Yüzleşmek - yüzleş(e)memek

1K 140 106
                                    

Bir at arabasına binmiş ve devasalığı nedeniyle gözleri korkutan ancak aynı zamanda mimarisiyle kendine hayran bırakan koca bir sarayın önünde durmuştuk. Kafam öylesine karışıktı ki, yanımda durmadan tartışmakta olan abimleri dinleyemiyordum. Aslında dinliyordum ama algılayamıyordum çünkü içerisinde bulunduğum durumu algılamaya çalışıyordum.

İstanbul'da olmamız gerekirken birden Eflak topraklarına ışınlanmıştık. Evet, bunun nasıl gerçekleştiğini hatırlamadığım için 'ışınlanmak' kelimesini kullanıyordum. Eflak'a gelme sürecimiz sanki zihnimden bütünüyle silinmiş gibiydi. Yalnızca ben değil, Erin Abiler de bunu fark etmişlerdi.

Bir başka neden ise, Eflak'ta hüküm süren otantik havaydı. 

İnsanların üstlerinde kahverengi tonlarının hakim olduğu kıyafetler bulunuyor, erkeklerin bazılarının kafalarında ise sarık bulunuyordu ancak... Ancak Eflak'ta sarık? 

Seyyar satıcılar kendi dillerini yüksek sesle bağırıyor ve insanları bin bir türlü dikkat çekme taktiğiyle kendilerine çekiyorlardı. Bazı satıcılar meyve - sebze satarken bazılarında da çini, bazılarında nalbur, bazılarında ise çömlekler bulunuyordu. Bununla birlikte tam çarşıya girmememize rağmen dövülen demir sesleri kulağımda çınlamaya devam ediyordu.

Garip bir şeyler vardı lakin anlamlandıramıyordum. 

Sarayın koca aralıklı demirli kapısına baktım, kapının üzerinde parlak harflerle 'Familia Dracula' yazıyordu. 

Kapının açılışıyla birlikte her şeyin değişeceğini biliyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kapının açılışıyla birlikte her şeyin değişeceğini biliyordum. Her şey olmasa da tek şey değişecekti ancak değişen tek şeyi bulmam da, hayli zamanımı alacaktı.

At arabası düzgün taş yolu tıkırtı dolu sesle arşınlarken atın toynaklarından çıkan ses bile beni rahatlatmaya yetmiyordu. İnsanlar bir oraya bir buraya ilerliyor, sarayın koca bahçesinde karıncalar gibi hızla hareket ediyorlardı. Hepsinin yetişeceği bir şey varmış gibi duruyordu.

Yolda ilerlemeye devam ederken bazılarının bakışları arabaya dönüyordu dönmesine ancak hemen geri çekiyor, eskisinden daha odaklı bir halde işlerine devam ediyorlardı.

Alakasız bir ilgilenmeydi bu. Tıpkı Sigmund Freud'un dediği gibi, bir insan bir yere hiç bakmıyorsa orada ilgilendiği bir şey kesinlikle vardır. Lakin insanların bakışlarını hızla geri çekme nedenleri neydi?

Deniz Abi hızla elini çeneme attı ve yüzümü kendisine çevirdi. Aynı hızda eli yüzümden düştü ve gözleri dehşetle açılarak abime baktı. "Selçuk!" sesi zaten hızlanmış olan kalp atışlarımı daha fazla hızlandırmıştı.

Abimle birlikte diğerlerinin de bakışları üstüme dönünce abim yutkundu. "Gözlerin," dedi ve çenesi seğirdi. "Yeniden mor rengine döndü Elena." diye sonda adımı fısıldayarak konuştu.

Ellerim titremeye başlarken Luca bizi gülümseyerek izliyordu. Bana bir yanıt versin diye ona döndüm yardım istercesine. Bir insanın gözleri neden renk değiştirirdi? Değiştirdiği renk neden böyle insanüstü bir renk olurdu!?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 23, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Dracula AilesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin