Selam bebeklerimm
Alpar dün hiç durmadan koşturduğundan aşırı yorulmuştu hızlıca duş alıp erkenden yattığından sabah ne kadar dinç uyansa da ayakları hala sızlıyordu.Telefonuna gelen bildirimlere baktı
Mira
Bartu'yu ararsın
Beraber direk stüdyoya geçersiniz (22:47)
Yüzüne kondurduğu küçük gülümsemeyle telefonunda ki arama kısmına girdi, telefon çalıyordu ama açılması uzun sürdü 'uyuyor mu acaba' diye içinden geçirdi ''Alo ?'' gelen kalın uykulu sesle Alpar anlık duraksadı boğazını temizleyip konuştu onun da sesi uykuluydu ''Günaydın ben Alpar'' karşıdan bir kaç hışırtı sesi geldi ''Efendim Alpar bir şey mi oldu?'' Alpar da yatağından kalkıp kıyafet dolabının önün de ki valize eğildi, daha kıyafetleri yerleştirmemişti ''Elmira mesaj atmış beraber geçecekmişiz stüdyoya müsait sen beni de alır mısın diyecektim'' dedi utanmayla karışık Alpar ''Adresi atarsın bana alırım'' gülümsedi Alpar ''Tamamdır ben de hazırlanayım o zaman, etkilemem gereken bir yakışıklı var'' iç çekme geldi karşı taraftan peşindense yunan heykelinin sesi ''Sabah sabah hiç çekilmiyorsun kapatıyorum ben görüşürüz'' kıkırdadı Alp Bartu'yla uğraşmayı seviyordu ''Tamamdır yakışıklı görüşürüz'' telefonu kapatıp valizden aldığı bir kaç parça kıyafeti çıkardı, siyah bir kot pantolon üstüne ise yapışan balıkçı yaka siyah bir kazak giydi havalar serindi ama çok değil siyah bir trenç kot attı üstüne uzun parmaklarına ise gümüş renkli ince yüzüklerle birleştirdi, kişisel bakımlarını da yapıp konumunu Bartu'ya attı.
kapının önünde beklerken arada içtiği sigara paketini çıkardı çok sık içemezdi günde bazen iki üç dal, sigarasının sonuna geldiğinde telefonu çaldı Umay arıyordu ''Efendim Umay'' sigarasını yere atıp ayakkabısının ucuyla söndürdü '' Napıyorsun?'' meraklı sesine karşılık Alpar daha ılımlı bir sesle cevapladı ''İşe geçeceğim sen napıyorsun?" "İşten sonra müsaitsen spor salonuna gel az tartaklayayım seni" Kıkırdadı Alpar önüne yanaşan ve onu kaşları çatık izleyen Bartu'yu fark etmiyordu "Tamam buluşalım boyunun ölçüsünü alayım bi" gülümsemesi iyice genişlemişti karşısın da ki arabaya baktığında içerisin de ki bedeni görünce daha çok gülümsedi "Yavrum ben şimdi kapatıyorum görüşürüz" "Tamamdır akşam alırım seni babamdan arabayı rica edeceğim, görüşürüz" Telefonu kapatıp ön kapıyı açtı arabaya bindiğinde kaşları hala çatık olan bedene baktı " Çok çatma kaşını tez yaşlanırsın" oflayıp önüne döndü "Kaç dakikadır bekliyorum binmeni sense durmuş sırıta sırıta milletle flörtleş" Alpar kocaman gülüsmeyip karşısın da ki bedeni süzdü krem tonların da ki paltosu için de ki beyaz gömleği ve krem tonlarında ki kumaş pantolonla aşırı çekici gelmişti gözüne "Birileri izin vermiyor ki flörtleşelim" kaşlarını çatıp yanın da ki bedene döndü "Bu kadar geniş bir kalbin olduğunu bilmiyordum doğrusu" Alpar Bartu'nun dediklerinden sonra koca bir kahkaha attı "Ya bak böyle davranma sonra üstüne atlayasım geliyor" "Höst" dedi Bartu " Umay'la konuşuyordum flörtleşme falan yok hem radarım da başkası varken başka bedenlere bakmam fıstık" "Tövbe yarabbi sana geliyorum" ikisi de önüne döndü Alpar daha fazla üstüne gitmek istemediğinden telefona gömüldü Bartu ise gazı kökledi.
Yine stüdyo da kargaşa mevcuttu Alpar iş konusun da aşırı titizdi ve bunu çok net belli ediyordu "Işığı biraz daha kaldır da bir şey göremeyelim" karşı taraf biraz utanmıştı Alpar ise yaptıklarına aşırı sinirleniyordu 'yetersiz' diye geçirdi içinden en son kendi el atıp bütün ayarlamaları yaptı.
Model son pozlarını verdikten sonra kamerayı indirdi, telefonla konuşan bedene döndüğün de ışıkların altın da harıl harıl bir şeyler konuştuğunu fark etti. Bir kaç adım da yanına geldiğin de göz göze geldiler Alpar gülümseyince Bartu'nun çatık olan kaşları düzeltmiş o da gülümsemişti " Aynen baba başka zaman işteyim şuan, tamam tamam söz buluşacağım kızla" of çekerek kapattı telefonu Alpar tek kaşını kaldırmış ne oluyor bakışı atıyordu " Hayırdır ?" omuz silkti Bartu "Babam işte" "Ee Bartu onu ben de anladım" Alpar kız mevzusunu merak ediyordu neydi bu olay " Özel hayata saygı biraz" Alpar ne kadar karışmak istemese de kalbine söz geçiremiyordu, kalbi o kadar hızlı atıyordu ki sinirine mani olamadı "Bana diyorsun da maşallah senin kalbin de baya genişmiş" Bartu da duydukları karşısın da sinirlendi babasıyla tartışmıştı zaten üstüne Alpar da saçmalayınca sinirine mani olamadı " Hayırdır seni ne ilgilendiriyor kalbim" Alpar bir şey demek istedi ama konuşamadı "Çekimler bitti ben gidiyorum" sinirle arkasını dönüp giderken ışıklandırmaların kablosuna takıldı takılmasıyla yere düşmesi bir olmuştu inlemeyle beraber ağzından küfür kaçtı " Siktir!" beraberinde ışık da üstüne düşünce daha büyük bir inleme koptu "Hay sikeyim!" Bartu hızlıca yanına koştu yere eğilip hızlıca üstünden aldı ışığı herkes başına toplanmıştı " İyi misin?" Alpar zar zor kalkmaya çalıştı ama hem ayak bileği hem de kolu acıyordu " Yok bir şeyim " Bartu'nun uzattığı eli itip zar zor kalkmaya çalıştı Bartu sinirle sağlam kolundan tuttu" İnat etme canın acıyor hastaneye gidiyoruz" itiraz etmek istedi ama çok fena düşmüştü rezilliğine ayrı bir küfür etti " Sikim düzgün trip de atamıyoruz ki" gülmeyle karışık konuştu Alpar, Bartu ani değişen ruh haliyle ne yapacağını bilemedi " Deli bana tutun gidelim" kolunu omuzuna attı Alpar "Bir şey yok iyiyim" Bartu sinirle konuştu " Sus hastaneye gidince öğreniriz, Gökçe Elmira'ya haber ver hastaneye gidiyoruz biz" Asistanlardan birine konuşup iyice kendine dayadı Alpar'ı ama yürüyemediğini anladığın da "Dur böyle olmayacak " önüne geçip arkasını dönüp diz çöktü "Bin" Alpar bi sırta bir de çevreye baktı herkes şaşkın bir şekil de ikiliye bakıyordu iki dağ ayısından biri diz kökmüş diğer dağ ayısını sırtına almak istiyordu " Saçmalama yürüyebilirim" Aşırı utanmıştı zaten " Alpar bin dedim" oflayarak eğilip kollarını boynuna doladı, Bartu biraz zorlansa da kalktı, kollarını bacağına koyup biraz zıplattı üstün de ki bedeni. Kimseyi umursamadan hızlıca yürümeye başladı " Bütün çalışanlarına bu kadar iyi mi davranıyorsunuz Bartu Bey ?" Bartu neden böyle davrandığını bilmiyordu şuan Alpar'ın uğraşmalarını da çekemeyecek durumdaydı ne kadar sırtına almayı o teklif etmiş olsa da ağırdı "Sus bırakırım seni şuraya canın acıya acıya kalırsın" kıkırdadı Alpar tüm siniri uçup gitmişti sadece biraz canı acıyordu "Teşekkür ederim fıstık" "Önemli değil".
Etrafta ki insanları umursamadan arabaya yaklaştı Bartu, arabanın önüne gelince yavaşça indirdi bedeni aşırı yorulmuştu nefes nefese kalmıştı, kapıyı açıp yerleşti Alpar, Bartu da sürücü koltuğuna geçip biraz soluklandı " Ağırım, dedim sana ben gerek yok yürürüm diye" Bartu yanında ki mahçup olmuş bedene dönüp gülümsedi "Spor salonun da senin iki katını kaldırıyorum merak etme " Alpar da gülümsedi " Haşin seni, başka neyi böyle kolay kaldırıyorsun?" Alpar fesat şekilde sormuştu Bartu da farkındaydı kıkırdayıp önüne döndü " Tövbe tövbe adam yaralı hala cilveleniyor" Alpar kahkaha attı, parmağını Bartu'nun omuzundan başlayarak yavaşça eline kadar gezdirdi, Bartu yapılan ani hareketle titredi kalbi dört nala koşarken bedeni kas katı kesilmişti " hadi gidelim " Alpar arkasına yaslanıp kafasını camdan tarafa çevirdi o da yaptığı şeyin yeni yeni farkına varmış ve utanmıştı, Bartu konuşmanın devam etmeyeceğini anladığın da kontağı çevirdi.
Şuraya dağ ayılarımı bırakıyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNATÇI KEÇİ
RomanceÇok inatçısın altım da kıvranırken de böyle olabilecek misin ? Kim kimin altın da kıvranacak göstereceğim sana ben