Otur demesi ile usulca banka oturmuştum. Daha sonra o da yanıma geçmişti. Onun konuşmasını bekliyordum.
"Adın ne şapkalı?"
"Adım, Minatozaki Sana. Senin?"
"Park Jihyo."
Demek ki adı Jihyo. Tıpkı kendisi kadar güzel ve havalı bir ismi var.
"Japonsun sanırım?"
"Evet, japonum."
Cümlem'in sonlanması ile zil çalmıştı. Fakat ben derse gitmeyecektim.
"Zil çaldı gitmiyor musun dersine?"
"Hayır, hem daha tanışamadı tam?"
"Pekii, ben de öğle arasından sonra ki derse girmiyorum zaten."
"Neden?"
"Nedenini söylesem benden uzaklaşacaksın. Eminim."
Hayır, uzaklaşmayacağım. Neden'ini zaten biliyordum. Kafası iyi olduğu için girmiyordu. Fakat şuan içmemiş gibi duruyordu.
"Uzaklaşmam, söyleyebilirsin. Biz artık arkadaşız."
"Arkadaş."
Cebinde ki paketi çıkardı, daha sonra bana döndü.
"Bunun yüzünden."
Bilmiyormuşcasına tepki vermeye çalıştım. Biliyordum işte, ama onun ağzından dökülen kelimeler ile duymak daha da can yakıcıydı.
"Neden bunu kendine yapıyorsun?"
"Bir takım alışkanlık diyelim. Geçmiyor, bırakamıyorum."
"Ben sana bıraktırabilirim."
İstemsizce bunu demiştim.
"Nasıl olucak o iş?"
"Olur işte. Bana bırak."
"Pekii, ama şuan bir tane içeceğim."
"Hayır, olmaz."
"Yanında içmem'den rahatsız oluyorsan gidebilirim."
"Gitmeni kastetmedim, rahatsız da olmuyorum. Sadece içmeni istemiyorum."
"Daha yeni tanıdığın birine göre fazla düşünceli değil misin sence de Sana?"
Keşke seni her gün izlediğimi bilseydin Jihyo.
"Kim olsa aynı şeyi yapardı."
"Haklısın, ama bunu içmem lazım."
Bir anda ağzına atmıştı. Ona engel olamadığım için kendime lanetler ediyordum. Ya şimdi başka birine dönüşürse? Ne yapacaktım ben? ama öyle bir şey olmayacaktı.
"Sana yapmamanı söyledim."
"Siktir et, fazla düşüncelisin."
"Belki de sadece sana karşı öyleyimdir."
"Duyamadım. Ne dedin?"
"Boş versene, önemli değildi."
Uzun süre sessizlik olmuştu. Ne ben bir söz etmiştim ne de o bir kelime etmişti.
"Vay be Sana! Demek ki burayı ben den başkası daha biliyormuş."
"Evet, bir tek sen ve ben biliyoruz. Yani öyledir umarım."
Dediğime kafa sallamıştı.
"Sormayı unuttum, kaçıncı sınıfsın?"
"1.sınıf"
"Küçükmüşsün sen de."
"Eh, biraz öyle sayılırım."
Sen de fazla büyüksün ama..
"Ben de 3. sınıfım."
"Güzel, o zaman."
"Ne demezsin."
Sıkıcı bir konuşmadan sonra uyuyakalmıştı. Uyandırsam mı diye bilememiştim. Hareketleri pek değişmemişti aslında. Sadece bir kaç kere eli ile gökyüzünü gösterip, oradan bir şeyler gördüğünü söylemişti. Bu da bir etkiydi.
Bir anda kafasını kaldırmıştı.
"Sanırım artık gitsen iyi olur."
"Neden?"
"Bilmiyorum, belki sana zarar verebilirim diye korkuyorum."
"Hayır, hâlâ normalsin. Değişen bir şey yok."
Korktuğunu söyleyince kalbime bir ağrı girmişti. O çok masumdu. Dışarıdan göründüğü gibi biri değildi.
"Şapkalı, bir şey diyeceğim."
"Dinliyorum."
"Beni her gün buraya gelip izliyor muydun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Parle Moi De Toi | SaHyo
RomansaJihyo, uyuşturucuya bağımlı olan 3. sınıf öğrencisiydi. Sana ise onu uzaktan izleyen, yabancı bir 1. sınıf öğrencisiydi. GXG