Rüyada olduğumu fark eder etmez portal açmaya çalışmıştım ama birkaç denememde başarısız olmuştum. Doğru düzgün hayal edemiyordum bile. Derin bir nefes aldım ve gözlerimi kapatıp önümde bir kapı hayal ettim. Kapının varlığına kendimi inandirdim. Hâlâ olumlama yaparken yavaşca gözlerimi açtım. Başarmış mıydım? BAŞARMIŞTIM!
Önümde duran bembeyaz kapıya bakarken kalbim hızla atıyordu. Konuşma yetimi kaybetmiş gibiydim. Yavaşca kapı kulpuna elimi uzatıp kapıyı açtım. Kapıdan geçerken nefesimi tuttum. ...
"Başarmışsınız!" Üçümüzde aynı anda konuşmuştuk İlk defa üç kişi olarak başarmıştık.
"Tamam sakin olun şimdi herkes sakin mi ben çok sakinim-"
"Çiğdem tamam sus sakiniz"
"Ne Çiğdemi lan Larissa Rhee diyeceksin bundan sonra"
"Susun lan! Farkındamısınız bilmem ama BAŞARDIK LAN BAŞARDIK " başaracağımızı biliyordum. "Pekala o zaman şimdi sakin oluyoruz ve kapıdan geçiyoruz dimi"
"Yok Çiğdem sonsuza kadar burada kalıyoruz."
Çiğdem göz devirirken ofladi "Oradaykende öyle diyebilecek misin bakalım amına koduğum"
"Derim tabi niye diyemicekmişim aq"
"Siktir git Tom varken bok dersin"
"Lan susun! Geçsek mi artık" Daha fazla dayanamadım ve kapıda doğru yürüdüm. Arkamdan beni takip eden arkadaşlarıma baktıktan sonra kapıyı açtım ve yavaşca içinden geçerken kalbimin sesini duyabiliyordum. ...
Başarmıştık. Üç kişilik yurt odamızdaydık ve birbirimizle bakışıyorduk. Karşımda hayatımda hiç görmediğim iki kişi duruyordu ve fena halde sexylerdi.
"Hassiktir çok yakışıklıyım" Mete aynanın karşısına geçmiş görünüşüne bakıyordu..Bu ego sana çok fazla carl grimes.
Çiğdem kendine bakmak için mete'yi hafif kavraminda hızlıca yere yapıştırırken aynaya baktı.
Siyah uzun düz saçları ve mavi gözleriyle yönelimimi sorgulamama neden oluyordu. İnce uzun parmakları onu daha etkileyici kılarken ciddi anlamda yönelimimi sorguladım.
Sıra bana geldiğinde görünüşümü zaten bilmeme rağmen bakmadan durmadım. Larissa hafifçe kenara kayarken kendime baktım. Her zaman ki seçtiğim face calm ı kullanmıştım ama kendimi farklı hissediyordum.
Kendimize geldikten sonra üniformalarımızı giydik ve birbirimizi motive ettikten sonra nihayet çıkmaya hazırdık. Aylardır kendimi bu ana hazırlıyordum ve şu an yaşıyordum.
Son olarak cübbemi giydikten sonra yurttan çıktık. Koridorda dikkat çekmeden yürümeye çalışıyorduk. Carl akılılık edip fazladan önlem ve notlarda eklemişti bu yüzden fazla sıkıntı çekmediği yüzünden anlaşılıyordu.
Saati kontrol ettim sekize çeyrek vardı. Buda demek oluyor ki kahvaltıya yetişebilecektik.
Zihnimi ele geçirmiş düşüncelerle yürürken birinin hızla omuzuma çarpıp geçtiğini hissettim. Tam küfür savuracakken bu kişinin mattheo olduğunu fark ettim..
Kafasını hafifçe geri çevirirken alaycı bir şekilde eğilip o mükemmel gülümsemesini sundu.. "Önüne bak ve kime çarptığına dikkat et Dixon, birdahaki sefere bu kadar medeni olmam."
Hayranlıkla ona bakarken cevap bile veremedim. Karşısında dilim tutulmuş gibiydi. Keşke mete'yi dinleyip önlem alsaydım.
Ben onun gözlerine dalmışken mattheo parmağını sıklaştı. "Bana biraz daha o şekilde bakmaya devam edersen aşık olduğunu düşüneceğim." Zaten aşığım be adam.
Larissa gözlerini devirdi ve biraz önüme geçerek konuştu. "Saçmalamayı kes Riddle,işine bak hadi." Kocamı kovmasana lan...
Şu an tek tesselim P.i.ş.m.a.n o.l.a.c.a.ğ.ı.y.d.ı. Pişman olacaksın Mattheo Riddle. Çünkü script e öyle yazdım.