Alesta ne kadar süre yatakta kaldığını bilmiyordu. Tekrar uyumaya çalışıyordu ama nafile içinde yanan ateş sanki her yanını sarmıştı. Yavaşça yatağından kalktığında güneş tam tepedeydi. Pencereyi açtı derin nefesler almaya çalıştı. Odasının üst katta olması ve evin arka tarafına bakıyor olması onu çok rahatlatıyordu. Bakışlarını gökyüzüne çevirdi. Yaz yaklaşıyordu ama Alesta kış insanıydı. Bir müddet böyle bekledikten sonra aşağıya inmeye karar verdi. Odanın camını açık bırakmıştı. Yatağını düzelttikten sonra aynada kendine baktı. Alnındaki iz bir yandan boşuna gitmeye başlamıştı. İçinden " Acaba gerçek bir cadı olsaydım nasıl bir hayatım olurdu?" Düşünmeden edemiyordu. Aynada kendini izlemeye devam ettikçe saçlarında bir tuhaflık hissetti. Sarılığı turuncuya dönmeye başlamıştı. Hızlıca aşağı indi. Annesi mutfaktaydı ama babasını göremedi. Ella Alesta'nın geldiğini duymamıştı. Alesta'nın " Anne! Saçlarıma bak!" Demesiyle korkudan yerinden sıçrayarak arkasını döndü.
" Alesta korkuttun beni, sakin ol!"
Alesta sakin olamıyordu özenle baktığı ve sevdiği saçları değişiyordu. " Anne nasıl sakin olabilirim. Baksana saçıma sarı değil artık. Turunculaşmaya başladı." Ella gözlerini devirerek " Malesef biraz değişeceksin, tam anlamıyla değiştiğinde sevmezsen boyamayı deneyebiliriz ama ateşi simgelediğimiz için saçlarımız kızıl olur. Daha da kırmızı olacak." Alesta anlamsızca annesine bakıyordu. Annesinin sacları siyahtı. Ella " Bana bakma ben artık cadı değilim. Kanını taşıyor olabilirim ama hiç bir özelliğim yok. " Alesta " Of ! Neye bulaştık biz böyle?" Diye söylenmeye başladı. Ella ona içten içe hak veriyordu ve korkuyordu. Korkusunu belli etmemeye çalışıyordu. Alesta'ya bir kaç havuç ve patates verdi ve " Al bakalım şunları sende yardım et biraz kafan dağılır." Alesta söylenmeye devam ederek sebzeleri soymaya başladı. Aklında o kadar çok soru vardı ki daha fazla tutamayacağını hissetti." Peki kimse yardım edemezse ne olacak ?"
Ella hüzünle " Işte bunu gerçekten bilmiyorum. Umarım öyle bir şey olmaz."
Alesta " Bu olay olmasaydı da bana söyleyecek miydiniz ?" Ella bunu hiç düşünmemişti. " Aslına bakarsan 18. Doğum gününe kadar o kadar rahattık ve güvendeydik ki ben bile unuttum diyebilirim. O kadar süre uzak kalınca aklında bir yerde duruyor ama sen varlığını hissetmiyorsun, bilmiyorum anlatırdık herhalde. "
Alesta alaycı bir şekilde gülümsedi. " Başka sağladığınız bir şey var mı?" Ella hayır anlamında başını salladı.
" Sınavda başarısız olanlara ceza veriliyor demiştiniz gerçi ödülde bir ceza ama ne oluyor yani ne yapıyorlar?"
" Benim bildiklerim bazılarının güçlerini alıyorlar, sürgün ediyorlar yada zorunlu görev veriyorlar. Bunlar harici değişen bir şey var mı bilmiyorum. Dediğim gibi hiç iletişime geçip ne oldu ne değişti sormadım."
Alesta sadece "Peki." Dedi ve geri kalan sürede sessizce yemek yapmaya devam ettiler. Alesta içindeki tüm soruları sormak istiyordu ama cevaplardan korkuyordu ve annesini üzmek istemedi bu yüzden akşamı beklemeye karar verdi.Mutfakta işleri bittikten sonra salona geçtiler. Alesta pencerenin dibindeki krem rengi tekli koltuğa yerleşti. Annesi ise gri geniş koltuğa. Öylece boşluğa bakıyorlardı ve hiç konuşmuyorlardı. Alesta'nın telefonu çalmaya başladığında yukarıda bıraktığını fark etti. Hızlı adımlarla telefonu aldı ve Luna' nın aradığını gördü. O an içinde karmaşık bir duygu belirdi. Telefonu açmak istemiyordu. Çok sevdiği ve tek yakın arkadaşı olmasına rağmen içinde bir şeyler kopmuş gibiydi. Telefon sustuğunda titreşime aldı ve annesinin yanına indi. Annesi meraklı gözlerle ona bakıyordu. Alesta " Luna." Dediğinde annesinin bakışları değişmişti. Merak etmiyormuş gibi " Ne oldu ? Ne diyor?" Sorusu klasik sorusuydu ama sesindeki duyguyu Alesta hissetmişti.
" Bilmiyorum, açmadım. " Ella şaşırmış bir halde " Neden ?" Diye sordu çünkü birbirlerine ne kadar düşkün olduklarını biliyordu ve o güne kadar asla birbirlerini cevapsız bırakmamıştı. Alesta karmaşık duygularını anlatamıyordu ama " Bilmiyorum ama telefonda adını gördüğümde tuhaf hissettim. Içimden bir ses bana açmamamı söyledi." Ella bir yandan şaşkın bir yandan mutlu görünüyordu. Kızı ne kadar sevmiş olsa da o bir türlü Luna'ya ısınamamıştı. Zaman geçmek bilmiyor gibiydi ve ikisi de sıkılmaya başlamıştı. Alesta sohbet etmek istercesine soru sormaya başladı. '' Babam nerede demiştin?'' Ella dalgın bakışlarını kabarık tüylü halıdan kaldırmadan yanıtladı. '' Ananenin istediği bazı şeyler vardı onları almaya çıktı.'' Alesta annesi sözünü bitirdiğinde başında anlık bir sancı hissetti ve bir şeyler görmeye başladı. Babası elinde bir kaç poşet ile bir dükkandan çıkıp diğerine giriyordu sanki bulamadığı şeyler var gibiydi.Bakılarını kızına çeviren Ella durumu fark edip '' İyi misin?'' Diye sorunca Alesta'nın gördükleri kayboldu. Yaşadığı şeyle şaşkına dönen Alesta '' Ben, ben bilmiyorum. Babamı gördüm. Sanki bir şeyleri bulamıyor gibi koşturuyordu. '' Ella kaşlarını çatarak '' Nasıl yani ? Gördüm derken?''
Alesta annesinin gözlerine kenetlenip '' Bilmiyorum. Babamı düşünüyordum ve başımda bir sancı hissettim sanki oradaymışım gibi gördüm. Hayal gibiydi ama gerçeğe benziyordu.'' Ella içinden '' Bu imkansız.'' diye geçirirken telefonu çaldı ve arayan Drake'di.
'' Efendim.''
Drake nefes nefese kalmış bir halde '' Annenin istediklerinden bazılarını bulamıyorum. Girmediğim dükkan kalmadı sorduğumda insanlar ilk defa senden duyuyoruz diyorlar. Eve geliyorum.''
Ella titreyen sesi ile '' Tamam.'' diyerek telefonu kapattı ve Alesta'ya bakmaya başladı. Alesta'da annesine bakıyordu. '' Ee, ne olmuş?'' Ella Drake'in söylediklerini anlattığında ikisi de kısa bir şok yaşadılar. Alesta yaşadığı deneyimden, Ella ise bu güçlerin onda ve bu kadar çabuk olmaması gerektiğinden.Drake eve geldikten sonra beklemeye başladılar. Kimse konuşmuyordu daha doğrusu ne konuşacağını bilmiyordu. Alesta gülmeye başlayınca Ella ve Drake ona baktılar. '' Şimdi anladım. Akşamları dışarı çıkmam ve belirli saatte evde olmam bu yüzdenmiş ama komiğime giden arkadaşlarımın '' Hava kararınca canavara mı dönüşüyorsun ?'' sorusuydu. Canavara değil de bir cadıya dönüşme ihtimalim varmış. '' Alesta kendi kendine gülerken Ella ve Drake buruk tebessüm ile karşılık verdiler. Alesta'nın aklında gelecek olanlar ve ne olacağı vardı, zihnini oyalmaya çalışıyordu. Su içmek için ayağa kalktığında yine aynı şey oldu ve sakince koltuğa geri oturdu. İki kadın ve iki adam eve yürüyerek yaklaşıyordu. Kadınların biri oldukça üzgün adamların biri ise çok sinirliydi. Kısa bir süre önce almış olduğu ama yanındakilere henüz söylemediği bir haber hakkında konuşuyorlardı. Alesta anne ve babasına bakarak '' Geldiler.'' dedi Drake anlamamış bir yüz ifadesi ile kızına bakarken Ella kapıya gitti. Kapıyı açtıklarında misafirlerin bahçe kapısına yeni yaklaştıklarını gördü. Başını geri doğru uzatıp '' Evet, doğru, geldiler. '' Hepsi panik ve korku ile misafirleri karşladılar ama Alesta'nın içinde bir heyecan oluşmaya başladı. Misafirleri salona alırlarken kısaca kendilerini tanıttılar.
Konsey başkanı Simon Alesta'nın oturduğu koltuğa oturdu ve yardımcısı Katrina onun yanındaki koltuğa. Alesta '' Sinirli olan adam demek konsey başkanıymış.'' diye içinden geçirirken onları inceliyordu. Adam yaşlı görünsede oldukça bakımlı ve iri birisiydi, yardımcısı ise orta yaşlarda olduğunu tahmin ediyordu ama oldukça genç duruyor ve ufak tefek bir kadındı. Saçlarının koyu kızıllığını görünce istemsizce ellerini saçlarına götürdü. Kadın sinsi ve ters bir şekilde bakarak '' Saçların hiçbir zaman böyle olmayacak tatlım.'' dediğinde konuşmayı başlatan kişi olduğunu fark etmedi. Adını sonradan öğrendiği ananesi Emily aynı ses tonunda '' Bizde böyle umuyoruz. Bu yüzden buradayız.'' diyerek meydan okumayı başlattı. Ananesi ve annesinin benzerliği dikkat edilmeyecek gibi değildi. Aralarındaki tek fark ananesinin yüzündeki kırışıklıklar ve soluk kızıl saç rengiydi.
Bay Simon ufak bir öksürük ile ortadaki gerginliği dağıtmaya çalıştığı ve yardımcısına olan ters bakışları ile dikkatleri üzerine çekti. '' Sevgili Alesta, bugün senin için buradayız.'' Konuşmasına devam edecekken Ella sanki olanları tahmin etmiş ve kimsenin tadı kaçmadan '' Bay Simon bölüyorum kusura bakmayın ama önce hep birlikte yemek yesek öyle konuşsak. Yoldan geldiniz sizi en iyi şekilde ağırlamak isterim.'' Bay Simon hafif bir tebbesüm ile cevap vermeye hazırlanırken Katrina hemen söze girdi. '' Ah, düşünceli Ella, hiç değişmemişsin ama biz buraya yemek yiyip sohbet etmeye gelmedik.'' Sesindeki öfke havada dans ediyormuşcasına dolanıyordu. Bay Simon yardımcısına '' Sen ne yapıyorsun?'' bakışı attıktan sonra Ella'ya dönerek '' Aslında fena olmaz. Bugün pek bir şey yiyemedim ve senin ne kadar becerikli biri olduğunu duydum.'' dediğinde Ella derin bir nefes aldı ve hızlı adımlarla mutfağa gitti. Yavaşça sofrayı hazırlamaya başladı sanki ne kadar geç konuşurlarsa o kadar iyi olacağını zannederek servis tabaklarını dizmeye başladı.
Alesta annesinin arkasından gidip yardım etmeye yeltenince Bay Simon '' Otur kızım. Annen bunu halledebilir sen burada kal ve bekle. Bende konuşma öncesi seni tanıma fırsatı bulayım.'' Alesta itaatkar bir şekilde koltuğa babasının yanına geri oturdu. Adamın herhangi bir şey sormasını bekledi ama kimseden çıt çıkmıyordu. '' Beni hiç konuşmadan nasıl tanıyacak acaba ?'' diye düşünürken onu izleyen Bay Simon gülümsemeye başladı. Alesta görmemiş gibi yaparak her karışını avucunun içi gibi evine ilk defa görüyormuşcasına bakıyordu. Gözleri Katrina'nın olduğu tarafa kayınca kadının buz gibi bakışları ile karşılaştı ve içinde bir ürperti hissetti. Annesinin '' Haydi gelin, her şey hazır.'' demesi ile mutfağa harika hazırlanmış sofraya oturdular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alesta, Ateşin Prensesi
Fantasiyaşayacaklarindan habersiz 18. yas gününe hazırlanan Alesta'nın doğum gününde alacağı bir haber sonrası hayatı tamamen değişir.