6 - ÖDEYİN KIZLAR

26 1 14
                                    

(20 dk sonra)

"s-sonra mutfağa girdim buzluğu açtım bi baktım aaaaa minnak ahahahahahhahaı" ceylinle ayıları aratmayacak bir hayvanlıkla kahkaha attık.

öksürük krizinden sonra "taam sen kes komik miydi bu şimdi" dedi ceylin.

"kes amına kodumun salaaa" diye bağırdıktan sonra kafasına bi tane geçirdim. diğerleri haykırırken kafamı masaya koydum başım çok dönüyordu.

hepimiz izzetin getirdiği şişeden baya bi içmiştik ama sarhoş değildik.

"bakarr mısınnn yakışıklıııı" dediğini duydum demetin. "b-biz bundan" diye masadaki 7 şişeyi gösterdi. "bundan b-bi tane daha" hapşırdı.
"ya da iki tane daha alabilir miyizz ahahaha"

"tamam hanımefendi. bu arada şu arkadaşa söyleyin masadan insin" diyerek uzaklaştı.

ima ettiği kişinin melike olduğunu biraz geçte olsa anladım. çünkü çook uykum vardı gözlerim kendiliğinden kapanıyordu ve ayağa kalkamıyordum bile.

"meloooşş kalk ablaaa uyaaaann" diyen gizemi zar zor duydum.

horlayan melike kafasına demet yapıştırınca ammınıza goyım diyerek kalktı. ruju yanağına kadar bulaşmıştı. tekrar eşşek gibi bir kahkaha attık

demet cebinden telefonunu çıkarıp saçına baktı sonra bir anda farketmiş olacak ki "laaan saat 10 buçuk olmuş kızlaaar" dedi.

gizem bir yandan melikeye hafifçe tokatlar atarak uyumasını engellemeye çalışıyordu "bence kalkalım artık daha kahve de almamız lazım bu halde gidemeyiz evlere" dedi.

bu ceylinle gizem alışık oldukları için bize göre daha mantıklı düşünebiliyorlardı herhalde.

yaklaşık 5 dakika içinde çantalarımızı toparlayıp masadan ayrılabilmiştik. kasaya doğru yürüyüşümüz penguenlerden bile beterdi. üstelik etrafımızda insanlar saçma sapan dans ediyorlardı.

demetle birbirimize tutunarak bir sağa bir sola yürümeye çalışırken, hemen arkamızda gizemle ceylin aralarına melikeyi almış kollarından tutarak yürütmeye çalışıyorlardı. allaha şükür uyanmıştı ama masadan kalkarken bacaklarım karıncalandı diye ağlamaya başlamıştı.

dans edenlere çarpa çarpa bir şekilde kasaya ulaşabilmiştik. yanlış görmediysem kasanın yanındaki taburede oturan izzet hepimizi piç gülüşüyle süzdü.

sonra kasada duran kızın kulağına birkaç şey söyledikten sonra kasaya o geçti. hepimiz önünde sıralandıktan sonra konuşmaya başladı:

"afiyet olsun kızlar masa numaranız 12 ydi değil mi?"

"evet hocamm" diye izzeti cilveli bir şekilde onaylayan ceyline hepimiz ufaktan bi sırıttık.
oropsu her yerde orospuydu napıcaktık.

izzet hesabımıza bakarken anlık bir şaşırdı gibi oldu ama sonra hafiften gülerek bize döndü.

"masanıza koyduğum içeceği beğenmişsiniz demek.. ama keşke fiyatını sorsaydınız kızlar.
toplam 4400 tl"

"NEEEE!!!" diyerek birden gerçek hayata dönen melikeye katılıyordum şuan. 4400 ne amk.

"h-hocam ama siz benden demiştiniz" dedi ceylin

izzet her zaman ki boş bakışından attı bir süre, sonra "ben sadece o şişe için demiştim ceylincim" deyince hepimiz tam anlamıyla kaldık.

"hocam biz birazdan kalkıcaz" deyip hızlı bir şekilde kızları boş bir masaya çektim. sanki bir anda sarhoşluk bünyemizden gitmiş gibi cüzdanlarımızı karıştırıyorduk.

"benim yanımda kart var bakayım ne kadar varmış" diye konuşmaya başladı ceylin.

"benim kartta 750 kalmış nakitte yok amıq" dedi melike

"benim kartta 700 varmış" dedi ceylin.

"olm ben yanıma 600 almıştım eşreften dolayı şuan 550 var" dedi demet

"ablalar açılın 600 nakit çıktı." dedi gizem

hepsinden bişeyler çıkarken 500 nakitimle ve paparamla bakıştık. inşallah vardır içinde inşallah inşa-

gizem  "nisaa lütfen kartında 10 bin falan olsun buna ihtiyacımız var şuan" deyince içimden bildiğim tüm duaları ederek uygulamaya girdim. gizemle telefonuma eğilmiş bakarken gördüğümüz şeyle feci göt olduk.

ceylin telefonu elimizden alıp bakınca bi kahkaha attı sonra hepimizin duyacağı şekilde "13 lira 54 kuruş"

(10 dakika sonra)

benim hesaptaki para miktarına bi süre güldükten sonra gerçekler beynimize inmeye başlamıştı.

şuan hepimizin paralarının toplamı 3013 tl 54 kuruştu

bize lazım olan 1300 lirayı götümüzden mi çıkaracaktık bilmiyorduk ama kuruşu kuruşuna ödemeden buradan kalkamayacağımız kesin gibiydi...

şöyle kötü bir gerçek daha vardı ki zaman geçtikçe daha kötü oluyor gibiydik.

sıkıntıdan insanların st lerini izleyen gizem bi anda kafasını kaldırıp "aaa beyda yarım saat önce  kent parktan st atmış eve gitmiş midir acaba ??"

melike "sanmıyorum ya" deyip hemen beydayı aramaya koyuldu.

ardından demet "ben de sanırım tuçeyi arayacağım getirebilirse o getirebilir şuan" diyip çaldırmaya başladı. tuçe anında açınca demetin telefonu tuttuğu kulağına kafamı eğip dinlemeye çalıştım.

ilk başta biraz gıygıy yapan tuçeye demet "ama furkan da burda" deyince tuçe suratına kapatmıştı. demete dönüp sırıtarak "sen çok kötü bir insansın" demekle yetinmiştim. kız hayal kırıklığına uğrayacaktı.

ardından melike kulağından indirdiği telefonu mutlu mutlu sallayarak yanımıza gelince bakışlarımı ona ee noldu diye çevirdik.

"beyda 10 dakkaya burda yanına 350 falan varmış ablalar ama zararın neresinden dönsek kardır"

"lan nisa yaprağı mı arasak bi ya?" diyen ceyline döndüm.
kısaca "uğrastırma beni şimdi onla" dedim.
ceylin "başka seçeneğimiz mi var yarramm" dedikten sonra einstein damarım tutarak anında arama butonuna kerim yazdım.

o mal çocuğa evde kaç kez acil durumlarda ihtiyaç olur diye nasıl para atılır öğretmiştim.
o öğrettiğim şeylerin bir gün benim yararıma bu şekilde dokunacağı aklımın ucundan bile geçmezdi

kerim telefonu açınca derin bir nefes aldım. kafamı toparlayanayark konuşmaya başladım...

BAR MERASİMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin