"Hadi Jimin, çıkarsam seni beklemeden gideriz."
Odadan odaya koşturup duruyordum, çünkü çorabımın tekini bulamıyordum. Babam ise kapının önünde durmuş kolunda ki saati gösteriyor ve bana bağırıyordu. Ağlamama ramak kalmıştı artık.
Çorabımın tekini çalışma odasındaki masanın altında bulduktan sonra (sorgulamayın) elimde duran ve koşturmaktan yiyemediğim kızarmış ekmeği ağzıma tıkıştırıp çorabımı bir hışımla giydim. Müdür beyin arabası gelmişti.
Babamın suratıma doğru kapattığı kapıya doğru koşup hızlıca ayakkabılarımı giymeye başladım. "Ay- ay- ne-fes ALAMIYORUM"
"Ben sana demedim mi zamanında hazır ol?"
Çok sinirliydi galiba bana. Ben ayakkabımı bağlamaya çalışırken, beni bırakıp çoktan arabaya doğru yürümeye başlamıştı. Hızlıca ayakkabımı bağladıktan sonra son kez üzerimi de düzeltip hızlı adımlarla bende arabaya ilerlemeye başladım. Babam ön koltuğa -müdürün yanına- ben ise arka koltuğa -Bay Jeon'un yanına- geçmiştim.
Bay Jeon'a karşı gülümseyip selam verirken aniden ön koltuktan suratıma doğru fırlatılan eşyalarımla babama karşı gardımı aldım.
"Geç uyuyor, geç uyanıyor, geç hazırlanıyor, çantasını bana hazırlatıyor sıkılmadın mı oğlum bu durumdan." dalga geçer gibi söyledikten sonra gülmüştü. Babamla aramız çok garipti. Ben küçük bir çocukkende hep böyleydik. Ben geç kalkardım, babam çantamı ve kahvaltımı hazırlamış olurdu. Uyuşuk bir şekilde annemin akşamdan dizdiği kıyafetlerimi giyerdim sonra ben koltukta tekrar uyurdum, babam beni kucaklayıp arabaya bindirir, okuluma götürürdü. Tüm günlerimiz böyle geçiyordu. Babam bana kapının önünden bağırır, ben ise odadan odaya koşarak bir şeyler alıp babama doğru fırlatırdım. O da fırlattığım şeyleri hala bana bağırarak çantamda bir yerlere özensizce yerleştirmeye çalışırdı.
"O da büyür babası, sıkma canını."
Müdür beyin söylediği şeyle konu benden tamamiyle uzaklaşmış, başka yönlere dönmeye başlamıştı. Okul ve bla bla...
Bay Jeon'la konuşmak istiyordum ama hala uykum vardı.
Ve aslına bakarsanız, iğrenç ötesi espri yeteneklerini Kim Taehyung'a saklasa iyi olurdu. 'Ses tellerini yormasın boşuna.' diye düşünüp ondan gözlerimi alıp dışarıya çevirmiştim. Her an bana kimya dersi vermeye başlayabilirdi. Yapardı biliyorum. Kıyamet kopsa kendini övüp, ders anlatma peşindeydi. (best teacherım)
Sıkıca gözlerimi kapatıp biraz gözlerimi dinlendirmek istemiştim ki, aklıma gelen şeyle gözlerimi açıp hemen telefonumu cebimden çıkartmıştım.
Hoseok'a yazsam iyi olurdu.
Planı nasıl ilerleteceğimiz hala aklımı karıştırıp duruyordu.
Rastgele gerçekleşen bir karşılaşma olmalıydı.
Yoksa Bay Jeon işkillenebilirdi.
_
jimin
yoldayiz
aaaaa
geliyoruzhoseok
hadi bakalim hayirli olsun
bindik bi alamete gidiyoruz kiyametejimin
ee napiyoruz
nasil karsilastircazhoseok
ay valla bilmiyorum
ama iyi ki halledebildik
araya sokmadigimiz adam kalmadijimin
hakikatten
babama soyledigimde suratima aval aval bakip delirdigimi dusundu ama nasil oldugunu anlamadigim bi sekilde birden aklina mantikli geldi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
matchmakers | taekook
Fanficjimin ve hoseok onlarda huzur bırakmayan bekar hocalarını birbirlerine aşık ederek onlardan kurtulmayı hedeflerler.