1.BÖLÜM

181 6 2
                                    

"NE DEMEK İSTİYORSUN LAN SÜRTÜK!" deyip saçlarına daha fazla asılmaya başladım. Biri beni belimden tutup geriye doğru çekti. elimi havaya kaldırıp ona salladım. "Bir daha soyadım hakkında en ufak şey dersen o saçlarını teker teker yolarım. Anlıyor musun." Soyadım hakkında dalga geçilmesinden hep nefret etmişimdir. Bu karşımdaki kişi ise tam olarak bunu yapıyor, olmayan öfkemi ikiye katlıyordu. Kız dediklerimi gram umursamamış olacak ki gülmeye başladı. "Banane kızım. Soy isminin KILÇIK olması benim sorunum mu?" dedikleri beni daha fazla sinirlendirdi ve tekrar ona atıldım. Fakat belimdeki el, ulaşamama sebep olmuştu.

Okulumdan biri olup, hangi koşulda olsun olmasın bana dalaşmaya bayılan Merve, beni sinir krizine sokuyordu. Şu an tartıştığımız konu ise Soy adımın KILÇIK olmasıydı. Bana "Hani senin soy adın kılçık ya. Mesela sen hamsiyi kılçığıyla mı yiyorsun?" demiş, üstüne gülmüştü. Ben ise dayanamayarak saçına dalmıştım. Hayır, ilk de değildi ki. Bundan bir gün önce ismimin Sude Naz Su olması, ve çok uzun olduğu konusunda dalga geçmişti.

fakat ne yapayım herkes gibi değildim. Onlara benzemediğim için dalmak zorunda kalmıştım.

Merve'yi orda bırakıp eve gittim. Aynada kendime baktım. doğal sarı saçlarım karışmış ve mavi gözlerimin içinden hala öfke fışkırıyordu. duşa girdim ve soğuk bir suyla götüm donana kadar orda kaldım. duştan çıkıp saçımı kurutmadan Kırmızı kazağımı ve kot pantolonumu giydim. Diğerleri gibi olmadığım için bu konulara pek düşmüyordum.

O sırada telefonumun sesi yankılanmaya başladı. Hemen açtım. "hemen attığım konuma gel!" diyen yabancı, beni korkutmaya yetmişti. "Siz kims-" cümlemi tamamlayamadan telefon yüzüme kapandı ve bildirim sesi kulaklarıma doluştu. Ne olduğuna baktığımda yabancı numaradan, konum geldiğini gördüm. Tamam, hayatımda pek çok salaklık yaptım. Ama bu kadar salak değilim.

Bildirimi umursamadan pembe tarağımı alıp saçımı taramaya başladım. Doğal sarı saçlarım, hiç bir şey yapmama rağmen çok güzeldi, parlıyordu. Dudaklarıma ise sadece çilekli lif balımı dudaklarıma sürdüm ve sarı saçlarımı salık bıraktım ve salona gittim. Salonda sadece annem vardı. Hemen yanına ilerledim. "Anne, babamın durumu nasıl?" diye sordum.

Babam dokuz kere kalp krizi geçirmişti. Bu yüzden artık hastanede kalıyordu. Annem artık sıkıldığı için onu boşamıştı. Neden yaptığını sorunca, "Of, her zaman onu mu bekleyeceğim? Benim de bir hayatım var. Ayrıca KILÇIK diye soy adı mı olur?" diyerek isyan etmişti. Babam, annemin boşanmak istediğini duyunca tekrar kalp krizi geçirmişti. Bununla beraber kalp krizi geçirme sayısı ona ulaşmıştı. Fakat artık ölmeyeceğini bildiğim için evde bekliyordum. Azrail ona olan savaşında sürekli kaybediyordu. Babam 10 Azrail 0

"Bilmiyorum kızım. Ama kötüye gidiyormuş diğerlerinden daha ağırmış. Keşke daha sonra söyleseydim." dedi ve başını yere eğdi. "Neden bana bunu söylemedin?! Ben babamın yanına gidiyorum." dedim ve konuşmasına fırsat tanımadan evden son surat çıktım. Telefonu elime alıp hastane görevlisini arayıp geleceğimi belirttim. Artık tanıştığımız için numaralarımızı bile almıştık.

Hastaneye, evimizin pek uzağında olmadığı için yürüyordum. kaldırımın sağ tarafına geçtim. ve bir araba önümde durdu. içinden iki takım elbiseli adam çıktı. Benle alakalı olmadığını düşünerek yürümeye devam ederken ağızım bir şeyle kapandı ve sıkıca tutulmaya başladım. Evet, onların benle ilgisi olmadığını düşündüğüm için aptallık etmiştim. Ben kaçmak için çırpınırken onlar, beni sıkıca tutuyor ve arabaya doğru yönlendiriyordu. Bir yandan ağzıma kapatılan beyaz bez başımı döndürmeye, beni bayılmaya teşvik ediyordu.

İki adamdan biri arabanın bagajını açtı. O açarken etrafa göz attım. Sanki herkes bu günü beklemiş gibi ortadan kaybolmuştu. diğer adam beni sertçe bagaja attı. gözlerim yavaş yavaş bulanıklaşırken başım dönüyordu. Yavaş yavaş gözlerim kapanırken tek bildiğim, her şeyin o konum atanla ilgisi olduğuydu.

(...)

Gözlerim yavaş yavaş açılırken ilk gördüğüm bana bakan bir çift gözle karşılaşmamdı. Kahverengi gözlü bu adam, gözlerim tamamen açıldığında, "Abi, uyandı!" demişti. duyduğum kapı sesiyle maviliklerimi kapıya çevirdim. Kapıya giren adamla beraber başta bana bakan adam, hemen hazır ol komutu alıp başını yere eğdi. "Neredeyim ben?" diye bir soru yönelttim. Az önce kapıdan içeriye giren adam piç gülümsemesini dudaklarına yerleştirerek, "Benim de ismim Bora. Tanıştığımıza memnun oldum küçük kız. Göz açım tamamen netleştiğinde onu incelemeye koyuldum. İlk başta yüzüne baktım. haddinden fazla dolgun olan dudakları, belirgin çene hatları, hafif kemikli burnu ve cennetten çıkma gözleri ile bile tüm kızları etkileyebilirdi.

bakışlarımı aşağıya indirdiğimde kaslı vücudu ve üstüne kıyafet giymesine rağmen belli olan baklavaları vardı. Onu izlediğimi anlayınca bana baktı ve piç gülümsemesi büyüdü. Ve

"Seninle çok eğleneceğiz küçük kız." dedi.

Selam, bölümler bu sayılarda gelmesini düşünüyorum sizce de bu sayılar iyi m?

İlk bölümü nasıl buldunuz?

Bu arada bu hikaye biraz klişe olacak çünkü başlarken ki amacım buydu.

Ha bu arada mafya yazmak çok eğlenceli onu fark ettim.

Sağlıkla kalın, iyilikle kalın.❤❤

Mafya Ve KüçüğüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin