20'

1.1K 72 84
                                    

.
.
.


Batan güneşin turunculukları bulutları esir almışken kafamı yasladığım cama karşı iç çektim. Koca okul otobüsünde dolu olan bir çift koltukta taehyung hemen ardımdan oturmuş, saatler geçmeden kafasını omzuma yaslayarak uyuya kalmıştı.

İçerisi boğuk denebilecek kadar sıcaktı. Yasladığım kafam ise aracın hareketliliğinden dolayı titriyor, omzumda hissettiğim baskısından dolayı da cama daha çok ağırlık vermemi sağlıyordu. Ben rahat değildim ama taehyung mışıl mışıl uyuyordu.

Etraf turunculuklara karşı gözleri kamaştırsa bile ısrarla dışarı bakıyordum. Arada bir kulaklığımı takıp şarkı dinliyordum fakat gelen mide bulanıtıları yüzünden kısa süreli bir zevke dönüşüyordu.

Başıma ağrılar girmişti. Uzun yolculuklara katlanamıyordum çünkü.

Ah, doğru... Şuan yapmasaydı bahsetmeden geçecektim. Arada bir alnını omzuma sürtüp saçlarını boynumda hissetmemi sağlıyor, uykusunda bile kalbimin teklemesine sebep oluyordu.

Tüm lise hayatım boyunca varlığı bir kez bile dikkatimi çekmemişti.
Her sabah aptal konuşmalarından birini yapıp sınıfları kontrol ettiğinde bile, göz göze gelip selamlaştığımız her anda bile onu farklı bir gözle görememiştim.

Ta ki ilk mesajı atana kadar...

Ta ki... Bana herkesten farklı davranana kadar...

"Başkan." Parmaklarımı güneşten dolayı sıcacık olmuş saçlarına daldırdığımda yavaşça okşadım. "Uyan artık."

Sersemce mırıldanarak gözünü açtı. Gözünü ovuşturduğunda yüzüne çarpan güneşe engel olmak adına eğildim ve kıkırdamasını izledim.

"Hâlâ gelmedik mi? Saat kaç?"

Kolumdaki saate baktığım gibi daha fazla gözü acımasın diye siyah perdeyi çektim. Artık manzarayı izlememe gerek kalmamıştı. Ne de olsa manzaram artık uyanmıştı...

"Yola çıkalı dört saat olmuş başkan."

Kurumuş dudaklarını yaladı. Boğazını tuttuğunda ise acelece ayak ucumda duran çantamı açıp yarısı dolu olan su sişemi uzattım.

"Al başkan, su iç."

Tekrar gülümsedi ve kabul etti. Kapağı açtığı gibi kafasına diktiği sudan bazı damlalar firar etmiş, yanağından boynuna doğru aktığında istemsizce ben yutkunmuştum.

Gözlerim oraya kenetlendi. Her bir yudumunda gözlerim dondu, dudaklarım titredi. Sıcağa nazaran giydiğim uzun kollu kazağın kolunu parmaklarıma kadar çektiğimde ise hiç düşünmeden yanaklarından başlayarak sildim ıslaklığı.

Tepkisiz durur mu başkan?

Bir saat boyunca öksürdü öylece...

.
.
.

Taehyung'un 'iyi hissedeceksin, ciddiyim' ısrarlarına karşılık çıkardığımız ayakkabılarımızla sıcacık kumlarda öylece yürüyorduk. Sahilin hemen kenarında ayaklarımıza çarpan tuzlu su, ayakkabının arkası yüzünden olan küçük yarayı hafifçe yakıyordu.

whats your name?✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin