Zamanı Var

163 20 23
                                    

DEPO

FUNDA'NIN GÖZÜNDEN

Depoya vardığımda Yaren ve Eren'in eli kolu bağlı idi.

İki adamın elinde de büyük koliler vardı.

"Şunların ağzını kapatın ve kolileri masaya koyun. Şu şantaj kayıtlarına bir de ben bakayım." demiş ve masanın yanındaki sandalyeyi çekip oturmuştum.

30 dakika boyunca hem bakıp hem aletleri parçalıyordum.

Kanıtları yok ettikten sonra sıra bu ikisinde idi.

"Ağzınızı açacaklar ama bağırmanızı tavsiye etmem çünkü kimse sizi duymaz. Ek olarak iğrenç sesinizi duymak istemiyorum." demiştim ve adamlara açmalarını işaret ettim.

"Bize ne yapacaksın?" diye sormuştu Yaren. Sesi titriyordu.

"Sizi öldürmek istiyorum ama ben katil değilim o yüzden bir kaç yerinizi kırsam yeter. Sonra da sizi piranalara yem edeceğim. Onlar yesin sizi." diyerek kahkaha attım.

"N-nee!" demişti Eren kekeleyerek.

"Şu halinizi keşke Buse'm de görebilseydi ya. Çok komiksiniz." derken yine kahkaha attım.

"Eren'i çözüp karşıma getirin." diyip elime beyzbol sopası almıştım.

Adamlar dediğimi yapıp Eren'i karşıma getirdiler.

"Buse'yi korkutup günlerce benden uzak durmasına neden oldun. Kıza yanımda dokundun ve öptün. Bu yüzden cezanı zevkle vereceğim ama bağırmak yok! Bağırırsan 2 katını uygularım bilmiş ol sonra uyarmadın beni deme!" diyip Aylin'e döndüm.

"Eren'e söylediklerim senin içinde geçerli! Eren'le işim bitsin senin de sıran gelecek. Fragmanı iyi izle, film sende başlayacak çünkü." diyip elimdeki sopayla Eren'e vurmaya başladım.

Buse'ye temas eden her uzvuna daha sert vuruyordum. O bağırdıkça daha sert vuruyordum.

En son dudaklarına sıra geldi, Buse'yi öpen dudaklarına.

Dudaklarının üstüne eser miktarda Kezzap döktüm ve gözümün önünde dudakları kanamaya başladı.

"Götürün ve uçağa bindirip dünyanın öteki ucuna postalayın! Bu sana son iyiliğimdi." diyerek Aylin'e döndüm.

"Fragmanı iyi izledin mi?" diyerek çenesini sertte tuttum ve tırnaklarımı çenesine batırdım.

Batırmamla acıyla inledi.

"İ-i-izledim." diye kekelerken sağ gözünden yaş akmıştı.

"Çözün!" diye bağırdım.

"Şimdi gelelim sanaaa! Buse'nin canını yakan ellerini uzat bakayım. " demiştim ve korkuyla önüme uzatmıştı.

Parmaklarını tek tek kırmıştım ve karşımda acıyla inliyordu.

"Yeter! Dur!" diye bağırıyordu.

"Dua et katil değilim yoksa o kalbini söker köpeklere yem ederdim." diyip adamlara döndüm.

"Bunu da aynı şekilde dünyanın öbür ucuna postalayın. Ben çıkıyorum önemli işlerim var." demiş ve depodan çıkmıştım.

Evet önemli işlerim vardı, Buse'ye bugün ki giydiği kıyafetlerin hesabını soracaktım.

Hızlıca arabaya bindim evin yolunu tuttum.

Eve geçtiğimde sadece Buse vardı.

Beni görür görmez koşarak sarıldı.

"Kızlar nerede?" diyerek sordum.

"Evlerine geçtiler. Aylin'in giyimiyle alakalı hesap soracakmış Feraye." dedi, başını boynuma koyarken.

"Aynı hesabı bende sana soracağım." diyip muzipçe güldüm.

"Şimdi bu ceketin altındaki bedenin çıplak mı senin bakalım?" diyip tek tek düğmeleri açtım ve evet çıplaktı.

Pürüzsüz, bembeyaz teni vardı.
Göğüsleri orta boyda idi.

Vücudundan gözlerimi çekip Buse'ye baktım. Utançtan kıpkırmızı olmuştu.

Daha fazla utandırmamak için önünü kapattım.

"Bir daha böyle habersiz giyindiğini görmeyim. Giyinme demiyorum bak! Habersiz giyinme diyorum. Şimdi çık odaya üstünü değiştir, dolapta benim geceliklerden giyersin. Bende duşa girip geliyorum." demiştim ve banyoya doğru geçtim.

Duşumu aldıktan sonra odaya geçtim.
Siyah geceliklerimden birini giymişti.

Alev gibi yanıyordum ama şu an doğru zaman değildi biliyordum.

Buse'yi hazır olmadığı bir şeye maruz bırakamazdım. Zamanı gelince kadınım olacaktı.

Yanına geçip dudaklarına uzun bir öpücük kondurdum.

"İyi geceler Sevgilim." diyip yatağa uzandım.

"İyi geceler Sevgilim." diyip bana bakarak yattı.

Birbirimizi izleyerek uykuya daldık.

SON(SUZ)UMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin