Biz şeytanların sevemeyeceğini sanırdı melekler... Lanetlenmiş ve kararmış kalplerimize aşkı sığdıramayacağımızı sanırlardı. Oysa asıl şeytanlardı aşık olan. Bir kere aşk şarabından tattı mı bir şeytan, körü körüne aşık olmadan kurtulamazdı...Böyle lanetli bir ırkın, böylesine lanetli bir sevgisi vardı işte. Bu yüzden aşk gözü kör ederdi; şeytanların hazırladığı bir içkiydi çünkü o...
...Ve ben, Kırık Kont, bu içkiyi yudum yudum içip kararmış yüreğime ışığın lanetlenmiş bir çocuğunu sığdırmıştım...
Pudor kara kanatlıma, Kömür Kuşuma böylesi pislik bir tavır takındıkça kanım kaynıyordu... Ne çok acı çekiyordu kara kanatlım benim; gümüş kanı kanatlarında damla damla süzerken ona sarılıp "Her şey bitecek, ben hep senin yanında olacağım, lanetinde tek başına boğulmana izin vermeyeceğim." demeyi o kadar çok isterdim ki...
...Ama diyemedim Kömür Kuşum, diyemedim güzelim, diyemedim kara kanatlım; zincirler vurdular bu şeytana, içi senin için ölürken zaptettiler beni zorla...
Ve tüm bu duyguların baskısında Pudor bana o zehirli bir şekilde parlayan altın sarısı gözleriyle bakarken tek yapabildiğim, Kömür Kuşumun intikamını sözlerimle almaktı...
...Eh, bu da fena değil şimdi...
"Meleklerin bedenlerinin kötülüklere ve günahlara mühürlü olduğunu sanıyordum ama kendi ırkından birisine böyle davranman siz meleklerin kalitesini ortaya koyuyor."
Pis pis sırıtırken söylediğim bu cümlelerin ardından Pudor'un yüzü adeta şekil değiştirdi. Çenesi gerilirken sıktığı yumrukları bana başardığımı, Kömür Kuşumu üzen bu adamın yavaşça sinirlerini bozduğumu düşündürttü...
...Ve sonra o melek kılıklı şeytan gülümsedi...
Öyle bir gülümsedi ki kanım dondu, bedenim dondu, zihnim dondu... Ve kahkaha atmaya başladı:
"Tanrım...ah Tanrım... Yüce Pax, şeytan bana meleklik taslıyor....Şeytan bana meleklik taslıyor....LANET OLASI BİR ŞEYTAN BAŞ BÜYÜCÜNÜN DANIŞMANINA, BAŞ MELEĞİN DANIŞMANINA MELEKLİK TASLIYOR!!!"
Ve bakışları aniden buz kesti. Bana doğru eğildi...Parmaklıkların arasından bana bakan gözlerinden küçümseme akıyordu:
"Sen Kırık Kont olmalısın...Şu meşhur Kırık Kont... Lanetli doğan, soyuna utanç getiren, kötü olmayı bile beceremeyen, kalbi mühürlü olan şeytan... Lanetli bir ilişkinin sonucu doğan veliaht-"
"Ya sen nesin Pudor?"
Alaycı bir ses duymamla başımı sağa doğru hızla çevirdim...Günlerdir hasretle beklediğim o sesi duymak bana, lanetli bir şeytana cenneti yaşattı...
...Konuşmuştu Kömür Kuşum, hem de beni aşağılamak için değil, beni korumak için konuşmuştu bu sefer...
Ve konuşmaya da devam etti, o cılız sesinden eser yoktu, o alaycı sesine geri dönmüştü:
"Ya sen nesin Pudor? O lanetli bir mirasçıysa sen de masumiyet tanrıçası Caritas'ın halefi misin? Gülerek işlediğin günahları bilmeyen mi var Pudor?"
"Ne diyorsun sen be?"
"Şimdi de sağır olmuş yüce baş danışmanımız, vah vah."
"HADDİNİ AŞMA!"
"SEN DE ÖYLE!!"
...Sanırım şeytanlar cidden kaostan besleniyorlar, yoksa bu kavgayı izlerken bu kadar mest olmamın başka açıklaması olamaz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık Kont
FantasíaSiz ölümlülerin dünyasından başka bir dünya, galaksi, evren...Burası Mundus, iyi ve kötünün Tanrı'dan bir lütuf olarak ikiye net bir çizgiyle ayrıldığı yer... ya da bir lanet, bilemiyorum, ben sadece 19 yaşlarında genç bir kontum ne de olsa... Binle...