certain romance | 0,4

96 10 17
                                    


Sebastian sesini çıkarmadı. Ne derece haksız olduğunun kendisi de farkındaydı. Şarabı ve çiçeği Evelyn'e uzattı.

Evelyn içeri girmesi için kapının önünden çekildi. Ne yaptığımın farkında olan birini yaptığı şey için suçlamaya devam etmek, nefes kaybından başka bir şey olmayacaktı.

Sebastian içeri girdi. Salona ilerlerken Evelyn önce mutfağa girip şarabı ve çiçeği tezgaha bıraktı. Ardından Sebastian'ın arkasından salona girip karşısına oturdu. "Şarap ve çiçek, incilden alıntı falan mı? Şarap ve ekmek göndermesi, çeşme, dünyanın başı, daha ne var bilmiyorum."
Sadece konu açmak için saçmalıyordu. Bunu yapanın Sebastian olmasını tercih ederdi, fakat ondan bir şey beklememeyi çoktan öğrenmişti.

"Sadece şarap vardı, çiçeği de yolda gelirken yeşillik bir alanın içinde tek gördüm. Mavi bana seni hatırlatıyor." Dedi mırıldanarak.

Artık anlatması gerektiğini biliyordu. Onca şeyden sonra, Evelyn'e en azından bunu borçluydu.

4 yıl önce, VS podyum sonrası partisi.
Sebastian bir süre Chris Evans'ın arkasında, onun girdiği her sohbete dahil oldu. Olmadığı zamanlar ise Chris kendisini dahil etmek için sorular yönlendiriyordu. Sebastian sevgilisinden ayrılalı neredeyse koca bir ay olmuştu, sebebi birden fazla kez aldatıldığını öğrenmesiydi. Chris ise yanında olmak için elinden geleni yapıyordu. Bu zamana kadar Sebastian hep uzun süreli ilişkilerdeydi. Ciddi bir ilişkinin peşinde, sürekli istediğini bulamadan yarı yolda kalırdı. Her ne kadar alışmış olsa da, attığı her atışın boş dönmesi, bir gün doğru kişiyi bulacağına dair inancı azaltıyordu. Konu yine kalabalık içinde Sebastian'ı teselliye gelmişken, Robert Pattinson içlenerek konuştu.
"Hadi ama, huzur evinde olduğumuzu mu sanıyorsun? Burası Hollywood. Eğer düzgün yürüyecek bir evlilik istiyorsan ya 60'ına kadar bekle ya da kariyerini bitir."

Herkes gülse de, çoğu kişi bu görüşün doğru olduğunun farkındaydı. Halka mâl olmuş bir insanın, tanınmayan bir insanla olması da, halka mâl olmuş iki insanın birlikte olması da asla topluluğu mutlu etmezdi.

Birkaç saat sonra Sebastian, barda oturuyor, gidip hemen yanda oturan, ilk podyumuna çıkmış genç modeli tebrik etmeyi düşünüyordu. İyi bir performans sergilemişti. Fakat öncesinde içeceği bir içki, iki oldu, ikincisi üçüncünün başını çekti. Yarım saat içinde zil zurna sarhoş, adını bile bilmediği, 'bugün harika iş çıkardın güzelim' diyerek idare ettiği bir modeli götürüyordu. Bu partinin içinden fotoğraf sızması yıllardır görülmüş bir olay değildi. Chris de kafasını dağıtan Sebastian'ın arkasını kolluyordu, yani temelde bir sorun yoktu.

O günün sabahı -saat öğlen 2, bahanesi akşamdan kalma olmak.- Sebastian, Chris'in evindeydi. Koltukta kafasını kaldırmaya çalışıyor, Chris de onun hemen karşısındaki amerikan mutfakta kahvesini yapıyordu. "Koltukta mı sızmışım.."
Diye kelimeleri yutarak mırıldandı.

"Hayır, aslında 2 saat önce uyandın. Eşcinsel çiftler gibi sırnaş dolaş yatıyorduk. Büyük ihtimalle anlamı olmayan iki üç kelime söyledin ama ben kahve yapacağını sandım. Sonra gelip burada güzellik uykuna devam etmişsin."

Sebastian başını kaldırdı. "Kabul edilebilir."

Kısa bir süre sonra Chris iki kupa kahveyle koltuğun başına geldi. Resmen pataklayarak Sebastian'ı kaldırıp yanına oturdu ve kahvelerden birini uzattı.
Sebastian gülümsedi. "Sağ ol, hayatım. Bu geçen akşam eve çağırdığın fahişeyi affettirir." Chris'in 'gerçekten mi?' der gibi bakan yüzüyle Sebastian yüksek sesli bir kahkaha patlattı. Medya olmayan her partide, insan içinde veya baş başa bu şakaları yapmaya bayılıyordu. Çünkü birçok yönden gerçekten eşcinsel çiftlere benziyorlardı.

all my loving || sebastian stanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin