İyi geceler Jisungie

6 3 2
                                    

Ha. Bu adam şaka mıydı amk. Sabah küfrediyordun şimdi evine çağırıyorsun. Bipolar sanki anasını satayım.

"Ee ne diyorsun."

"Yok hocam gerek yok sizide rahatsız etmiyim."

"Rahatsız olmuyorum."

Dışarıdan gerek yok dediğime bakmayın, içimden hayvan gibi istiyodum. İçimdeki öküz kabul et diye yırtınıyordu.

"Diğerlerinide hiç rahatsız etmiyim gerek yok hocam."

"Ben tek yaşıyorum Jisung, kimseyi rahatsız ettiğin yok."

"İçim el vermez hocam gerçekten."

"Sabaha kadar burda tek başına kalamazsın Jisung, bütün elektrikler az sonra kapatılacak, hem hava zaten yeterince soğuk şuan da. Üstünde incecik. Tabi hasta olmayı kabulleniyorsan orasına bir şey diyemem, sen bilirsin."

Evet diyim bence ya. İçimdeki öküzü daha fazla tutamıyıcam. Birincisi karanlığa asla maruz kalamazdım. İkincisi ise hava cidden buz gibiydi ve benim götüm tutuşuyordu.

"Geliyor musun?"

Bıkkın bi şekilde iç çekmiştim. Yalanıma bak amk sanki istemiyorum.

"Geliyorum."

...

Aradan yarım saat geçmişti, beraber okuldan çıkmak için bahçeye doğru yürüyorduk. Okuldan çıktığımızda karşımızda son model bi araba duruyordu. Arabalarla çok alakam olmadığı için markasını bilmiyordum ama acayip güzel duruyordu.

"Atla"

Bi dakika. Araba onun muydu, Vay anasını ingilizce hocaları bu kadar para kazanıyor muydu be amk.

Kapıyı açtım ve koltuğa oturdum. Arabanın içerisi sıcak olduğu için bana bi rahatlama gelmişti, mayışmıştım, yeni uyanmama rağmen hala uykum vardı. Okulum ilk gününden yaşadığım şeylere bak aq.

Minho hocada kapıyı açıp koltuğa oturdu ve arabayı çalıştırdı. Gözüm direksiyonu tutan ellerine doğru kaydı. Elleri bile çekiciydi adamın amk. Uzun ince parmakları, belli olan kemikleri, damarları.. Ellere karşı zaafım olabilirdi.

Kendime geldiğimde önüme döndüm ve camdan dışarıyı seyretmeye başladım. Kısa bi süre sonra bi apartmanın önünde durmuştuk. Minho hocaya baktığımda arabanın kemerini çözüyordu.

Gözüm yine ellerine doğru kaymıştı.. Kendine gel Jisung sapık mısın sen amk(evet)

"Geldik."

Arabanın kemerini çözüp kapıyı açtım ve dışarıya çıktım ve Minho hocayı takip etmeye başladım. Apartmanın içine girmiştik.

Asansörün düğmesine bastı, beklemeye başladık, ikimizde asla konuşmuyorduk. Bu sessizlik hayrı alamet değildi. Adam beni sikebilirdi amk. Hay Jisung salak kafana sokuyım niye yeni tanıdığın bi adamın evine geliyorsun ki.

Asansör geldi, 4. kata doğru çıkıyorduk. Asansör durduğunda karşımızda duran kapıya baktım. Minho hocaya baktığımda cebinden bi anahtar çıkardı ve kapıyı açıp içeriye girdi.

Arkasından ayakkabılarımı çıkarıp içeriye gittim evi mafya evleri gibi hayal etmiştim ama tatlış bi evdi. Evi dolaşırken ayağıma sürünen şeyle çığlığı basmıştım.

"HAY BABANIN DÜŞMANLARINI SİKEYİM."

Minho hoca duyduğu sesle arkasını dönüp bakmıştı yere doğru bakıp gülmeye başlamıştı. Yere doğru baktığımda ayağıma sürtünen şeyi kedi olduğunu farkettim. Üstelik bir tane değil, 3 taneydi.

"Korkar mısın kedilerden?"

"Hayırr, çok severimm."

Yere eğilip kedileri sevmemeye başladım bi tanesi kucağıma atlayıp yatmaya çalışmıştı, o öyle yatınca bende yere oturdum.

"Bu Soonie, Doongie ve Dori."

Teker teker kedileriyle tanıştırmıştı beni amk. Ben bu adamdan hayvan gibi korkarken içinde pamuk yüzlü melek çıktı be.

"Çok tatlılar."

Minho hoca ayağa kalkıp mutfaga doğru yürümeye başlamıştı. Bende Dori'yi kucağımdan indirip arkasından yürümeye başladım.

"Aç mısın."

"Yani, çok değil sağ olun"

Hayvan gibi açtım amk, içimdeki öküzü hala kontrol edemiyordum. Sabahtan beri uyudugum için hiç bir şey yememiştim. Tabikide hayvan gibi  açtım.

"Patates sever misin?"

"Severim, sorun değil."

Dolaptan dondurulmuş patates çıkarıp pişirmeye başladı. Bende o sırada Doongie'yi seviyordum. Gerçekten çok tatlılardı.

"Bakıyorum da hemen alışmışsınız."

"Ha, nasıl."

"Normalde eve gelen kişilerle böyle yakın olmazlar ama seni sevdiler. Hayret."

Hafifçe gülmüştüm. Bi süre sonra patatesler pişti ve bir tabağa koyup masaya koydu. Yanınada kahvaltılık bir şeyler çıkarmıştı.

"Yemeklerin kusuruna bakma bu saatte yemek yapabiliceğim çok şey yok."

"Yo, yo sorun değil her zaman yediğim şeyler. Severim yani."

Hafifçe yüzüme bakıp gülümsemişti. Allahım çok güzel gülümsüyordu. Hep böyle gülsün, lütfen.

Yemeği yedikten sonra tabağımı tezgaha doğru götürdüm ve lavabonun içine koyup yıkamaya başlamıştım o sıradada Minho hoca ne yaptığımı algılamaya çalışıyordu.

"Gerek yok ben yaparım."

"Hayır ben yedim ben temizleyeyim."

"Jisung gerek yok zaten ayakta zor duruyorsun geç salona geliyorum ben."

"Peki."

Tabağı son kez durulayıp bıraktım ve ellerimi kurulayıp salona doğru yürümeye başladım. Salona geldiğimde koltuğa oturdum.

Koltuk çok rahattı amk gözlerim kapanmak üzereydi. Nasıl uyuya kaldığımı anlayamamıştım bile..

...

Minho pov's:

Mutfağı toplayıp ışığı kapadım ve salona doğru yürümeye başladım. Yolda Soongie, Doongie ve Dori'ye rastladım, aklıma onlarında yemek yemedikleri geldi ve çekmeden mamalarını çıkarıp kapılarına koydum.

"Pisi pisi pisi pisi."

Mamalarını geri kapatıp çekmeye geri koydum ve salona doğru yürümeye devam ettim.

Salona geldiğimde ışığı tam açacaktım ki koltukta uyuya kalan Jisung'u gördüm. Tanrım sincaba benziyordu. Kabul etmeliyim cidden tatlı çocuktu..

Yatak odasına gittim, bi battaniye ve yastık alıp geri geldim. Üzerine örttüm ve yastığı kafasının altına yerleştirdim. Çok tatlı uyuyordu. Dayanamadım ve yanağına bir buse kondurup odadan çıktım.

"İyi geceler Jisungie."

...

BIR GECEDE IKINCI BOLUMU YAZDIM BUYUK BASARI

aklimda degisik fikirler digerki bolumlerde kullanicam onları

oy vrir msnz⚝✰

...

Hoca miydi o amk//minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin