on yedi

460 64 33
                                        

kim seungmin.

"pişt... seungmin!"

hyunjin seslenene kadar ne düşündüğümü bile bilmiyordum ama öyle dalmışım ki... uykum mu var yoksa stresli miyim bilmiyorum. "efendim?" usulca önüme geçip geri geri yürürken düşeceğinden endişelendim. "dalgınsın, bir sorun yok değil mi? yani o çocuklar yine rahatsız etmiyordur umarım."

ediyor. ve ben öfkemi atmadan da bu mesele kapanmazdı büyük ihtimalle.

"yok, etmiyor."

"ama tüm gün böyleydin." hyunjin'in endişeli suratına gülümseyip kafa salladım. sevdikleri için endişeleniyor sürekli ve bu çok tatlıydı. "sorun yoook! sen eve gidiyorsun sanırım?" okulun çıkışına geldiğimizi fark edince duraksayıp etrafa bakındı. "oh, evet... ama sen de eve gidince ara beni lütfen."

"ararım canikom, aklın kalmasın."

"öptüm!" koşarak gidip, el sallarken gülerek ben de karşılık verdim. sonra da arkamı dönüp ilerledim.

tabii ki eve gitmiyorum. emin adımlarla yürüyerek beni çekemeyen iki kişinin yanına gidiyorum, üstelik ben çağırdım onları oraya. düşünüyorum da... minho da ilk başta bu tür büyük aksilikler çıkarsaydı onunla dövüşür müydüm? bana resmen yumrukla çözemezsin diyordu tehdit ettiğimde, aptal çocuk.

minho... lee minho. akılsız, kardeşi gibi bana hiç pas vermiyor ama onu tanımama izin veriyor.

çok güzel ismi varmış düşününce, lee minho.

biraz daha minho'yu düşünüp sırıtırsam, yere serilen ben olurdum sanırım. bunu hiç istemediğim için usulca buluşma yerine gidip beni bekleyenlere bir ayar çektim. "hayırdır? erken gelmişsiniz."

sesleri çıkmadığından çantamı kenara bırakıp, iyice yakınlarına gittim. serseri gibiler amına koyayım, korkunc. "asıl sen hayırdır, dövmeye mi geldin bizi?"

"ne için çağırdım zannettiniz?" utanmadan gülerken, onlar da birbirine bakıp güldü. onlar serseriyse ben yüz kat daha serseriyim lan. "ama önce şunu söylemek istiyorum, ciddiyim... nedir bu çekememezlik?" tek kaşım havada ikisine bakarken, sarışın olan göz devirip konuştu. "oğlum egolu davranmayı kes, seninle âlâkamız bile yok bizim. sadece bazı gözler senin yanlışlarını görmüş olabilir... o kadar."

"haklı, burada bize hesap vermesi gereken sensin amına koyayım. öyle atar gider yapma, adam gibi konuş. kaç kıza asıldın?" sesli bir kahkaha patlatırken etrafa bakındım. ben kızlara asılıyormuşum... aynen. aklımdaki kişiyi bir bilseler ne derlerdi kim bilir. "aşırı komiksiniz, ama... benim kızlara asıldığım falan yok."

"gördüklerimiz ne o zaman? her kızın yardımına koşuyorsun ulan, o kızlar da nedense hep sana âşık oluyor."

oflayıp pufladım, muhabbetten fazla sıkılmıştım. biraz daha onlara yakınlayıp sarışın olanın alnına vurdum. "aptallar, kızlar sizin peşinizde değil diye kudurmayın." yumruğunu sıktığını gördüm ve kesinlikle onu suratımda bekliyordum.

hatta şaşırtıp diğerinin vuracağını zannetmiştim. hiç gözümü de kırpmadım... dik dik bakarken onlara, bir anda durdular. gözüm sarışın olanın arkadaşına kaydı ve elini havada görünce şaşırdım.

minho (ne ara geldi hiç bilmiyorum) çocuğun elini havada sıkıca tutmuş, psikopat gibi bakıyor. oysa ki cidden ona haber vermemiştim, ya da o çocuğun bana vuracak olduğundan bile bir haberdim.

"ahh!! acıyor!!" manyak çocuk, çocuğun elini ters çevirip beline sabitleyerek yere fırlattı. olanları camdan bize bakan teyze gibi izliyorum... şaka değil. "n'apıyor bu psikopat ya?!! al lan şunu," diyerek bana baktı sarışın ama geri çekilip iki elimi hava kaldırdım. "valla kusura bakma, ben karışmam."

ha bir de şu an sarışın çocuğun saçları berbat oldu... minho bayağı iyi çıktı. umarım diğer çocuğun eli kırılmamıştır, amin.

elimle ağzımı kapatıp gülerek seyrederken, işini bitirmiş gibi yanıma gelip usulca kazağımın ucunu tutup beni sürüklemeye başladı. giderken de çantamı kapıp, keyifle peşinden gittim. "bu iş burada bitmedi kim seungmin!!" arkadan gelen seslerle de kafasını çevirip öylece baktı fakat cidden korkunçtu... psikopat.

"neden buradasın?" dedim beni sürüklerken. biraz yavaşladı ve iç çekti. "takip ettim." itiraf edip, doğruyu direkt söylemesi beni şaşırttı ve afallayıp ne diyeceğimi bilemedim. en azından bahane uydurabilirdi 'buradan geçiyordum' falan... "hm, anladım."

biraz daha sessizce yürürken iyice yavaşladı ve durdu. kaşlarımı hafiften çatıp onu süzdüm, bir şey demedim. o kendiliğinden bana dönüp, bir şey söylemek istiyor gibi bakmaya başladı. "karışmak benlik değil ama seni korumak istiyorum. bu işlere bir daha karışma lütfen."

sanki ihtiyacım olan cümle buymuş gibi sırıttım ve kalbim güçlükle atmaya başladı. "karışmam, teşekkürler." hâlâ yerinden kıpırdamadan durarken, anlamdıramadığım şekilde bakmaya devam etti. "saklamana da gerek yoktu."

"boş ver, geçti."

dudaklarını birbirine bastırıp kafasını eğdi. nihayet kazağımı bırakıp, yavaşça ellerini sırtıma koyarak kafasını omzuma yasladı. çok nazik olmuştu, parka gittiğimiz gün gibi. hâlâ çekiniyor muydu bilmiyorum... ama iyi hissettirdi.

her sarıldığında böyle olacak mıydı? ağlayacak gibi hissediyorum, elim ayağım boşta kalmıştı bir an. saçları burnuma değiyor ve kokusu yayılıyor. gözlerim etrafta dolanırken ise karşıdaki kişiyle göz göze geliyorum.

ha siktir, chaeryeong'u unuttum...

çantasını asılıp bize şaşırarak bakıyordu ve kesinlikle bu anı bozacağını düşünüyordum. ben de ona korkuyla bakıp yutkunmaya çalıştım. "minho..." sadece bunu söyleyip gerisini getiremedim, çünkü ben de istemiyordum benden ayrılmasını.

chaeryeong koşarak geldi ve hâlâ aynı pozisyonda dururken sokağın ortasında bağırıverdi. "abi!!! demek gizliden seungmin oppa ile görüşüyordun ha?! yoksa çoktan arkadaş oldunuz mu????" minho korkuyla beni hafifçe ittirip ayrılırken kardeşiyle ilgilendi.

o andan beri benimle de konuşmadı... gün boyu. yemek yemeye gittik, sokaklarda gezdik ve birkaç dükkâna gittik, ama asla benim varlığımı hatırlayıp bana bakmadı.

gidene kadar tabii.

chaeryeong'u alıp eve götürürken son kez ona bakıp el salladım, o ise gitmeden önce gülümsedi. ciddiyim... bana gülümsedi, kardeşine ya da başkasına değil. hem de öyle güzel güldü ki, başkası görür de âşık oluverir diye korktum.

-

aekadslar klasik seyler yazmayı seviorum itiraf ediyim.

aekadslar klasik seyler yazmayı seviorum itiraf ediyim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
minho's sisterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin