Derste iken bana Funda'nın fotoğrafları atılıyordu.
İnstagrama girip ona mesaj atmak istedim.
Siz :
Ders anlatırken de bir insan bu kadar seksi olmaz yaa! 😍diye yazıp gönderdim. 3 dakika sonra telefonuma mesaj bildirimi düştü.
FundaAlevCihanogluu__:
Sen beni mi izliyorsun?
Sınıfında değil misin?Siz :
Seni izlemek için yanında olmama gerek yok. Gözüm hep üstünde olacak.
Sınıftayım, sıkıcı bir matematik dersi dinliyorum. Ders bitsin yanındayım.FundaAlevCihanogluu__:
Sınıfta ajanların var dimi? 😂😂
Tamam burada beklicem.
Şimdi dersini dinle ufaklık.Siz:
Her sınıfta var 😏
Tamam, görüşürüz 15 dakikaya._______________________________
15 dakika geçmiş ve koşarak Funda'nın olduğu sınıfa girmiştim.
Kızlara göz kırpıp Funda'nın yanına doğru gittim."İyi günler, nasılsınız hocam?" diyerek gülümsedim.
"İyiyim Busecim teşekkür ederim. Sen nasılsın?" demişti, sıcak bir gülümseme ile.
"Sizi gördüm daha iyi oldum." diyerek yanına daha da yaklaştım.
Sınıfta kimsenin kalmadığını görüp kapıyı kapattım.
"Kolun hala acıyor mu?" diyerek omzuna öpücük kondurdum.
"Acımıyor güzelim, merak etme iyiyim." demiş o da şakağıma öpücük kondurmuştu.
10 dakikalık teneffüs 10 saniye gibi geçmişti.
"Görüşürüz. Gözüm üzerinde." demiş ve çıkarken sesli bir şekilde gülmüştüm.
Sınıfa çıkmıştım, tam o sırada da kızlar bana doğru baktı.
"Hani izin alacaktın sen? Hala buradasın?" demişti Gökçe.
"Bugün buradayım. Yarın alırım izni." demiş ve yerime oturmuştum.
Ardından da öğretmen gelmişti.
Hemen derse geçmişti.
10 dakika sonra gruba video atılmıştı.
Kulaklığımı takıp videoyu açtım.
"Hocamm, aşırı seksi olmuşsunuz! Alev aldı ortalık yaa. Sevgili olmamız gereken konular görüyorum." demiş pis pis gülüyordu Cem denen zengin züppe. Funda'nın ne dediğini dinlemeden kapatmıştım ve sakin kalmaya çalışıyordum.
5 saniye kadar sakin kalabilmiştim ve bir hışımla sınıftan çıkmıştım. 3.kata o sınıfa doğru koştum.
Kapıyı hızlıca açıp Cem'in olduğu sıraya doğru gittim ama yoktu.
"Nerede lan o şerefsiz Cem!??" diye bağırdım.
"Ne bu hadsizlik!! Çık sınıfımdan Buse!!" diyerek bana bağıran Funda'yı gördüm.
"Ama ama." diyebilmiştim sadece ve başımı öne eğip sınıftan çıktım.
Aradığım şerefsiz pis pis gülerek erkekler tuvaletinden çıkıyordu.
Koşarak yanına gittim ve sol yumruğumu çenesine indirdim.
Aldığı darbe ile yere düşmüştü.
"Sen ne hakla kendinden yaşça büyük bir kadına yavşarsın lan! Büyük olmasını geç sen hangi hakla bir kadına yavşarsın!" diyerek tekmelerimi savuruyordum karnına.
Altımda acıdan bağırıyordu.
Tüm kat başımıza toplanmıştı. Tabii Funda'da izliyordu olanları.
"Seni bir daha bu okulun yakınında ve bu okuldan hiç bir kadınla seni yan yana görmeyim Cem! Şimdi defol git buradan!" diyerek kolundan tutup yolu gösterdim.
Bir kaç saniyeliğine Funda ile göz göze gelmiştik. O an gözlerimden istemsiz yaşlar akmaya başladı.
"Ayı mı oynuyor be! Herkes sınıfına girsinn!" diye bağırıp asansöre doğru yürüdüm ve düğmesine bastım.
Asansör gelmiş ve ben içeri geçmiştim.
Asansör kapısı kapanır kapanmaz göz yaşlarım serbest kalmıştı.
Funda'nın haksız yere bana bağırması çok zoruma gitmişti. Tamam haklıydı kapıyı tıklatmadan açmıştım ama Cem denen şerefsize de haddini bildirmek istemiştim.
Asansör kapısı açılmış ve ben hızlıca sınıfa girmiştim. Sırama doğru geçip eşyalarımı toplayıp okuldan hızlıca ayrıldım.
Taksiye binip kendimi eve attım.
Sinir krizi geçiriyordum. Her yeri kırıp dağıttım ama hala sinirim geçmemişti, kırgınlığım geçmemişti.
Telefonum çalıyordu. Telefona baktığım sırada yabancı numara olduğunu gördüm.
"Alo. Buse benim Funda." demişti karşıdaki ses.
Bir kaç saniye duraksamıştım.
"Konuşmak istemiyorum iyi günler hocam." diyip telefonu kapattım.
Bildirimlere baktığım sırada bir sürü mesaj ve instagram üzerinden arama mevcuttu.
Hiç birine görüldü atmadan telefonu kapattım ve duşa girmeye karar verdim.
Sıcak suyun altında biraz da olsa rahatlamıştım.
Duştan çıkıp üstümü giyineceğim sırada kapı çalmıştı. Çalar çalar gider diye düşünüp gardıroptan üstümü seçiyordum.
Kapıdaki kişi ısrarla çalmaya devam edince mecburen havlu ile açacaktım kapıyı.
"Patlama geldim! Ne ısrarcı çıktın sende arkadaşım yaaa! Helal olsun!" diye söylenip kapıyı açtığım sırada karşımda yavru kedi gibi ağlayan bir Funda vardı.
"Ne, ne oldu sana! Niye ağlıyorsun?" diyerek kenara çekildim içeri geçmesi için.
"Sana haksız yere bağırdım ve ağlattım seni özür dilerim." diyerek sarıldı bana.
"Unuttum bile, üzülme lütfen geçti gitti. Hem dediğin gibi hadsizlik ettim ama ne yapayım ya, kıskancım ben! Seviyorum kıskanıyorum." diyerek omzuna öpücük kondurdum.
"Çok mu seviyorsun?" diye sordu.
"Çok ne kelime, sonsuz seviyorum. Sonum, sonsuzumsun sen." diyerek yanağına öpücük kondurdum bu seferde.
"Sende benim sonum ve sonsuzumsun." diyerek dudaklarımızı birleştirdi.
Bu öpüşü öncekiler gibi masum ve nazik değildi. Daha derin ve daha tutkulu idi...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON(SUZ)UM
Teen FictionÖğrenci öğretmen kurgusudur... +18 Sahneler İçermektedir......