Flower Behind the Phone

10 0 0
                                    

Yeşili severdin, yeşil senin rengindi. Bu ne giydiğin kıyafetlerle ne de gözlerinin rengiyle alakalıydı ama yeşil senin rengindi işte. Yine önümde yeşillerinle duruyordun ama konuşmuyorduk. Gerçi bakmamız bile yetiyordu birbirimize. Sana bakarken bile kalbim hızlanıyor gerçekten onca şeyden sonra bana nasıl bunu yapabiliyorsun hayret ediyorum Luan. Normalde seninle konuşmayacaktım ama upuzun bakıştıktan sonra konuşmak zorunda kaldım yine. Saçmalık. En son konuşmama kararı vermiştim ve yine konuştum bütün bu olanlar sadece saçmalık. Aslında seninle konuşmam saçma değil bana güzel hissettiriyor fakat arada sırada gelen o saçma tavırların... Cidden çok sinir bozucu oluyorsun. Bazen içtiğim o en koyu halindeki acı kahvenin bile kahverengi rengi bana senin gözlerini hatırlatırken ve daha da ilginç olanı sabahın erken saatinde açan güneşin parıltısı bana senin gülüşünü anımsatırken senin bu kadar umursamaz davranman... Neyse, olayı fazla dramatikleştiriyorum galiba. Beni de anlamalısın konu sen olduğun zaman otomatik olarak alınıyorum ve üzülüyorum. O an her zamankinden belki bir tık daha az samimi gelsen bile ben üzülüyorum. Belki de senden hep daha yüksek ilgiye alıştığım içindir bilemiyorum. Gerçekten kalbini, düşüncelerini seviyorum. Birini sevdiğin zaman çok saf seviyorsun onu da çok seviyorum hani sevdiğin insanlar için her şeyi yaparsın. Sen Ay'dan gelen çocuksun Luan.

Son zamanlarda beni çok üzüyorsun. Doğrusu senin onlardan farklı olduğunu düşünmüştüm ve böyle yaparak onlardan hiçbir farkın kalmıyor. Ben artık birini severken acı çekmek istemiyorum ben zaten yeterince acı çektim. "Aşk için" yeterince acı çekerek aşkımı yeterince kanıtladım ben zaten. Acı çekmeden aşık olunmaz ama zaten yeterince acıyı yaşadım artık mutlu olduğum dönemde olduğumu düşünüyordum ama tekrardan aynı döngüye girdik. O döngüye girecek sevmenin bir anlamı falan da yok. Acı çekmekten usandım çünkü artık. Onlar gibi acı çektireceksen o kişinin sen olmasının da bir anlamı yok. Bütün bunları düşünürken telefonum titredi, açıp baktım: "Luan'dan 1 yeni mesaj."

L: Bugün kötü görünüyordun Foglia iyi misin?

F: Biraz başım ağrıyordu ondan dolayı.

L: Başka bir sorun olmadığına emin misin pek baş ağrısı gibi değildi çünkü.

F: Onlarla olan gereksiz samimiyetin yüzünden sinirim bozuldu (gönderilmedi)
F: Ayrıca yüzüme bile bakmaman yüzünden sinirden ateşim çıktı (gönderilmedi)

F: Havalar soğuk sanırım üşüttüm tamamen o yüzden sorduğun için sağ ol.

L: Peki tamam o zaman kendine dikkat et.

(görüldü)

Uygulamadan çıkıp telefonu kapattığım gibi histerik bir kahkaha attım. Bu. Çocuk. Resmen. Benimle. Dalga. Geçiyordu. Bütün bir gün boyunca yüzüme bakmayıp onlarla konuştu ve şimdi de nasıl olduğumu soruyor. Bok gibiyim tatlım sayende. Umursadığın için çok sağ ol, umursamasan ne olurdu acaba. Yüzümü ellerimin arasına alıp biraz öyle durdum ardından telefonumun kılııfını çıkartıp arkasından çiçeğimi aldım. Bu çiçeği o bana vermişti daha doğrusu ben bahçeden birkaç çiçek koparmıştım ve masamın üzerine koydum. Sonrasında Luan ile uğraşmak için bir tanesini onun kafasına attım, çiçek yere düştü ve o çiçeği alıp masasına koydu. Ben de elimde kalan diğer çiçeği de kafasına attım bu sefer muhteşem bir atış yaptığım için çiçek önce kafasına çarptı sonrasında da kucağına düştü o da eline alıp benim masama koydu. Çiçeklerden biri bendeydi diğeri de onda. O kendi masasındaki çiçeği aldı ve kılıfına koydu. Benim verdiğim diğer çiçeğin yanına -bu da başka bir hikaye- o benim kafasına attığım çiçeği sakladığı için ben de önce kalemliğime koydum daha sonrasında ise ben de kılıfımın arkasına koydum.

Gören bizi sevgili zanneder ama değiliz. Arkadaş gibi de değiliz arkadaştan da öteyiz ama kimse bunun için "kesin" bir adım atmıyor elimizde sadece belirsizlikler var. Ve kimse de bu belirsizlikler için cesaret göstermiyor ama buna rağmen bizim onunla iletişimimiz çok güzel, yakın, samimi zaten beni ona çeken şey de onunla olan iletişimimiz oldu. Yaşadığımız önceki olayları düşününce ona daha çok sinirleniyorum. "Her zaman benim mi ilk gelmem lazım" geliyorum da yanına ne oluyor sanki beyefendi. Yanına geliyorum onu da anlamıyorsun. Anlaman için daha ne yapmam gerekiyor? Sanki senin son zamanlarda beni sinirlendirmek dışında yaptığın bir şey varmış gibi. Bir sorunun varsa konuşursun ama sen bir sorunun olduğunda bile sormama rağmen sorun yok diyip geçiştiriyorsun. Sorun yoksa sorun yokmuş gibi davran sorun varmış gibi değil. Senin rengin yeşildi ama şuan sanki daha çok siyaha dönmüş gibi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 15 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

The Boy in Green Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin