"Sonra aramıza şehirler girecek, hiç karşılaşmayacağız. Tesadüfler bile bir araya getiremeyecek. Sonra belki birimiz öleceğiz ve diğerimiz hiç bilmeyecek..."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Elimden gittin, ama içimden geliyorsun
***
Hastaneden çıkacağı gün Jisung üstüne sonunda hastane kıyafeti dışında farklı kıyafetler geçirmiş ve şapkası ile maskesini takarken odaya Changbin girmişti. Girmek için Jisung'un annesinin odadan çıkmasını beklemişti.
Odaya girmesiyle gözleri buluşurken "Kendini hatırlamak için zorlama," dedi. "Fakat düzenli olarak fotoğraflara bakman, bir günlüğün varsa onu okuman daha çabuk hatırlaman için yararlı olacaktır."
"Anladım."
Ekledi. "Psikiyatristin ile görüşeceksin zaten, her seansından sonra da bana uğra ve durumunu kontrol edelim."
Jisung daha çok alışmıştı durumuna ve bu yüzden kafa sallayıp ayağa kalktı. "Her şey için teşekkürler," deyip elini uzattığında Changbin elini sıktı. "Rica ederim, bundan sonra daha dikkatli ol."
"İnan bana, olacağım."
Sırt çantasını alıp çıktı Jisung, annesi ile beraber aşağı inip hastanenin girişindeki gazetecilerin arasından annesinin arabasına binmiş ve uzaklaşmışlardı. Arabaya biner binmez maskesini çıkarırken başını koltuğa yasladı.
"Evime götür beni anne."
"Jisung."
"Anne çok sağ ol," dedi kendini tutamadan ona bakarken. "Yanımda oldun ama beni kendi evime götür, bir şeyleri kendi evimde hatırlamak istiyorum. Eski hayatıma dönmem lazım bir an önce."
Kadının ısrarlarını dinlemeden diretti, evinin adresini bile hatırlayamaması sinirini bozarken sakin kalmaya çalıştı. Yol boyu da ondan gelen tavsiyeleri dinlemiş, en sonunda bir sokağa girip ilerlemişlerdi. Büyük bir evin önünde durduklarında Jisung kafasını kaldırıp, ahşap büyük bahçe kapısının dahi kapatamadığı eve baktı.
İstemsizce iç çekmiş ve sırt çantasını da alarak inmişti, gelmek isteyen annesini yalnız kalmak istediğini söyleyerek reddetmiş, ilerleyip ona verilen anahtarlarla içeri girmişti şifreleri hatırlayamadığı için.
Önce bahçe kapısı açıldığı zaman evin en az kendisi kadar büyük bahçesini gördü, kapıyı arkasından kapattı. Bahçe duvarları yüksek ve bitkilerle kaplı olduğundan yan taraftaki evler göremezdi kolay kolay.
Eve doğru ilerleyen taş yolda adımladı ardından da kapıya geldi, gelir gelmez gözlerinin önüne tam da burada şifreyi girdiği birçok an canlanmıştı. Sızlayan başına attı elini.
"Doğru mu?" diye hafif bir tereddütle sorsa da şansını denemek istedi ve hatırladığı rakamları sırayla panele girdi.