hiçbir şey olmamış gibi davranmak, bana göre bir çocuk oyuncağıydı.
sonraki günler ne ben minho ve chan'ı görmüşüm gibi davranmıştım, ne de onlar bizi dinlemiş gibi davranmışlardı. ben tamamen o gece ne olduğunu hatırlamıyorum ayağına yatıyordum, onlar ne ayağına yatıyordu hiçbir fikrim yoktu.
hyunjin'le dalga geçerler sanmıştım ama sonraki birkaç gün hyunjin'in yanında oldukça ciddi ifadelere sahiplerdi. normal konular üzerinden bile şakalaşmıyorlar, akşamları biz salondayken odalarına çekiliyorlardı.
pek dışarı çıkan tipler değillerdi, beni şok ediyordu bu durum. hepsinin dünya kadar parası vardı ancak evden dışarıya adımını atmıyorlardı. bunu bir kere hyunjin'e sorduğumda bana lise zamanlarında çok fazla partileyip içtiklerini, o yüzden artık pek heveslerinin kalmadığını anlatmıştı.
haklıydı da bi bakıma, üzerlerinde hep bir durgunluk vardı sanki, özellikle de minho'nun. her zaman bayık ve her şeyden bıkmış bir şekilde bakardı.
bir hafta sonrasında, beni şaşırtan bir olay olmuştu. minho elindeki iki büyük tekila şişesi ile sırıtarak yanımıza gelmişti.
"oyun oynayalım"
hyunjin üfleyip püflese bile minho ısrarlarıyla kabul ettirmişti ona. benim bir fikrim olmadığından sus pus oturuyordum yanlarında.
"saçma sapan sorular sormayacaksın, felix'e de saçma sapan şeyler yaptırmayacaksın"
'hayhay efendim"
minho tekrar sırıtarak yanımızdan ayrıldığında hyunjin'e dönmüştüm ne olduğunu konusunda. bana minho'nun doğruluk-cesaretlik oynamak istediğini söyleyince kaşlarım havalanmıştı.
zaten akşam vakti olduğu için oyundan önce yiyecek bir şeyler söyleyip dördümüz birlikte yemiştik, oyundan önce gevşemek için yemeğin yanında biraz da bir şeyler içmiştik.
chan minho'ya tezat hala durgun gibiydi, üzerine kafamı yormadım.
yemeklerimiz bittikten sonra, dördümüz yerdeki halı üzerine oturmuştuk çember oluşturacak şekilde. hyunjin ve minho iki tarafımda, chan ise karşımdaydı.
chan mutfaktan boş bir şarap şişesi getirmişti oyun için, minho da shot bardaklarını.
"kurallarımızı felix bilmediği için açıklıyorum, üst üste üç kez doğruluk hakkı seçemezsin, ve yapmak istemediğin veya cevap vermek istemediğin bir soru olursa üç shot atacaksın"
"üç felix için fazla"
hyunjin'in aniden atılmasıyla minho gözlerini devirerek püflemişti.
"eğlencesi nerede o zaman hwang?"
"sorun değil hyunnie, yapabilirim"
hyunjin dilini yanağı içerisinde dolandırıp kıstığı gözleri ile baktı minho'ya. her an üzerine atlayabilirmiş gibi duruyordu.
"felix'in yapmak istemediği herhangi bir şeyde shotlarından bir tanesini ben içeceğim"
"hyu-"
"kulağa eğlenceli geliyor!"
minho'nun aniden neşelenmesiyle bakışlarımı ona çevirdim. neyin peşindeydi anlayamıyordum, bu oyunu bi amaç uğruna oynar gibi bir hali vardı, ona güvenmiyordum.
"felix, önce sen başla"
chan'ın derin ve sakin sesiyle konuşmasıyla ona döndüm bu sefer de. öyle isteksiz görünüyordu ki, sanki burada zorla tutuluyormuş gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
like crazy
Fanfichyunjin'le ilişkisinin mükemmel gittiğini düşünen felix'in düşünceleri, hyunjin'in ev arkadaşları yüzünden altüst olur. | main hyunlix, side minchan, felix×hyunjin×minho×chan | [minific] girl!lix