Kalbim, hızlıca atarken okul kapısından adımımı attım. Hem heyecenlı hemde korkulu hissediyordum. Aslında gereksizce kendimi tetikliyordum. Hem zaten daha öğle saati'nin gelmesini bekleyecektim.
Sınıfıma geçtiğimde, arkadaşıma kısa bir selam verdim.
"Selam, Mina naber?"
"Selam, hoş geldin. İyidir senden?"
"Ben de iyi yani.. İyi gibi."
"Yine şu torbacıyı mı düşünüyorsun yoksa?"
"Ne alaka şuan?"
Hay aksi! nerden anlamıştı hemen?
"Aman be anladık onu düşünüyorsun işte."
"Sanki sen şu pacoz kızı düşünmüyorsun."
"Paçoz falan ayıp oluyor yalnız."
Paçoz'dan kastım, Mina'nın sevdiği kız Son Chaeyoung. Daha doğrusu her gün beraber kestiğimiz kız. Yanlış anlaşılmasın, benim kız da gözüm falan yok. Sadece Mina, tek başına onu izlerken utanıyormuş bundan dolayı beraber izliyoruz. Pek bir etkisi olmuyor açıkcası çünkü bir kaç dakika sonra Mina'yı arkam da saklanıyor olarak buluyorum.
Sessizlik oluştuğunda
tekrar'dan konuştum."Onunla tanışacağım."
"Ne?"
"Diyorum ki torbacıyla tanışacağım."
"Ha torbacı."
Onun yüzünden sevdiğim kıza torbacı demiştim. Aslında biraz öyle ama sadece biraz.
Mina, durakladı ve tekrar'dan konuştu.
"Ne bir dakika. Konuşacak mısın onunla?"
"Evet, dün gece baya düşündüm. Yapabilirim, yani umarım. Sence?"
"Yaparsın, onda bir sorun yok ama ya sana zarar verirse? Onu olduğu yerde deviririm haberin olsun."
"Haklısın, ama o insanlara zarar vermez. Yani kendi halinde takılıyor işte."
"Nerden biliyorsun? Sanki onu yıllardır tanıyormuşcasına konuşuyorsun Sana."
"Yıllardır olmasa da onu tanıyorum Mina."
Mina'nın sözlerine sinir olsam da pek bir şey demek istemedim. O da haklıydı, hemde fazlasıyla. Doğal olarak arkadaşım olarak beni korumak istiyordu. Ne de olsa karşımda ki bir içiciydi fakat; ben ona güveniyordum.
Zil çalınca hoca girdi ve dersini işlemeye başladı. Derste Mina ile asla konuşmadık. Sanırım bana kırılmıştı. Daha sonra gönlünü tabii ki de alacaktım.
Yaklaşık 4 dersten sonra gelen öğle arası ile mide bulantım daha da artmıştı. Heyecan'dan bayılacak gibiydim. Hızlı adımlarım ile okul'un ara yerine gitmeye hazırlanıyordum. Geldiğimde henüz onu görememiştim. Hangi cehennemdeydi bu kız?
Genellikle ben den önce gelirdi aslında. Umarım bir şey olmamıştır.Onu düşünürken aklıma ben burda iken karşılaşacağımız aklıma gelmemişti. Hızlıca bu ihtimal gerçekleşmesin diye arkamı döneceğim sıra da. Kolum'dan geri çekilmiştim. Tanrı kahretsin! Ani reflexs ile gözlerimi yummuştum. Açmaya da korkuyordum zaten. Hatta karşımda göreceğim yüzün kime ait olduğunu bile tahmin edebiliyordum..
"Gözlerini neden açmıyorsun şapkalı?"
Şapkalı? Soğuk bir gün de kulaklarım üşüdüğü için şapka takmıştım.
Gözlerimi yavaşça açmıştım.
Evet, dediğim gibi o yüzdü.Üzerinde her zaman giydiği deri ceketi, altında baggy pantolonu ve siyah converse'si. Son olarak orta boy da olan serbest bırakılmış, gece'den daha karanlık olan saçları..
O tam olarak mükemmel kelimesi'nin ta kendisiydi. Sanki güzellik kelimesi onun için yaratılmış gibiydi. Kusursuzdu.
Bunları düşünürken karşımda sorgulayıcı ve yorgun gözleri ile bana bakıyordu.
"Dün buraya gelen de sendin değil mi?"
Cevap veremedim.
"Cevap verecek misin?"
Vereceğim, fakat; ilk kendimi toplamam lazım.
"Evet, bendim."
Dürüstçe cevabımı vermiştim.
Öyle mi? Dercesine bakışlar atıyordu."Ne işin var burada?"
"Aslında.."
"Aslında?"
"Önemli değil. Gitmem gerek."
Tam gideceğim sıra da seslenmişti.
"Şapkalı!"
Döndüm ve cevap verdim.
"Efendim?"
"Tanışmak ister misin?"
Sanırım içimi okumuşu. Benim yapamadığımı o yapmıştı.
İşte benim sevdiğim kız.
Yanına ilerledim."Pekala, olur."
"Gel, otur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Parle Moi De Toi | SaHyo
RomanceJihyo, uyuşturucuya bağımlı olan 3. sınıf öğrencisiydi. Sana ise onu uzaktan izleyen, yabancı bir 1. sınıf öğrencisiydi. GXG