31/05/2021
06:22
Yine bir sabaha daha babamın fazlası ile sinirli sesi ile uyandım.
Maalesef...
"Efnan kalk kız uyuyon mu hâlâ sen? Saat kaç olmuş uyan bana kahvaltı hazırla hadi çabuk"
Aslında saat o kadar da geç değildi. Hatta fazlası ile erkendi çünkü saat sabahın 06:22'si. Bu adam bu saatte ne yapıyor hiç anlamıyorum gerçekten. İş saati bu kadar erken değil ama sürekli bu saatlerde uyanıyor.Düşüncelerimden kurtulup yatakten kalkarken babamın söylenme sesini duydum. "Bak hâlâ yatıyor. Annende senin gibi hep uyurdu zaten. Anası ne ki danası ne olsun?" Derken? Annem asla bu saatlere kadar uyumazdı ,uyuyamazdı çünkü babam annem hayatteyken de bu saatlerde uyanır ve annemi de kendisiyle beraber uyandırırdı. Annem ben 10 yaşındayken ölmüştü. Kanserden. Aslında tedavi olarak iyileşebilirdi ama o zamanlar babam çalışmıyordu. Babam çalışmadığı için annem çalışmak zorunda kalıyordu. Gece gündüz durmadan çalışırdı. Hatta sırf bu yüzden hastalığına erken teşhis konulamamıştı çünkü çalışmaktan vakit bulup hastaneye bir türlü gidemiyordu.
En sonunda gittiğinde ise kanser olduğunu öğrenmişti. O zamanlar küçüktüm kanserin ne olduğunu bilmiyordum. Annem zaten bana bişey dememişti ben babamla konuşurken duymuştum. Hâlâ tedavi olursa yaşayabileceğini söylemişti babama ama annemin tedavisi bitene kadar babamın çalışması gerekiyordu. Ama babam bunu kabul etmemiş hatta bir de üstüne annemi dövmüştü.
Bunları düşünürken bir taraftan da yataktan çıkmış ve babama kahvaltı hazırlamak için mutfağa gittim. Mutfakta demliğe su koyup ocağı yakıp su dolu demliği ocağın üstüne koydum. Daha sonra menemen yapmak için malzemeleri çıkarıp yapılması gerekenleri yaptım. Menemeni ocakta pişmeye bırakırken o sırada dolaptan kahvaltılıkları çıkartıp mutfaktaki yemek masasının üstüne koydum. Çay demliğinden kaynadığını belli eden su sesi çıktığında çayı demledim. O sırada menemenin de altını kapatıp masanın üstüne koydum. Bir bardak çay doldurup masanın üstüne koyduktan sonra babamı çağırdım.
Babamı çağırdıktan sonra odama geri döndüm. Yatağıma uzandım ve düşünmeye başladım. Acaba şuan annem yaşıyor olsaydı herşey nasıl olurdu? Muhtemelen annem artık babama dayanamayıp boşanmış ve benimle birlikte başka bir evde yaşıyor olurduk. Annem benim kendi ayaklarım üzerinde durmamı istemişti. Ölmeden önce hep okuyup bir meslek sahibi olmam gerektiğini aşılamıştı. Bende annem ölmeden önce söz vermiştim. Kendi ayaklarımın üstünde duracağıma dair. Anneme de bu sözümü söylediğimde bana bir zarf vermişti. Bunu ne olursa olsun saklamamı ve babam dahil kimseye vermememi söylemişti. O zaman ne olduğunu anlamamıştım. Ama çok sonradan anlamıştım, annem benim eğitimim için para biriktirmişti. Zor zamanlarda kullanmam için. Bende öyle yapmıştım. Çok zorda kalmadığım zamanlarda kullanmamıştım o parayı.
En son üniversite sınavına girebilmek için kullanmıştım. Küçüklüğümden "büyüyünce ne olmak istiyorsun?" Sorusuna benim cevabım hep aynıydı. Doktor. Şuan da doktor olabilmek için bu seneyide sayarsak üç senem vardı.Girmem gereken sınava her geçen gün daha da az kalıyordu ve ben çok çalışıyordum. Anneme verdiğim sözü tutabilmek için.
Bunları düşünürken bir süre sonra uyumuştum.
✨
10:30
Alarm sesi ile uyanmıştım. Okula gitmek için hazırlanmaya başladım. Genelde okula giderken çok sade giyinirdim. Yine öyle yapmıştım. Altıma ispanyol paça bir pantolon, üstüme ise beyaz bir crop giyinip yanımada ince bir ceket aldım ve evden çıktım.
Genelde evde kahvaltı yapmazdım. Okula gitmek için otobüsü bekledim. 10 dakika sonra gelmişti. Otobüse binip bulduğum ilk boş koltuğa oturdum. Kulaklıklarımı kulağıma takıp beklemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMBAK
Teen FictionAnnesini çok küçük yaşlarda kaybetmiş olmasına ve babasının ona yaptıklarına rağmen hayattan umudunu kesmemişti. Ama tam herşeyden ve herkesten umudunu kestiği bir anda bir mucize olmuştu. Tekrar hayata tutunmasını sağlayacak bir mucize...