Sadece iki ayda iki sevdiğimi kaybettim.
Kabullenmek çok zor ama biz burada gerçekleri yüze vuruyoruz öyle değil mi ?
Hep birilerinin yüzüne gerçekleri vuran ben şimdi kendi zorluklarımla başa çıkmaya çalışıyorum. Ama çok zor, artık saçını okşayabilecek, seni dizine yatırabilecek bir sevdiğinin olmaması o kadar zoruna gidiyor ki insanın. Tam iki göğsümün arasında bir yumru. Bir sertlik oturdu oraya.
İnkar, çok sevdiğiniz birini kaybettiğinizde şoktan sonra gelen ilk duygudur. Ardından pişmanlık gelir onunla yapamadığınız şeyleri hatırlayıp hatırlayıp kendinizi parçalarsınız. Fakat kendi kafanıza sıksanız bile hiçbir şeyi değiştiremezsiniz. Bilirsinizki o artık yok, seninle konuşabilecek dertleşebilecek biri yok. Sonra kabullenirsiniz yavaş yavaş, gerçeklerin bir tokat gibi suratınıza çarpmasından sonra ise kendinizi bırakırsınız derin bir boşluğa. En sonda ise bencillik gelir, artık acısını içinizden atmak onu unutmak istersiniz fakat o hep içinizde bir yerlerdedir. Ona dair anılarını, düşlerini, iyi ve kötü olan herşeyi kısıtlarsınız. Unutup önünüze bakmak istersiniz.
O HEP ORADADIR BİLİRSİN AMA GÖRMEZDEN GELİRSİN.
Sonra gerçekten unuttun gibi gelir ama sadece hafızandan silebilirsin onu kalbinden silemezsin asla. Kalbindeki yerini hiçbir şey dolduramaz çünkü hiç kimse bir o olamaz.
Sabah alarmımı kapatıp geri yatmışım o yüzden okula gidemedim. Saat 09:15 civarlarında annem odama gelip beni uyandırdı. Ne oldu dediğimde sesinden kötü olan herşeyi çıkarabiliyordum. Hüzün, öfke, pişmanlık herşey. Çok açık ve net bir şekilde dedeni kaybettik dedi.
Önce şoka uğradım inanmadım beni bırakamaz o ya dedim. Bırakmıştı.
Şaka zannettim fakat, şaka da değildi.
Neydi o zaman ?
Ciddi olamazlardı fakat hiç olmadıkları kadar ciddilerdi.
Sonra yüzümde hissettiğim ıslaklık bir bir dökülen gözyaşlarım beraberlerinde onunla olan anılarımı da götürdü...Sonrası zaten hiçlik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçeklik Algısı
Literatura FemininaHep mi kurgu yazacağız ya birazcıkta hayatın gerçeklerine bakalım