Yağmurlu Sokaklarına

11 2 0
                                    

İnsanlar basit varlıklardır, hayatları boyunca bir şey için çok çalışırlar ve sonunda ya istediklerini alırlar ya da alamazlar, ya da dilek ve hayallere başvururlar, bazen çok olağanüstü dilekler dilerler, bazen de basit şeyler dilerler. dilekler. Bazıları zengin olmak ister, bazıları mutlu olmak ister. Bunlar basit gibi görünse de en azından bana göre olağanüstü dileklerdir. Dilek tutma sırası bende ben Elzem. İşte başlıyorum... Işıklar yavaş yavaş söndü, ortalık sessizliğe ve karanlığa gömüldü, ardından herkes "Doğum günün kutlu olsun Elzem!" diye bağırmaya başladı, yüzümde istemsiz bir gülümseme belirdi, yavaş yavaş alkışladım ve diğerleri de bana katıldı, pastayı önümdeki masaya koydular, alkışlar giderek azalıp kayboldu, ışıklar açıldı, son bir alkışla , dilek dileme sırası bendeydi. Gözlerimi usulca kapattım ve düşündüm; bende ne yok, hangi duyguları yaşamadım? Evet! Dileğim hiç yaşamadığım bir duygu olmalıydı. Ellerimi birbirine kenetleyip tüm inancım ile dileğimi içimden söyledim.

"Aşık olmak istiyorum..."

Gözlerimi açtım, pastanın üzerine eğildim ve mumları yavaşça üfledim. Hepsi tek tek söndü. Herkes tekrar alkışladı. Hediyeler yavaş yavaş masaya gelmeye başladı. Daha sonra yavaş yavaş herkes dağıldı ve ortalık sessizleşti. Ben de bunu istiyordum.

"sessizlik...sonunda."

Kahvemi yudumlarken mırıldandım. Oturma odasına gittim ve balkondan dışarı baktım. Hafif yağmur yağdığını, yerleri ıslattığını, insanların ıslanmamak için etrafta koşturduklarını gördüm. Yavaşça mırıldandım.

"Yağmur böyle güzel yağar mı bir daha, şimdi çıkıp ıslanmazsak..."

Yavaşça gülümsedim, elimdeki kahveyi masanın üzerine koydum, bir ceket aldım ve aşağı indim. Yağmurun cildime çarpıp orayı serinletmesi ile irkildim. Yavaş adımlarla caddede yürümeye başladım. Nereye gittiğimi ben bilmesem de ayaklarım bunu çok iyi biliyordu. Evimin biraz ilerisindeki kafeye gelip dışarıdaki masalardan birine oturdum, sıcak bir kahve aldım ve yağmur eşliğinde yavaş yavaş yudumladım. Ortam tam istediğim gibiydi, sessiz, sakin ve huzurlu, ta ki üzerime sıcak bir kahve dökülene kadar. Hızla sandalyeden kalktım, kolumdaki sıcaklığa, ardından üzerime kahve döken adama baktım.

"biraz daha dikkatli olamaz mıydınız!...Gerçekten yandım"

Adam bana pişmanlıkla baktı ve endişeli bir sesle konuştu.

"Kusura bakmayın, yağmurdan dolayı yerler ıslaktı, ayağım takıldı ve kahveyi üzerinize düşürdüm, canınız çok mu acıdı?"

Çok masumca konuşuyordu, başımı olumlu anlamda salladım, sonra istemsizce kısık sesle güldüm.

"sorun değil ama sanırım bana bir kahve borçlusun"

Gözlerimle yere dökülen kahvemi işaret ettim, sonra o da güldü.

"Tabii dilerseniz borcumu şimdi ödeyebilirim, sizin için de sakıncası yoksa tabii."

Herhangi bir planım yoktu, gülümsedim ve kabul ettim.

"O halde ben burada bekleyeceğim... sen kahveleri getir ..."

Gülümsedi ve kafeye doğru yürüdü. Yaklaşık on iki dakika sonra elinde iki kahveyle geri geldi ve kahveyi elime tutuşturmadan önce.

"Dikkatli olun, kahve sıcak, kendinizi yakmayın"

Cümleyi sırıtarak söyledi ve dudağımın köşesi yavaşça yukarı kalktı.

Dilerim Ki AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin