmıştı. Fakat tek bir yıldız bile yoktu. Bu canımı sıkıştı çünkü yıldızları izlemeyi seviyordum. Aklıma yine geçmişten bir anı takıldı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 16, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YARALI KALBİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin