Bölümü önümüzdeki günlerde yayınlayacağım dedikten sonra kızlar 😇😉☺️ Bu hafta çok doluydum anca yetiştirebildim. Baya da uzun yazdım ama hani. Ve lütfen oy yorum görebilir miyim??????!!! Okuyup kaçmayın birlikte büyüteceğiz bu bebeyi. Sizin yorumlarınızı da okuyorum ama yorum sayısının yarısının benden oluşmasını istemediğim için yanıtlayamıyorum. Buradan kocaman öpüldünüz... Hadi göreyim sizi bastırın yorumlara 💪🏻🥳💗
İyi okumalarr!!
"Bu çok büyük yangınınızın sebebi nedir, Küçük Hanım? Bahçeme izinsiz girmenizi haklı çıkarabilir mi?"
Hassiktir!
Yerimde sıçrayarak arkamı döndüm. Gözüme güneş vurduğu için ayakta bana bakan kadının yüzünü göremiyordum. Hızlıca ayağa kalktığımda gözlerim merakla bu derin, kadınsı sesin sahibine dönerken nutkum tutuldu ve içimden tekrar küfür ettim. Bu güzellik gerçek miydi? "Bahçem" demişti değil mi? Bir doğa perisi falan olabilir miydi? Gerçi bir perinin böylesine kışkırtıcı bir güzelliği olacağını sanmıyorum. Perilerin güzelliği daha masum bir kategorideydi. Bu ise çok ilahi, hatta günaha sokacak türden bir güzellik gibiydi. Büyülenmiştim. Dudaklarının kıpırdadığını gördüm. Muhtemelen bir şeyler söylüyordu ama gözümün önünde o kırmızı dudaklar ağır çekimde hareket ediyor, kulaklarımda hoş bir tını bırakıyordu. Şuan çok aptal gözüküyor olmalıydım. Acilen kendime gelmem gerekiyordu.
The Originals'ın finalini hatırla.
Saniyesinde silkelenip kendimi toparladım. Çok üzücü bir finaldi. Henüz atlatabilmiş değildim.
"Beni duymuyor musun? Sana diyorum! Bahçeme neden izinsiz girdin? Yasak olduğunu bilmiyor musun?"
Düşüncelerim yavaş yavaş kendine gelirken az önce girdiğim gülünç durumu hatırladım. Ben burada müstehcen bir şarkı söylerken bu kadın beni duymuş, bu büyük yangının sebebini sormuştu. Şık giyinişi ve -dillere destan olmayı sonuna kadar hakeden- güzelliği göz önüne alındığında şuan karşımda bulunan bu kadın, Alkım Sultan olmalıydı. Ve ben bilmeden kadının yasaklı bahçesine girdiğim yetmiyormuş gibi çiçeklerini de koparmıştım. Üstüne bir de bana soru sorarken aval aval suratına bakmıştım.
Mükemmel bir tanışmaydı gerçekten.
Derin bir nefes aldım. Olabilir. Düzeltmek için geç değil. Başımı eğip saygılı bir ifadeye büründüm.
"Sultanım, hadsizliğimi bağışlayın. Yasaklı bahçenin bu bahçe olduğundan haberim yoktu. Saraya henüz yeni geldim ve çoğu yerin konumlarını aklımda tutamadım. Affınıza sığınıyorum." Mihri bana yasak bir bahçeden söz etmişti ama nerede olduğunu söylememişti. Bahsettiği yerin burası olduğunu nereden bilebilirdim ki? Gerçi sarayın kalabalığına rağmen bu bahçede kimsenin olmaması bunu anlatır gibiydi. Benim avelliğim de tutmuştu.
Birkaç saniye boyunca ses çıkarmadan durup beni inceledi. Başım eğikti ama anlayabiliyordum. Bana bir saat gibi gelse de saniyeler süren sessiz ve gergin bekleyişimin ardından sonunda konuşmaya başladı.
"Bu seferlik affediyorum. Ancak tekrarı olursa bu kadar sakin karşılamayacağım." Dedi net bir sesle. Bu kendinden emin tavrı bana aşırı seksi gelmişti. Karizmaya bak be! İki kez dünyaya geldim, birinde bile şöyle havalı olamamıştım. "Sen hangi görev için saraya geldin?"
Sırtımdan bir damla terin aktığını hissettim. Kadının ses tonundan, duruşundan bile güç fışkırıyordu. Yanlış anlaşılmasın, bedenen olan güçten bahsetmiyordum. Bu daha çok, çevresinde hissedilen manevi bir güçtü. Yaydığı baskın hakimiyet beni titreten cinstendi. Hayatımda böylesi bir kadın görmemiştim. Aklımın yine uçacağından ve beni azarlayacağından korkmasam onu biraz daha inceleyebilirdim. Ama götüm yemedi. Hâlâ aynı duruştayken sorusunu yanıtladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alaimisema (gxg)
Historical FictionMasumca uyuyan, bir peri güzelliğindeki kadının yanağını incitmekten korkarak nazikçe okşadım. Her bir hücrem onunla dolmaya, her bir uzvum onun tarafından kutsanmaya muhtaçtı. Benimki basit bir sevgi değil, ibadetti. ***** Bir ayna sayesinde bilme...