2 • Melanie Martinez - Detention, 0:20

41 5 0
                                    


Bölüm 2 ~ Melanie Martinez - Detention, 0:20

- "I'm not a bad guy. So don't treat me bad if I'm feeling sad, alright?"

- "Ben kötü birisi değilim. O yüzden mutsuzsam bana kötü davranma, tamam mı?"

***

Boeun bugün çok gergindi. Tabi, her zaman gergin olduğu söylenebilirdi ama bu seferki gerginliği normale kıyasla bile olağandışıydı.

Ortodonti stajının son iki haftası hayatının en sıkıcı ama en olaysız iki haftası olarak akıp gitmişti ve yeni bir kliniğe geçişinin ilk gününde kız sinirleri oldukça gerilmiş bir şekilde asansör bekliyordu, ne olduğunu anlayamadığı bir hızla Protetik Diş Tedavisi stajında bulmuştu kendini işte. Sene başında en son stajı olduğunu öğrendiği bu stajın da sonunda başlıyor olması zamanın ne kadar baş döndürücü bir hızla akıp gittiğini hatırlatıyordu ona, dördüncü sınıfı tamamlamak için alacağı son staj göz açıp kapayıncaya gelmişti. Tabi, Boeun'un gerginliği yeni ve alışkın olmadığı bir kliniğe daha başlamanın getirdiği rahatsızlık hissine bağlanabilirdi ama kız içten içe bu hislerinin arkasında yatan gerçeği çok iyi biliyordu.

Açıkçası, Boeun'un yıldızı ikinci sınıfta ilk defa almaya başladığı Protetik Diş Tedavisi dersiyle asla barışmamıştı. Laboratuvarda maketler üzerinde çalıştıkları dönemde bile bütün ikinci sınıfların yoruculuğundan ve zaman öldürücülüğünden şikayet ettiği bir bölüm olmuştu Protez, ikinci sınıfta yalnızca ödevleri yaparken bile kaç kere ağlayacak gibi olduğunu ya da ağladığını hatırlamıyordu Boeun. Bu dersin sınıfta yüz yirmi kişiden seksen üç kişinin bütünlemeye kaldığı bir ders olduğu göz önüne alınınca kızın endişelenmesinin boşuna olduğunu söylenemezdi. Bütünlemeye kalanlardan birisi olarak Boeun dersi başarılı bir şekilde geçmiş olsa da yirmi yedi sınıf arkadaşı başarısız olarak ikinci sınıfı tekrar etmek zorunda kalmışlardı.

Ah, tabi. Seul Ulusal Üniversitesi'nin Diş Hekimliği bölümünde tek bir dersten bile kalırsanız sınıf tekrarı yapmak durumundaydınız. Ülkenin en prestijli okulunda okumanın bedeli buydu.

Telefonunun ekranını açarak saati kontrol ettiğinde kliniğin resmi çalışmaya başlama saatine hâlâ on beş dakika olduğunu gördü, neyse ki bugün hiçbir dördüncü sınıf hasta bakmayacaktı. Bu bile içine birazcık su serpmişti ama beyninin arka köşesinde kendine yer edinmiş hain bir kara bulut vardı: Bugün hasta bakmayacak olabilirlerdi ama bu, öğrencilerin her birinden sorumlu olacak profesör ve asistanların bugün belirlenmesi içindi.

Protez kadar öğrenci dışı faktörlere bağlı başka bir klinik daha yoktu, en önemli faktörlerse şunlardı: Yapılan işlerin gönderildiği laboratuvardan nasıl geldiği, öğrenciden sorumlu olan asistanın ona ne kadar yardımcı olduğu ve denk gelecek olan profesörün nasıl bir tavır sergilediği. Bu üç faktörü uyum içinde idare edebilmek Protez stajını başarıyla geçmenin anahtarıydı.

Asansörün geldiğini işaret eden zil sesini duyduğunda telefonunun kilit ekranına diktiği bakışlarını karşıya çevirerek kapıların açılmasını izledi Boeun, bu sırada kablosuz kulaklıklarında çalan şarkının sesini yükseltmişti. Personeller için olan asansörü bekliyordu ama zaman zaman hastaların da bu asansörü kullandığı oluyordu, hastalar üzerlerindeki formalardan klinikte çalıştıklarını anlayıp onlara soru sormaya ya da onlarla konuşmaya çalışabiliyorlardı ve Boeun bugün kendini hiç yardımsever hissetmiyordu maalesef.

Kapılar tamamen açıldığında neyse ki içeride yalnızca öğrencilerin olduğunu gördü, içeride üç kişi vardı ve bu üç kişi de koyu gri forma giyiyorlardı. Asansöre geçip ikinci katı tuşlarken yüzlerini pek net hatırlamamasından Boeun bu kişilerin beşinci sınıf oldukları kanısına varmıştı.

unimportant | lee heeseungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin