hyunjin ve ben libidosu oldukça yüksek bir çifttik.
iki yıllık ilişkimizin dinamiği öyle yerine oturmuştu ki, ben onun hayatının merkezindeydim, o ise benim komple hayatım olmuştu.
iki buçuk yıl önce, çömezler için ayarlanmış bi tanışma partisinde hyunjin beni pençeleriyle yakalamış ve bir daha da asla bırakmamıştı.
üniversiteyi yeni kazanmış ve kırsal kesimden şehir hayatına yeni taşınmış, daha on sekizimdeydim. yol iz bilmezdim daha, şehre adım atalı bir hafta bile olmamıştı. bir gün yurtta kahvaltıya indiğimde masama oturan çocuk sayesinde gitmiştim o partiye. çok konuşkan biriydi, ben ise manipüleye oldukça açıktım. iki gün sonrası sonum o çocukla birlikte o partiye gitmek olmuştu, devamı ise hyunjin ile tanışmamla gelişmişti.
kazandığım üniversite, dudak uçuklatacak şekilde paraların döndüğü özel bir üniversiteydi, ben ise kırsal kesimde büyümüş burslu bir öğrenciydim. hyunjin'in mükemmel avıydım yani.
güzeldim, hala güzelim bu konuda oldukça öz güvenim var ancak, hyunjin bana hep dünyanın en güzel kızı benmişim gibi hissettirdi, hala hissettiriyor.
hayatımda ilk defa kanıma alkol karışmıştı o partide, altıma giydiğim minicik eteğim ve kolları fırfırlı bluzumla, kafam hafiften dönmeye başladığında belimde bir çift el hissetmem bir olmuştu. başımı arkaya çevirdiğimde ise, hayatım olacak o gözlerle karşılaşmıştım. her seferinde beni kendimden geçirten o ince gözlerle.
gecenin sonunu fazla hatırlamıyordum, hyunjin'le çok fazla shot teklemiştik. ama anlattığına göre fena sarhoş olmuştuk ikimizde ve koklaşıp dans etmek dışında bir şey yapmamışız. öpüşmemişiz bile. bunları bana sabahına yatağında uyandığımda anlatmıştı.
yatağında uyandığımdaki yaşadığım o dehşeti dün gibi hatırlıyorum hala, akşamdan kalma başım ile hiç tanımadığım bir odada üzeri çıplak birinin yanındaydım. başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü sanki, ancak ani kalkışıma hyunjin de uyanmış ve hiçbir şeyin yaşanmadığını, sadece aşırı sarhoş olduğum için beni evine getirmek zorunda kaldığını anlatmıştı uzun uzun, bana kahvaltı bile hazırlamıştı.
ben tabii güvenememiştim, saftım ancak salak değildim. bulabildiğim ilk an gidip kontrol ettirmiştim kendimi, bekaretimi şapadanak verip vermediğime emin olamamıştım ancak hyunjin'in dediği gibi, hiçbir şey yaşanmamıştı.
hyunjin öyle bir zehirdi ki, bana hiç fark ettirmeden işlemişti kanıma, ve beni hayatta tutan tek şey haline gelmişti o geceden sonra.
beni buldu, ben evinden çıkıp yurda geldikten sonra beni bulup bana ulaştı. her gün mesaj attı, yurdum kampüste olmasına rağmen derslerimden önce beni yurttan alıp derse götürdü, her gün bana yoldan gelirken kahve aldı, sabah mızıldanmalarımı dinledi ancak hepsini isteyerek, ilgiyle yaptı. gözlerinden anlayabiliyordum. o ilgisi bir gram olsun eksilmedi.
ilk öpücüğümüz, beni gerçekten ilk randevumuza çıkardığında oldu. hala çok net hatırlayıp o anki gibi heyecanlanıyorum, gece beni yurda bıraktığında tek kaldığım odamda liseli küçük kızlar gibi çığlık atıp tepinmiştim.
hyunjin hayatımda tanıdığım en romantik kişi, hoş fazla kişiyi tanımadım zaten. daha önce el ele bile tutuşmamıştım. hyunjin benim tüm ilklerim ve tüm sonlarım.
beni hala her hafta lüks bir yere randevuya götürür, bazen arabasıyla durduk yere dolaşmaya gideriz ve sohbet eşliğinde pizzamızı yiyip biralarımızı yudumlarız. bazen kaçamak yapıp küçük tatillere çıkarız, hiçbir şey yapmıyorsak bile evlerinin yakınındaki pastaneye ineriz tatlı yemek için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
like crazy
Fanfictionhyunjin'le ilişkisinin mükemmel gittiğini düşünen felix'in düşünceleri, hyunjin'in ev arkadaşları yüzünden altüst olur. | main hyunlix, side minchan, felix×hyunjin×minho×chan | [minific] girl!lix