Ölüm Fermanı

13 0 0
                                    

Yaz tatiline az kalmıştı. Daha net olmak gerekirse 2 hafta daha dayanmam gerekiyordu okula. Tarih 26 Mayıs 2023, hayata karşı inancını henüz kaybetmemiş arkadaşımla okul nöbetçisiydik. Biraz boş gözlerle telefona bakıp üçüncü kere izlemeye başladığım dizimi izliyor, biraz peltek ve şişman müdür yardımcısının emir niteliğinde ki isteklerini yerine getiriyordum. Arkadaşım da sandalyesinde ileri geri hareket ediyor, kafasını masaya yaslıyor, kalkıp dümdüz yüz ifadesiyle etrafı izleyip duruyordu.

Telefonumun çalmasıyla dizi yarıda kesildi, ekranda kocaman Annem yazısını görünce hemen açtım. Annem, 50'yi aşkın yaşına rağmen hâlâ yaşam enerjisini yitirmemiş, yüzü nadiren düşen ve yaşını hiç belli etmeyen bir kadın. Benden 13 yaş büyük iki abimin sorunlu gençlik yıllarında çok yorulan, epilepsi hastası bir kadın. Abilerime kıyasla başarılı sayılabilecek bir lise hayatı yaşadığımdan benim eğitimim için fedakarlık etmekten kaçınmayan bir anne. Telefonu açıp bininci kez tekrarladığımız hal hatır sorma bölümünü geçtikten sonra aramasının sebebine geldi:
  "Bir matematik kampı varmış, gitmek ister misin?".

Yaz kampı, matematik kampı gibi konseptlerden oldum olası çekinmişimdir. Zaten yüz yüze ders işlemek yerine kendi başıma çalışmayı tercih eden birisi olarak okulda yeterince vakit kaybettiğimi düşündüğüm için ekstra eğitim veren yerlerden uzak dururdum. Özellikle yaz kamplarına katılan insanların çok pısırık, değişik tipler olacağını düşündüğüm için katılmak hiç iç açıcı gelmiyordu.

  "Matematik kampı mı? Ne zaman? Nerede olacak birde?" diye sorduktan sonra cevabı geldi, ölüm fermanım da denebilir:

  "Temmuz 16, 23 arasında oğlum. Çanakkale'de Kaz Dağlarında olacakmış"

Her ne kadar kamp fikri hoşuma gitmese de, yaz tatilinde zaten çok bir şey yapmadığım için değişikliğin zararı gelmez diye düşündüm. Hem tek başıma gideceğimi de düşününce kamp fikri kafama yatmaya başlamıştı. Küçüklüğümden beri sevmişimdir büyükşehirleri tek başıma gezmeyi. Çünkü benim için "gezmek" belirli bir yere gitmek değil de; kulaklığımı takıp büyükşehrin küçük sokaklarında yürümek, ilk ve son defa göreceğim insanların yaşantısını izlemek, karmaşık ama kaotik bir düzeni olan şehri incelemektir. Benimle birlikte yalnızlığı yaşayabilecek, konuşarak veya dokunarak değil de sadece birbirimizin varlığımdan huzur bulabilecek, saatlerce belirli bir varış noktası olmadan yürüyebilecek birisini bulamadım. Bu yüzden tek başıma olmayı tercih ederim. Daha doğrusu, ederdim...

Ve kampa gitmeyi kabul ettim. Diziyi izlemeye devam edince çoktan aklımdan çıkmıştı bile. Teneffüs zili çalmaya fırsat bulamadan senkronize şekilde açılan sınıf kapılarının sesini duyunca telefonu bir kenara koydum, koridora dolaşan kalabalığın arasında Şerife'nin yanıma doğru geldiğini gördüm. Kısa ve gereksiz bir sohbetin ardından kendisi arkadaşlarıyla dışarı çıktı. Tekrar sevgili olduğumuzdan beri eski ilişkimizde olduğunun aksine Şerife'den değer gördüğümü hissediyordum. Ama geçen sene, aylar boyunca bana çektirdikleri yüzünden değer verme işinin bana düşen kısmını yapmakta zorlanıyordum.

O gün dizi izleme ve teneffüs zilini bekleme arasında gidip geldi. Bir sonraki günün de 2 yıldır öğrencisi olduğum okulda ki diğer herhangi bir günümden farkı yoktu. Zaten okulun bitmesine günler kaldığı için kimsenin okulu taktığı da yoktu. Sayılı gün çabuk geçer derler ya, sıkıcı ve yorucu iki sınav haftasının ardından okul da öyle bitti. Yurtta ki eşyalarımı toplayıp eve yerleştiğimde tatilin ve kampın heyecanını yaşamak için fazla yorgundum. Şerife ile de aynı ilde yaşamamıza rağmen o farklı ilçelerde kalıyorduk ve kendisinin utangaç doğası yüzünden fazla görüşemiyorduk. Artık evde olduğum için kick boks antrenmanlarına sadece haftasonları değil haftada 5 gün gidebiliyordum. Yorucu olsa da bitirdiğim her antrenmandan sonra duyduğum gurur ve güç hissiyatı motivasyonumu taze tutuyordu. Haziran ayının kalan yarısı eve alışmakla geçti.

#23Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin