gözlerini kıstığımda her şeyi daha net görebiliyorum kadınlar ve çocuklar diz çökmüş şekilde sıraya girmişler aralarında genç çocukları ve genç kadınları ayırdılar geri kalan yaşlı kadınlar ve yeni doğan bebekleri acımasızca katlettiler Çığlık seslerini duyabiliyordum burası dünya haritasında belli olmayan küçük bir yer buradaki insanlar ikiye ayrılır yönetici grubu ve halk bir diğer ismi köleler işte yöneticilerin yaşadığı bölüm uzun duvarla ve dikenli tellerle ayrılmış içinde birçok meyve ağaçları bulunan kocaman denizi olan harika bir yerdi şehrin bir diğer tarafı Güneş görmüyordu halkın yaşadığı bölüm burasıydı kurumuş ağaçlar tahtadan evleri olan ürkütücü bir yerdi halka burada eziyet ederdiler karşı çıkan her kimseyi yöneticiler Tanrı ya da karşı çıktığını söylerdi ve onu öldürürdüler ben Derya her günkü gibi sabah okula gitmek için uyandım henüz daha erkendi gene de müdürün azabına yakalanmak istemem güzel bir omlet ile güne başladım çayımı yudumlarken bomba sesleri ile irkildim ardından kapının sertçe vurulmasıyla kapıya yöneldim kapıyı çalan öğrencilerinden Serdar ve yusuf'du 2 yıldır öğrencilerim geçen yıl bir hastalıktan dolayı babalarını kaybettiler ikisi de nefes nefese kalmışlar ikinci bombanın patlaması ile çocukları içeriye aldım ikisi de hüngür hüngür ağlıyordu onları öyle ağlar şekilde görünce ne yapacağımı bilmedim ardından Yusuf konuşmaya başladı;
-annem... Annemi aldılar ne demek aldılar bir yanlışınız vardır komşuya falan gitmiştir ellerinin avucu kanayan Serdar hayır komşuları da aldılar çekmecedeki acil kutusunu çıkartıp hemen serdar'ın elini sardım Bir yandan sararken bir yandan çocukları dinliyordum -Annem sabah okul için uyandırdı biz kıyafetlerimizi giyerken annem inekten süt sağıyordu bir an annemin Çığlık sesi geldi ve elindeki tas düştü biz de hemen annemin yanına gittik ama her şey için geçti 2 adam anne ve komşuların bir Kamyoneten koyup hızla oradan uzaklaştılar biz ne kadar koşsak daha yetişemedik .
sözleri biter bitmez ağlamaya devam ettiler elindeki acil yardım kutusunu tekrar çekmeceye koydum çocuklara yiyecek bir şey getirdim dışarıdaki Çığlık sesleri gitgide artıyordu çocukları her ne olursa olsun asla kapıyı açmaları gerekir diye sıkıcı tembihledim ikisi de onaylarcasına başlarını salladılar. anahtarı alıp dışarı çıktım dışarısı oldukça şey sessizdi fakat dağın bir diğer tarafında sesler geliyordu etrafta şu an kimse yoktu hızda serdarların evine gittim evleri bize uzak değildi hemen vardım zaten kapıları acıktı içeri girdiğinde hiç kimse yoktu ineklerin olduğu tarafa baktım da onlar da yoktu evi içine girdiğinde duvardan koşuyor izleri vardı dolapların kapağı açıktı belli ki burada birşeyler olmus tüm kıyafetleri evin dış tarafında küçük kulübeye yakmıştılar hiçbir şey anlam veremiyorum bunları kim niye yapsın ki zavallılara onlara ne yapmış olabilir ki Dışarıda gelen sesler ile oradan ayrıldım evin biraz uzağında iki adam zorla insanları arabaya koyduklarını gördüm iyi bir yere saklandım beni gördüklerinde götürebilirler arabanın sesi geldi. sanırım gidiyorlardı insanların yardım için bağırışları açıkçası canımı acıtıyordu peki bunları nereye götürüyor olabilir ki sesini uzaklaşması ile saklandığım yerden çıktım az önce giden arabanın olduğu yöne ilerledim tahmin ettiğim gibi evler boştu
içeri girdim Serdar ve Yusuf'un evinde olduğu gibi aynen duvarlarda kurşun izleri vardı dolapların kapağı açık ve içleri boştu karşı eve gittim aynı olaylar orada da vardı köy sessizleşmişti ve yakında burada kimse kalmayacak muhtarın yanına gidip bu konuyu konuşman lazım arabanın bu yoldan geçemeyeceğini biliyordum o yüzden yürüyerek muhtarı bulmam gerekir.nefes nefese köyün sonundaki eve geldim uzun bir süre kapıya vurdum fakat kimse yoktu ardından pencereye vurmaya başladım ve bağırmaya başladım sesimi duyunca kapıdan biri çıktı fısıldayarak;
Derya... Derya kızım sen misin?
sesin olduğu tarafa yaklaştım ve aynı şekilde fısıldayarak "evet" dedim. kapıyı biraz daha açıp içeri girmemi sağladı içeride muhtar eşi, oğlu ve köylüler vardı muhtar şaşkın bir şekilde yanıma yaklaştı fısıldayarak;
-kızım ,nasılsın iyi misin?
aynı şekilde fısıldayarak karşılık verdim;
-ben iyiyim iyiyim de Sedat abi bu köyün halin ne olacak kimseler yok.
elini alnına koyup yanıma oturdu "sorma kızım sorma düşmanlar saldırdı tüm köy halkını uzak diyarlara götürdüler".
-peki neresi bilir misin
"bilsem kızım burada olur muydun?"
peki öyleyse jandarmaya haber verelim onlar yardım eder bize .
"kızım bu köyün tüm iletişimlerini kestiler telefon televizyon her şeyi kırdılar anladığın burada esir kaldık".
muhtarın oğlu ağlamaya başladı aynı anda tüm kadınlar da ağladı "peki ne yapacağız burada Sedat abi?"
sorduğum soruya derin nefes alarak karşılık verdi "ölmeyi bekleyeceğiz kurtuluş yok."bu sözleri duyunca yere yığıldım nasıl kurtuluş yok elbet bir çözüm vardı. hemen ardından Emine teyzenin komşusu oradaydı ağlayarak Emine ve çocukları da götürdü benim çocuklarımı daha götürdü sonra aklıma Serdar ve Yusuf geldi onlar orada kaldı.Ya adamlar gelmişse hızlı adımlarla oradan çıktım koşarak eve doğru ilerledim muhtarın evi ve benim evim arasında yarım saatlik yol vardı önce arabamın olduğu yere gittim oraya varmam daha kolay olur korkuyordum ya onları bir şey olursa diye sonra hızlı arabayı çalıştırdım ellerim titriyordu iki küçük çocuğun sorumlulukları ben de eve yaklaştığında arabayı biraz uzak yere park ettim sessiz ve yavaş yavaş adımlarla eve doğru yürüdüm kimse olmayınca rahat şekilde kapıya yöneldim anahtarı alıp kapıyı açacakken kapının açık olduğunu fark ettim içeri adım attığımda yerde ayak izlerini gördüm mutfaktan bir bıçak alıp odaları kontrol ettim. kimseyi göremedim Serdar ve Yusuf da yoktu onları göremeyince dizlerimin üstüne oturup bağırmaya başladım;
-Yusuf.... Ses yok .Serdar....ses yok. ağlamaya başladım onlar da götürdüler demek tam bunları söylerken koltuğun altında bir fısıltı duydum" öğretmenim.. öğretmenim.. sesin geldiği yere yaklaştım koltuğun üstüne örtüyü kaldırdım Serdar ve Yusuf çıktı hızla onlara sarıldım belli ki çok korkmuşlar kalpleri çok hızlı atıyordu.Serdar gözyaşlarını silip konusmaya başladı;
-öğretmenim buraya kötü adamlar geldi ellerine silah vardı.sıktılar çok korktuk bizde saklandık. sözleri bitince tekrar ağlamaya başladılar
-Tamam tamam sakin olun lütfen bak gittiler işte bir daha gelmezler.
Yusuf dizimin üstüne oturup sarıldı peki annem nerede gelecek mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUVAR
Randomhayat bazen bisiklet gibidir dengede durmak için hareket etmen gerekir 💜💛💚💙🧡🖤♥️💙 merhaba sevgili okurlarım bu ilk bölüm insallah beğenirsiniz 💟 Derya küçük bir köyde yaşayan bir öğretmen.Başlamgıcta her ne kadar sevemzse de bu...